Hepimiz Aynı Gök Altındayız

19 Ağu 2025 - 14:46 YAYINLANMA

“Gökyüzü hiçbirimize ‘sen daha az değerlisin’ demez.”

Dünya dönmeye devam ediyor.
Her gün yeni bir icat, bir başarı, bir keşif.
Ama aynı hızda bir başka şey de büyüyor: “Ayrılık”
Kalpler arasına giren görünmeyen sınırlar.
İnsanları birbirinden uzaklaştıran etiketler.
Dili farklı diye dışlananlar,
Kıyafeti yüzünden yargılananlar,
Doğduğu yerden dolayı şüpheli görülenler.

Teknoloji çağındayız ama kalbimiz gittikçe sinyal kaybediyor.
Bağlantılarımız arttı ama bağlarımız koptu.
Kalabalıklar içindeyiz ama yalnızız.
Ve her geçen gün birileri, birilerini "öteki" yapıyor.

Ama unuttuğumuz bir şey var.
Unutmaya çalıştığımız bir hakikat.
Gök, hepimize aynı mesafede.
Sadece Müslümanlara değil.
Sadece Hristiyanlara, Yahudilere ya da diğerlerine değil.
Sadece Türklere, Kürtlere, Araplara veya diğerlerine değil.
Sadece şehirdekilere, köydekilere değil.
Sadece zenginlere değil, yoksullara da.
Sadece "biz" dediğimiz gruplara değil, "onlar" saydıklarımıza da.

Güneş doğarken ayrım yapmaz.
Rüzgar eserken ideoloji seçmez.
Ve hüzün geldiğinde kimseye hangi partiye oy verdiğini sormaz.

Ama insan.
İnsan unutabiliyor.
Bir annenin gözyaşının dili yoktur.
Bir çocuğun açlığının dini olmaz.
Bir yüreğin acısı, hiçbir etnik sınıfa sığmaz.
Ve bir kahkahanın pasaportu yoktur.

Martin Luther King şöyle demişti:
"Bir yerde olan adaletsizlik, her yerdeki adalet için tehdittir."
Bir çocuğun sesi, hangi kıtadan gelirse gelsin, bizi ilgilendirmeli.
Bir kadının çığlığı, hangi dilden yükselirse yükselsin, içimizi titretebilmeli.

Hacı Bektaş-ı Veli’nin, Yunus Emre’nin, Mevlana'nın çağlar ötesinden gelen sesleri ise hala kulaklarımızda yankılanıyor:
“Yaratılanı hoş gör, Yaradan’dan ötürü”
diyen bir geleneğin izinden gelirken, biz nasıl oldu da bu kadar keskinleştik?

Bugün bir çocuğun gözleri aç kalıyorsa,
hangi ülkenin vatandaşı olduğunun ne önemi olabilir?
Ve bir annenin ağlaması, bir çocuğun gözyaşı,
hangi inanca ait olduğuyla ölçülebilir mi?

Biz aynı gök altındayız.
Aynı korkularla ürperiyoruz.
Aynı hayallerle uyanıyoruz.
Aynı umuda, aynı huzura özlem duyuyoruz.
Dillerimiz farklı ama kalbimizdeki dua aynı yere yükseliyor.

Ve belki de en büyük devrim,
karşımızdakini yargılamadan dinlemek,
etiketlemeden görmek,
susup kalbiyle hissetmek olabilir.

Unutma,
Bizi birbirimize benzeten ırkımız değil, umutlarımızdır.
Bizi birleştiren kimliğimiz değil, merhametimizdir.
Farklılıklarımız gökkuşağı gibi olsa da, yağmur hepimize aynı gökten iner.
Ve merhamet, asla renk sormaz.

O yüzden bir gün yeniden başlamak istersen,
etiketlerinden arın ve sadece şöyle de:
“Ben de senin gibi bir insanım.
Aynı gökyüzünün altında, aynı kalp özlemiyle yaşıyorum.”

Ve belki de gökyüzü, bizi ayırmak için değil; Bir olduğumuzu hatırlatmak için bu kadar büyük.

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: