Fil Hafızası Ve Balık Hafızası
Film gibi. Bugün bir fil ile tanıştım. Adı Lucy. Ama ne fil! Ama tanıştığım ilk fil değil üzerine üstlük canlı bile değil. Kocaman bir maket fil! Filleri oldum olası severim. İzmirliyim. Bahadır ve Betül ile büyüdüm. Fuara gitmemizin altındaki neden bu 2 tonluk hayvanlar…
.jpeg)
Hani belki bize de hortumu ile su fışkırtır mı heyecanını yaşadığımız o kısa fakat mutlu aile anıları. Kaçımız bu fillerden haberli bilemem ama İzmirin maskotu bile olmuşlardı. Kim bilir ki adlarını ülkede? Kaldığımız yerde tanıştığımız iki lise öğretmeninin çocuklar için eğlence olur maksadıyla verdikleri bu fil’in tarihçesini dinlediğimde anladım.
Bu fili görmem gerek! 1881 yılında James Lafferty adlı bir mimar tarafından 6 katlı ve ilk olarak adı ‘Jumbo’ bir fil model alınarak, ‘Pazarın Fili’ olarak doğudan gelen hantal, gizemli bir mistik yapı olarak tasarlanmış. 18 metre boyunda, 12 bin metre kare teneke ile kaplanmış, 90 ton ağırlığında olan fil 20 penceresi ile zamanına göre kocaman bir yapı! 1887’de Gertzen Aile tarafından satın alındığında ismini almış. Lucy! 1970’lere kadar bu aile ile ne badireler atlatmış. Perspektif olarak söyleyelim; 1881’de 38 eyalet vardı Amerika’da. James Garfield başkandı. 1881’de Eddison ampülü denemeye başladı. New Jersey’de fabrika kurdu. 1886’de Hürriyet Heykeli daha yeni yeni yerine alışıyordu. 1887’de Eiffel Kulesi açılmıştı. … Yani bizim Lucy hepsinden önce ayaklanmıştı. Aynı yıllarda aynı mimar tarafından Lucy’den daha da büyüğü bile yapılmıştı. Amerikalı illa bir boy büyüğünü de yapar… Lucy bir çok badire atlattı. Bulunduğu yer itibariyle birçok kasırga, sel ve şimşek gibi hava olaylarından nasibini aldı. Bulunduğu zamanlarda şehrin bazı yerlerinde işlerin iyi gitmemesi, onu lanetli bile ilan etti. Öteletti… Sessizdi. Ağzı var dili yoktu. Gerçekten…
.jpeg)
Bir fırtına zamanı, çakan şimşekler teneke yüzeyinden sekip diline çakmış. Ve sıkı durun! Düşen tek parçanın dili imiş.. Gürültüler içinde bir şekilde kendini savunur halde dili ile! 1960’larda yıkılsın denmiş. Ama Margate Halkı onu korumayı tercih etmişler. Bir komisyon kurmuşlar. 30 gün içinde ya yıkılacak ya yer değiştirilecek kararı alınınca muammalı bir kamuoyu ile yeterli para toplanıp başka yere alınmış. 1970-1974 yılları arası kızağa çekilen bu yerde tamire alınmış. Fakat artık ziyaretçilere kapalıymış. Üzülmüştür Lucy tahminim… 1976’da ‘Ulusal Tarihi Yapılar’ sınıfına alınınca… tataa.. renovasyon hızla yapılmış. Ve şu anki yerine taşınmış. Her yıl 20 Temmuz’da doğum günü kutlanırmış. Artık ziyaretçilere açık! Her yıl 100.bin’e yakın insan ziyaretine geliyor. Ben de gittim. İçeri girdiğimde, ilk katta ayakta duran tarihi gerçekleri anlatan panoda ‘Türk Pavyonu’ yazıyordu. Aradaki pencerelerde birinde, yıldız ve hilal döküm bir işleme var! 1887 yılında Lucy, oriyental pazarların temsilcisi idi ve bizim ismimizle bu kıtada yer buluyordu.


Hep şaşırırım. Fakat bir gerçek ki batının doğu anlayışında buraya denk düşüyor idik. Ve 2000’lere geldiğimizde de bu değişmiyor, James Bond’a kapalı çarşıda aynı figürler ile resmediliyorduk. Araplaştrılarak ve Ortadoğu nun daha Doğu’sunda. Fil Hafızası var bunlarda! Ne unutuyorlar ne unutturuyorlar.. Tarihlerindeki bir file bile fil hafızası ile bağlılar. Tarihi kısacık olan bir ulusun kendine tarih yaratma ve onu koruma kollama emeğine saygı duymamak elde mi? Lucy için gösterilen çaba her karede göz doldurucu. Şimdilerde çocuklar deli oluyor. Dedeleri ile dedelerinin çocukluk anılarılarını dinleyerek dolaşıyorlar. Sadece bir fil değil. Onlar için. 150 yılı aşan tarih… Fil Hafızası.. Bağlıyorum… Bizde ne var? Balık Hafızası. Biz 1881’de doğan ve yurdu kurtarmış bir adamı bile korumakta zorlanıyoruz. İyi Haftalar!