Hain İçeride Olursa Kilit Çare Değildir
Türkiye’ deişler o kadar zor ki, içimiz hain dışımız hain, hem de sürüyle!Siyasetçisi hain, sanatçısı hain, kanatçısı hain, gazetecisi hain… Sağa bakıyorsun hain sola bakıyorsun hain, sağcısı, solcusu, dincisi ve dinsizi top yekûn ittifak halindeler, ülkede istikrarı bozma adına her tür argümankullanılıyor.
Geneli tenzih ediyorum, bu ülke için canını malını her şeyini veren kahramanlarımız olmasa bu kadar iradesi satılmış soysuzun taarruzu karşısında bu ülke bu gün Irak olur, Libya ve Suriye olurdu, yiğitlerimize kahramanlarımıza ve devlet ve milleti için kalbi çarpan siyasetçi ve kamu görevlilerimizi takdir edip ve saygıyla anıyor ve bu değerlendirmelerin dışında tutuyorum…
Dede Korkut:“Kahpe içeride olunca,kapı kilit tutmaz oğul! Halk içinde bozgunluk yapan haindir oğul” Demiş. Bizdeki kahpeler devletin her birimine her kurumuna yerleşmiş yıkmaya yakmaya çalıştıkları devlet imkanlarından yararlanıp bu güne kadar kollanmışlar, yani kilit çare değil.
Şirketlerin, ailelerin ve en küçük bireylerin dahi sırları olurken devletin sırları satılmış, sır bankası olması gereken Meclisi ve seçilmiş bazı siyasetçiler dahil, devlet adına kamu görevi yapan memurları ve gazetecileriülke istikrarını bozmaya çalışan devletlerin kilidiolmuş… Avrupa’daki ağa babalarına yaranmak için gazetecilik kisvesi altında ajanlık yapan, kalemlerini silah gibi kullanan şahsiyetsizlerin ihanetini unutmadık ve durmak bilmiyor.
Tutuklu “Yüz elli gazeteci ve Yüzlerce siyasetçi varmış! Demokrasi elden gidiyormuş, hürriyetler tehdit altındaymış, insan ve hürriyetleri hiçe sayılıyormuş damışmış da muşmuş…
Almanya, Amerika, İngiltere ve Fransa’da elin oğlu bırakın kilidi, kapıyı tıklayanlar için en ağır yaptırımları devreye sokuyor, en basit örnek Amerika’nın yeni başkanının basına karşı tavrı: Tüm dünyanın gözü önünde CNN muhabirini rezil kepaze etti. Ayrıca, seçim dönemi Almanya’nın sosyal medyaya getirdiği sınır ve yasaklamayı unutmuyoruz. Bunları bizim iktidar yapsa şer medya kıyameti kopartır, ajanlar ağa babalarına ülkemizi şikâyet ederdi.
Gezi olaylarında polisin teröristlere müdahalesini ve alınan bazı tedbirlere karşı koparılan fırtınaları hiç unutmadık. İçimizdeki hainler ve onların ağa babaları olan Fransa’nın Paris gösterilerinde, Almanya’nın ise Hamburg’da göstericilere ne yaptıklarını unuttuk mu?
Gazetecilik kamu görevidir, devletin bekası, halkın bilgilendirilmesi için yapılır, devletin gözü olur göremediklerini görür, kulağı olur duymadıklarını duyar ve devleti uyarır halkı da bilgilendirir, bu görevini yerine getirirken de ülke çıkarlarını ön planda tutar ve gözetir.Kaldı ki, ekmeğini yediğin ülkene bu vazifendir. Bu düşüncelerim TBMM çatısı altında siyaset yapanlar için de geçerlidir. Oysa bizim malum gazeteci ve siyasetçiler devletin sırlarını satar ve halkı da birbirine katar, her tür hainliği yaparlar.
Hatta Ermeni asıllı bir siyasetçimiz de TBMM kürsüsünden sözde Ermeni soykırımını savundu…
Değerli dostlarım benim asıl garibime giden ne biliyor musunuz? Tüm bu hainliklerin diktatörlükle idare edildiğini haykırdıkları canım ülkemde yapılıyor olması!
 
                 
            