Bu Gidişe Dur Diyecek Bir Babayiğit Gerekiyor
“Hafıza-i beşer ‘nisyan’ ile maluldür”. Bu özellik sanırım Türk toplumuna mahsus bir durum, en basitinden; altı yüz yıl dünyaya hükmeden tarihimizin şanlı ecdadımızın 600 yıllık altın devrini unuturken ‘laleli devri’ ne takılan bir toplum! Hafıza-i beşer dedik ya 624 yıl unutulabilir diyelim bu büyük bir hata olsa da. Pekâlâ, daha dün 2004-2005 yıllarında ülke gündemini meşgul eden ve Hükümet tarafından gündeme getirilip saltanatlığa son vermek adına canla başla çalıştıkları kamu kurumu niteliğindeki sivil toplum kuruluşu olan esnaf sanatkar teşkilatlarında ki olumsuzlukları neden unutuluyor?
Kanun değişikliği yapılıyor diye çıkar guruplarınca yapılan yaygarayı, Hükümete karşı savaş açan esnaf soyguncuları, yapılan edepsizlikleri, Kamu Kurumu niteliğindeki bu teşkilatlarda yapılan yolsuzluk, hırsızlık ve sürdürülen saltanatları önleme adına yapılan bu çalışmalar nasıl unutulur. Sayın bakan nasıl bu kadar duyarsız olabilir, anlamış değilim! Bu, kangren haline gelen olayı halk unuttu diyelim, Devletimiz nasıl unutuyor ve bu kadar duyarsız kalabiliyor…
2004-2005 yıllarında bu kurumları soyanlar kanun değişiyor saltanatımız elden gidiyor diye hükümete savaş açıp, kanunun iptali için Anayasa mahkemesinin kapısında yatıyorlardı, şimdi de hükümete göstermelik aşk ilan edip bürokratlarla flört yapıyorlar…
Evet, bu odalar, Birlikler ve Federasyonları ile sayıları 3220’yi bulan esnaf sanatkar örgütü, 2 Milyon esnaf sanatkarı temsil etmek üzere faaliyette, bu faaliyetlerini 5362 sayılı yasaya dayanarak yapmakta; Sayıları 2 milyonu bulan esnaf sanatkardan evrak işlem adına alınan para hariç, ‘ZORUNLU’ aidat adı altında yılda 450 milyon devasa bir bütçeye sahip, Dolar cinsinden hesabını siz yapın! Bu bütçeden başkan, yönetim kurulu üyesi ve denetim kurulu üyesi adı altında, maaş, huzur hakkı yolluk almakta ve 32 iki bine yakın yöneticisi bulunmaktadır.
Bir başka yine adı ‘Esnaf’ ile başlayan, 1163 sayılı yasaya dayanarak yönetilen Esnaf Kefalet Kredi Kooperatifleri var, bunun sayısı da binin üzerinde. Bunun da işi hazinenin parasına aracılık yapmak esnafa sözde kredi vermek, devletin parasının faizini almak, bunlarında 480 milyona yakın bütçesi var. Aynı tezgâh burada da maaş alan 20 bine yakın idareci kadrosu, başkan, yönetim ve denetim kurulu üyesi var. Birde söğüşlemek için murahhas üye tahsis edilmiş, bunlarda genelde başkanlar, her iki kurumda en yüksek maaş alındığı halde izzet-i ikram harcamaları ve bir halt yapıyorlarmış gibi reklam harcamaları hat safhada, çünkü sistem soyma ve buradan doyma sistemidir…
Bu kurumlarda Cumhurbaşkanından fazla maaş alanlar olduğu gibi hiçbir ticari faaliyetleri olmadığı halde zengin olanlar. Servetine servet katanlar ve vergi rekortmeni olanlar var. Hâlbuki 2004-2005 tarihlerinde koro halinde hükümete savaş açmışlardı. Buna rağmen 58’nci hükümet ve özelliklede Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan iken bu konuyla ilgili ciddi mücadele etmişti. Şimdi ise ne oldu da Sayın Gümrük ve Ticaret Bakanı bu konuda duyarsız…
Sayın bakan hukukçu olduğu için hesap bilmiyor! Her iki kurumun bütçesi neredeyse icracı bir bakanlığın bütçesine eş değer ve yılarca da bu paralar toplandı. Bu bütçelerle bırakın Devlet adına bir iş yapmayı kaz gibi yolduğu esnaf adına da hiç bir şey yapılmamıştır.
Asgari ücret 2 bin lira mı olsun, 2500 lira mı olsun diye tartışıldığı günümüzde söz konusu oda ve kooperatifte başkanlık yapıp 10 ile 70 bin liraya yakın ballı maaş alan asalakların olduğunu Sayın Bakan bilmiyor olabilir mi? Ama bilmeyen bürokrat yoktur.
Bu gidişe kim dur diyecek başlığıyla 1-2 sayı vererek yayınladığım yazıma kaldığım yerden devam edeceğim. Bu kuruluşların olağan kongrelerinin yapılacağı 2018 yılında gaz gibi yoldukları esnaf ve sanatkarları bilgilendirme yanında asgari ücretin 10'la 50 katı maaş alan, esnaf sırtından geçinen, esnaflıkla alakaları yokken kanunlara kılıf uydurup seçilenleri deşifre edeceğim, Hükümet ve ilgili bakanlığı da uyarmaya devam edeceğim.
2011'deki TÜSİAD Genel Kurulu'nda Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Yerli otomobil üretecek babayiğit arıyoruz" sözleriyle fitili ateşlenen süreç nihayet altı yıl sonra 2 Kasım 2017 günü sonuçlandı ve bir değil tam 5 babayiğit çıktı, bende bu gidişe dur diyecek bir babayiğit çıkana kadar yazmaya devam edeceğim.
 
                 
            