Kalkan mı, Sopa mı ya da Havuç mu?
Gösterilenin ne olduğu belli olmayan bir dünya düzenine doğru tam gaz gidiyoruz..
Agresif ekonomi stratejileri, bireysel hayatlara kadar sirayet eden yeni bir siyasi model yaratıyor.
Gümrükle Cezalandırma gibi…
Donald Trump, başkanlık döneminde ticaret politikasını yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik bir baskı aracı haline getirdi. Uyguladığı yüksek tarifeler, Çin’den Avrupa’ya kadar birçok ülkeyle gerilimi artırdı.
Tarife artık yalnızca ekonomiyle ilgili değil; dış politika stratejisinin en sert oyuncusu..
Trump’ın “America First” doktrini, uluslararası ticaret kurallarını sık sık ihlal eden bir ekonomik milliyetçilik anlayışına dönüştü. Bu anlayış, küresel işbirliği yerine, dayatmaya dayalı bir rekabet ortamı yarattı.
Ve meyvelerini yemek üzereyiz. Kanada ve Avrupa başta olmak üzere herkes kazan kaldırmaya başladı. Bireylere de siyaset sirayet etmeye başladı..

COLUMBIA’DAKİ MAHMUD KHALIL’e kadar…
Mahmud Khalil kimdir?
Ortadoğu kökenli, Columbia Üniversitesi’nde siyaset bilimi öğrencisi. Sertleşen politik iklimin bireysel etkilerine dair sembolik bir örnek. Khalil, Trump döneminde yalnızca politikalarıyla değil, bu politikaların yarattığı sosyal paranoya ile de karşılaştı.
Üniversitede yaptığı bir panel konuşması sonrası hakkında “ulusal değerlere aykırı” davranış raporu tutuldu.
Vizesi gecikti. Soruşturmalar başladı. Suç yoktu ama sistem ona “istenmeyen kişi” gibi davranmaya başlamıştı.
Sertleşen politikalar sadece ülke sınırlarını değil, bireylerin hayatlarını da kuşatıyor. Ve bu daha başlangıç!..
EKONOMİK ARACIN POLİTİK YÜZÜ
Tarifeler, dışa bağımlılığı azaltmak için kullanılan bir araç olabilirdi. Ama Trump yönetiminde bu araç, politik tehdit halini aldı.
Çin’e %25 vergi sadece ticari değil; siyasi mesaj içeriyordu. Bu politikaların etkisi sadece makroekonomik verilerde değil, üniversitelerde, şirketlerde, göçmenlik ofislerinde, kampüs kantinlerinde bile hissedildi. “Ekonomik şantaj, siyasal gölge yaratır.” Yaratmaya başladı.
HUKUKUN GÖLGESİNDE SİYASET YAPILMALI…
Gölgesinde, esamesinde değil! Trump’ın tarife politikasıyla başladığı bu “sertleşme”, sadece ticareti etkilemedi. Aynı refleks, göçmen politikalarına, ifade özgürlüğüne, hatta akademik özerkliğe de sıçradı.
Artık mesele sadece vergi değil; hukukun sınırlarını aşan bir siyaset anlayışı.
Nereye Gidiyoruz?
Trump’ın agresif modelinin kalıcı hale gelmesi, liberal demokrasinin temel yapılarına zarar verme riski taşıyor.
Mahmud Khalil gibi bireylerin hikâyesi, aslında bu sistemin mikro ölçekteki yansımaları. Ve bu örnekler çoğaldıkça, yeni bir tür siyaset doğuyor: sert, cezalandırıcı, hukuksuzluğa eğilimli.
Normalleşmek ve Sertleşmek arasındaki o asil çizgiyi hukuk ve onunla sağlanacak adaleti çizebilirdi… Çiğnenmese!
Ekonomik araçlarla başlayan dönüşüm, toplumun tüm damarlarına yayılıyor. Sorulması gereken soru şu: Bu yeni düzenin bedeli ne olacak?