Cumhurbaşkanı Adayı Olmadığım İçin Üzülüyorum
Dostlar, bugünkü yazımın konusu esnaf teşkilatları üzerinden geçinenler olmayacak, çünkü gündem oldukça önemli olan 24 Haziran seçimleri ve o güne kadar uzmanlık alanımın dışında konulara değineceğim. İdareciliği iş edinmiş esnaf baronları 24 Haziran’a kadar rahat olsunlar, seçime kadar esnaf odalarını soyanlar, bu kurumlardan seksen bin lira maaş alanlar şimdilik kimsenin umurunda değil, siyasetçiler için önemli olan seçim, halkın derdi ise geçim.Türkiye’nin geleceği 24 Haziran 2018 seçimlerine endekslenmiş durumda, bakalım o gün neler olacak ama Mevlâ görelim neyler. Neylerse güzel eyler…
Cumhur İttifakı ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan haricinde diğer Cumhurbaşkanı adaylarının ve ittifakların söylem ve eylemlerine bakınca dertlerinin ne ülkemizin geleceği, nede vatandaşın geçimi olmadığını rahatlıkla analiz edebiliyoruz. Oynanan sadece bir tiyatro, ittifak âşıklarına bakınca da birlikteliklerinin adeta aşk dizilerine taş çıkartır nitelikte olduğunu görüyoruz.
Türkiye de çok şeyler değişti herhalde! Sağcısı solcu, solcusu sağcı, milliyetçisi komünist, irticacısı cumhuriyetçi, cumhuriyetçisi de irticacı olmuş, inanın bu durumu anlatan bir siyaset ve sosyoloji terimi bulamıyorum.Sanki bizler, siyaset bilimi ve sosyoloji bilimi geri kalmış gibi… Bu anlamsız birliktelikleri senaryolaştıranlar oyuncu sıkıntısı çekmiyor, oyuncu da figüran da bol maşallah hepsi artist, rollerini iyi oynuyorlar.
Bu tabloya bakınca bırakın milletvekilliğini neden Cumhurbaşkanlığına aday olmadım diye üzülüyorum, çünkü ipini koparan aday, bir takım elbise (ki bazılarında emanet gibi duruyor), vesikalık bir resim şu partiden aday adayı, haydi milletvekilliği adaylığını hoş görelim de, pekâlâ Devletin en yüce makamına yani Cumhurbaşkanlığına aday olanlara ne diyelim.
PKK lideri soysuzla geçmişte PKK paçavra üniformasını giyerek boyboy resim çektirip son yıllar devletçi olanlara mı, geçmişte irticacı belediye başkanı diye ülke istikrarını bozacak eylemlere neden olanlara mı, Partisine dahi genel başkan olamayıp, mevcut genel başkanı için Erdoğan’ı kastederek: “Her seçimde yenmiş seni, çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, çıkmışsın yenmiş, yenmişte yenmiş, yenmişte yenmiş.”Diyen birisinin adaylığına mı, yoksa Devleti yıkmaya teşebbüs eylemi nedeniyle ceza evinde yatan vatan haini PKK sözcüsüne mi itibar edecek bu millet bunu da göreceğiz.
Kabul olmayacak duaya amin demenin bir değer ifade etmediği gibi bu adayların 24 Haziran’da nal toplayacağı muhakkak ama o yüce makama aday olmanın bir sınırı olmalı, Sayın İnce’yi CHP’liler partisine genel başkan olmayı yakıştıramadı Cumhurbaşkanlığına yakıştırıyorlarsa söyleyecek bir sözüm yok. Öyle anlaşılıyor ki CHP’li seçmenlere göre parti devletten daha önemli ve büyük, eh ne diyelim.
Karamollaoğlu’na gelince, milletten aldığı binde 3 oyu sanırım yüzde 3 sanıyor, ittifak aşkı gözünü kör ettiği gibi aklını da kaçırmış, ağzından çıkanı kulağı duymuyor mangalda külde bırakmıyor. Mübarek sanki ‘yıkım ekibi’ her şeyi yıkacakmış, Yüksek Hızlı Trene de pek gıcık olmuş, onu ‘Göç Katarı’ sanıyor, Sivas’ı boşaltacak diye çok korkuyor. Bre mübarek İstanbul’da bir milyonu aşkın Sivaslı yaşıyor, onları seçmenden saymıyor musun?
Akşener hanımefendiye gelince, 24 Haziran akşamı iyi mi olacak kötümü olacak hep beraber göreceğiz, iş yüz bin imza ise inanın ben ülke genelinde üç yüz bin imza bulurdum, dedem, keşke’ leri kullanma oğlum derdi ama ben yine de keşke aday olsaydım diyorum.
Ha birde nam-ı diğer adaylarımız var ki, onların adlarını bile anmak istemiyorum.
Akşener hanımefendinin İyi partisinde çok değerli dostlarım var alınmasınlar. Ama İyi Parti ile Türkiye iyi olacak reklamlarına bakınca aklıma merhum Ecevit’in DSP’ sinden koparak parti kuran Merhum İsmail Cem aklıma geldi, merhum Cem o dönem neredeyse kendini Başbakan ilan etmişti. Ancak balon gibi şişirilen parti seçimlerde patlamıştı. Akşener’ de kendini Cumhurbaşkanı görüyor, umarım balon şiddetli patlamaz…
Sayın R. Tayip Erdoğan’a gelince,dört koldan saldırılarak her tür argüman kullanılarak yıpratılmaya çalışılsa da aslında bu tablo karşısında işi oldukça kolay, merhume Tenzile anne Sayın Cumhurbaşkanını kadir gecesinde doğurmuş, on altı yıllık iktidarında karşısına halka güven veren bir muhalefet çıkmadığı gibi günümüzde de karşısına halka güven veren bir aday çıkmadı ne şanslı bir insan, Allah ömür verir ise böyle bir muhalefet karşısında inanın daha nice on altı seneler iktidar olur.
Muhaliflere bir tüyo vereyim, bu halk artık beylerden paşalardan bıktı, efendilerin devri geldi. Beyliği bırakıp biraz efendi olsunlar, onlar yıllarca odacı kapıcı, hizmetli ve gariplere hep Ahmet efendi Mehmet efendi dediler, örfümüzü kültürümüzü özümüzü unutturdular, yüce dinimizi yüce Peygamberimizi (SAV) gelişmeye değişmeye engel gördüler.
Dinin önemli kurallarını bilinçli bir şekilde film ve tiyatrolarda alay konusu yaptılar, aynen ‘efendi’ ve‘ bey’ ayırımı gibi, Peygamber efendimiz (SAV) diyoruz. Mübarek Recep, Şaban ve Ramazanları filmlerde ‘İnek Şaban’, ‘Şaban Efendi’ tiplemeleriyle alay konusu yaptılar, bu ülke bu millet Ramazanını da Recebini de Şaban ayını da yaşıyor, halkını da efendi görüyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakanlığı döneminde bir provokatöre sadece ananı da al git demişti de kıyametler kopmuştu, Kılıçdaroğlu bir vatandaşı grup toplantısından attırdı, Sayın ‘İnce bey’ daha yeni bir vatandaşı sahneden attı. Cumhurbaşkanının bırakın şahsına hakareti aile efradına yapılmayan kalmadı. Arada ki fark beylerle efendilerin bu halk gönlündeki farktır.
Bir değişim ve gelişimde, düne kadar politikacılar, seçim sathında araba ve ev anahtarları dağıtmayı vadediyorlardı. Şimdi bakıyoruz beyide efendisi de teknolojiden, nükleer santralden, uçak ve araba yapmaktan söz ediyorlar. Görülüyor ki Sayın Erdoğan baya bir gelişim yanında değişim de getirmiş, yani çıta baya bir yükselmiş, diğerleri birbirlerinin omuzlarına da çıksalar o yüksekliğe ulaşmalarını pek mümkün görmüyorum.
 
                 
            