Beyin Yıkamak nedir?
1950’lerde Çin Hükümeti’nin halkına yaptığı propaganda üzerine sosyolojik bir çalışması ile ağızlara yapışan o terim çıktı. Beyin Yıkamak!
Edward Hunter’in dile kazandırdığı bu terim daha sonraları 1960’larda insanların topluca intihar ettiği din gruplarında incelenmeye başladı. LSD (Lysergic_acid_diethylamide) ile olan ilişkisi yani madde bağımlılığı yoluyla etkinliğini arttıran grup inanışları incelendi. Değil zaten CIA eğitimlerinden çıkan sonuçları global uygulamalarının peşine düşer. Bazen beyini yıkamak isteyenlerin yaptığı gibi diğer yıkayanları tespit etme görevini uyguladılar.
Sosyoloji ve tıbbın iç içe girdiği bir durumdur. Madde ile bilincini uyuşturup başka güdülenmeler yaratmak. Öyle ki canlı bomba eğitimlerinin ana unsurları… Daha zararsızlarını her gün reklam aralarında görüyoruz. Markaların direttiği şeyler. Alım gücünüze çalışanlar… Cebinize ortak olan beyin yıkamaları. Birde ilkelerinize parazit olarak üşüşenler… Sessiz olanlar hislerinize çalışan duygu manipülatorleri, bağırarak kabul ettirilmeye çalışanlar, yalan dolan işler gerçekçi pazarlar… Beyin Yıkama çeşitlerinin ortak noktası iradenizin bir başka yere teslimini kolaylaştırmak. Bilincin kontrolü ve bilin-dışının pörtlemesine müsade etmemek. Bu eskiden insan kamplarında idaresinde çalışmaya gönüllü olmaya sizi teşvik ederken şimdi, AVM de saatlerinizi geçirtiyor. Çocuklarımızın beyni bizimle. Onlarınki okulla… yıkayan yıkayana… Yakın zamanda 97 yaşındaki Nazi Alman’ı kamptaki görevi için cezasını aldı 70 sene sonra….Aynı toplumun oluştuğu medya havuzu içinde yine milyonların farklı yıkanan beyinleri içinde kınandı.
İradeyi sağlamlaştırmak bu yüzyılda bu bombardıman altında zor. Belki de elimize almamız gereken kendi süngerimiz. Her yıl bıcı bıcı yaptırmak zorunda olduğumuz vicdanımız. İrade bunu takip ederse ne ala…