Acısıyla Tatlısıyla Bir Bayramı Daha Geride Bıraktık
On bir ayın sultanı mübarek Ramazan Ayının finali olan Ramazan Bayramı’nı tatlısıyla, biraz da burukluğuyla geride bıraktık, Allah bu millete sağlık, huzur Devlete de istikrar ve düzen yanında siyasetçilerimize de akıl ve izan versin, bayramların tekrarını da bu millete nasip etsin.
Her gün ömrünün baharında ülke ve millet adına şehit olan yiğitlerimiz yanında sadece bayram tatilinde maalesef yüzün üstünde vatandaşımızı trafik kazalarında kaybettik.
Maalesef bayramlarda dahi bu olumsuzluklara neden olan faktörleri yok etme adına iş birliği güç birliği yapmıyoruz, maneviyatından uzağız, yaşanan olumsuzluklardan dahi puan alma peşindeyiz, bayramları bile tatil ve eğlenceye çevirebiliyoruz, duyarsızlıkta Avrupalıyız, yanan yansın kanan kansın!!!
Ülkemizde yaşananlara bakınca yüksek sesle Allah politikacılara akıl ve izan versin den başka bir dilek ve temenni gelmiyor içimden, Allah bu millet ve Devleti korusun.
Saksağan kuşu vardır, bilirsiniz diğer kuşlar gibi iki ayağı olduğu halde yine diğer kuşlar gibi ayaklarını ayrı kullanamaz zıplayarak yürür, rivayet odur ki nedeni de keklik çok güzel yürüyen bir kuş onu taklide kalkmış da yürüyüşü unutmuş…
Umarım bu millet özüne döner taklitçiliği bırakır ülkenin değerlerine sahip çıkar…
Bu bayram yeni gündem maddelerinin sahaya sürülmesiyle terör ve benzeri toplumunun canını yakan konular ikinci plana atıldı… Bu ülkenin bir vatandaşına binlerce Suriyeli, on binlerce Avrupalı kurban olsun, neyin kavgasını yapıyoruz?
Bir kaşık suyu ortaya atanda politikacı bir kaşık suda fırtına koparanlarda politikacı, acaba daha önemli konular mı var da dikkatler başka tarafa çekiliyor, bekleyip göreceğiz.
Kim söylerse söylesin vatandaş olmanın anayasamızda şartları belli. Elin itini, uğursuzunu ve soysuzunu vatandaş yapacak değiller herhalde, bir meziyeti olan üstün vasıf ve liyakati bulunanlar tercih edilecek, bu Devlet aşiret devleti değil…
Doğru veya yanlıştan ziyade Sayın Cumhurbaşkanının bu konuyu gündeme getirmesi tartışılıyor, mesele nasıl vatandaş olunur değil, iki buçuk milyon iti uğursuzu vatandaş yapılacakmış havasını estirmek, bir oyun, böyle bir duruma imkân yok ve kimsenin de gücü yetmez iki buçuk milyon insanı bu ülkenin başına bela etmeye…
Acaba Sayın Cumhurbaşkanının söylediği bu sözü örneğin CHP Genel Başkanı söylemiş olsaydı, hatta Esed’i bile Türk vatandaşı yapalım deseydi bu kadar gürültü çıkarımıydı? Sansasyon yaratılır mıydı?
Bu toplum uyanmalı oyuna gelmemeli sansasyon yaratma peşinde olan bazı ip cambazlarının tuzağına düşmemeli, ben AK Partiliyim, hiçbir partili de çocuk, yaşlı ve hasta hariç vatanını bırakmış, kaçmış eli tutan sağlığı yerinde olan hainleri adam yerine koymaz ve bu ülkenin vatandaşı olmasına da hoş bakmaz, vatandaş olmasına izin de vermez…
Konuyla ilgili geçmişe şöyle bir baktım, bırakın Osmanlının milyonlarca yabancıya kucak açmasını Cumhuriyet kurulduktan sonrada örneğin 1941’ de İki yüz bin Yahudi on dakikada vatandaş yapılmış, Arabı, Acemi, Arnavut, Bulgar, Çeçen, Çerkez’i Azeri, Lazı azı… Yani her toplumdan Yetmiş iki buçuk milleti bu vatana evlat yapmışız… Tartışmaya bile fırsat vermeden.
O dönemler ki ülkenin konumu bu günle kıyaslanacak durumda değil…
Sanırım ülkeyi yönetenler geçmişte olduğu gibi mağdur oluyorlar diye bazı hainleri bu ülkenin vatandaşı yapmaya kalkmazlar. Devletin ilgili kurumları araştırır, anayasamızda vatandaşlık şartlarına haiz olanlar tespit edilir, Devlet çevresindeki devletlerde ve dünyanın bazı ülkelerinde kendine yakın halklar ve akrabalar yaratır, Türkiye sempatizanları oluşturur, bu devlet politikasıdır.
Amerika, Rusya, Fransa ve İngiltere dünyanın her ülkesinden birçok insana vatandaşlık verdiği bir gerçek. Irak’tan binlerce, Suriye’den on binlerce ve Libya’dan yüz binlerce, neden acaba? Çok mu seviyorlar, bu bir Devlet politikasıdır… Halk bilmeye bilir ama politikacıların bilmemesi düşündürüyor!
Bu konuda Devletimiz üzerine düşeni yaptı, kapıları açtı ve kendisine sığınan binlerce kişiyi yedirdi içirdi; Bundan sonra yapması gereken iş elma ile armudu ayırt etmesidir.
Halkı galeyana getirecek kanunsuz iş yapmalarına izin vermemesi gerekir, ülkenin her yerinde kayıtsız ticaret yapanlar yanında bazı semt ve bölgelerde otorite kuran soytarılara fırsat vermemesi gerekir… Böyle bir rezalet dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur, gerisi teferruattır.
Maalesef memleketim Beyşehir bu konuda oyuna gelmiş, arzu edilmeyen olaylar vuku bulmuş ve üç tane gencimiz ölmüştür, aman dikkat, oyuna gelmeyin. Bu konu hassas bir konudur. Tartışılacak yer sokak değil TBMM’ dir ve hakkı verecek kanunda Anayasa da açık açık yazmaktadır.
Bir Bayramı daha geride bıraktık, yazılacak ve konuşulacak çok şeyimiz olacaktır.
Her şey gönlünüzce olsun.