Orient Ekspresi

19 Ağu 2023 - 09:44 YAYINLANMA

Size biraz ‘Orient Express’‘ten bahsedeyim. Doğu Expresi…Cinayetleri ile ünlü Agatha Christie romanlarındaki değil. Farklı cinayetler işlenir burada. Umudu öldürmek suçtan sayılırsa! Queens Flushing Hattı, 7 Treni! Adını geçtiği muhitlerden dolayı almış. Kore, Çin başta olmak üzere doğudan gelen bilimum ülke vatandaşlarının oturduğu muhitler. Her türlü insanı görebilirsiniz. Hayvanı da…Meksikalı 1$’a ‘Tamale’ satıcısından el yapımı gül’e kadar. Emek işi olan sokak yemekleri ve ne kadarı yenilebilir tartışılır bir sürü lezzet. Rastafari kafaların şimdilerde özgür özgür çektikleri maruyana kokusu ve akşamcıların sidikleri ile marine tren istasyonları! Bayılırım :) Ben bu istikamette bir dil okuluna geldim uzun yıllar önce.

Sessiz bir biçimde metroda insan dinlemeye başlamadığım yıllar. Her bir insan ve tipi ve sesi ve dili ve yüzü…Bunca farklılığın içinde aynı olan tek şey, dalgınlıkları. Öyle…gözleri aşağıya bakar ve kalırlar. Ya yorgundurlar ya da dalgın. Dargınlar mı bilemem! Ama asla kaldırıp gözünüzün içine bakmazlar. Doğuya özgü bir davranış. Kaçınırlar göz ile temasa. Yıllar sonra Meksikalı bir hastamın kızı babası için demişti. ‘O sizin yüzünüze bakamaz! Biz de saygın bir konumda olan insanların direkt gözüne bakmazlar…’Buyur burdan ye. Muayene etmek güçleşirdi. Kızına yönelmek zorunda kalırdım. Çocuk ve annesi gibi. 80 yaşında adam. Kültür işte bir şey diyemezsiniz! Kızı ile konuşmaya alışmıştım. 7 Tren’indeki maceralarımı ‘Tren Notları’ kitabıma yazdım. Her istasyonda ayrı bir macera…

Aslında Orient Ekspresi— 1883’de Belçikalı bir firma tarafında Londra, Paris, İstanbul hattında giden bir tren seferi… 2021 ‘de Büyük Londra Oteli’ni ziyaret ettiğimde epey bir inceleme fırsatım oldu. 1977 yılına doğru İstanbul seferi sonlandırılmış. Neden mi? 1978’deki ‘Geceyarısı Ekspresi’ adlı film ile ilişkili gibi.. Bu öngörüm bir açıklama borçlu! O açıklama her zaman Holivud da! :)

Oliver Stone’un yönetmenliğini yaptığı bir film bu. Bill Hayes, Amerikalı bir öğrenci İstanbul’u ziyareti sırasında, uyuşturucu kaçakçılığı iddiası ile İstanbul Sağmancılar Kapalı Cezaevine atılır. Orada türlü türlü işkence ve rezillik görür. Rüşvet batağındaki gardiyanlar, sadistik yaklaşımlar ve en sonunda oradan kaçmak için verdiği hukuki ve fiziki mücadele! Harika bir senaryo! Ve bammm gelsin ödüller! Eee… Türklere ne oldu? — Vahşi, Barbar ve üçkağıtçı olarak nitelendirilen bu yaftalamalar ile artık turistlerin ayağı bir bir itina ile İstanbul üzerinden çekildi.

Aaa tarihlere bakın… 1977 ve 1978 … Ne kadar manidar. Az ötede de 1980 ihtilalleri başlayacak… Asıl film o… Kanı bile gerçek! 

Filmlere ciddi bakmak lazım. Bazen öncü işleri buralı filme kurgu yapar…Öyle izleriz. Para vererek! Velhasılı…Ben o dönemlerin karmaşık hallerine artık güvenliğin kalmadığına dalalet ya da aynı lobinin iş başında olduğu holivud tutumlara bağlıyorum. Gerçi haksız da sayılmazlar. Ankara Garı’nda 100 kişinin bombalanması ya da İstiklal’de yürürken ölmek bizde şehitlik mertebesinde. Gelen Avrupalı için pek bir önemi olmayabilir. Zira eğlenirken ölmenin şehitlikle bir ilgisi yok. Zaten ekspres hızlı demek…Bence bizde hız ile ilişkili değil. Press kısmı bize uygun! Kaldır kafanı bana bak be kardeş! Gözümün taa içine… Kim bilir kaç baskı kaldırır bu üzüm pestili halleri? … Derken… Neyse efendim ben Queens Borough Plaza istasyonuna geldim. Arkası yarın…

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: