Üniversite Gençliğini Teröre teslim etmeyin!
Son zamanlarda gelişen olaylar karşısında meydanları doldurmaya başlayan Üniversite gençliği sahipsiz kalmamalı. Sahipsiz kalmamalı derken Devlet gençliğine sahip çıkmalıdır. Gençlerimiz örgütlerin, ellerline teslim edilmemeli. Geçtiğimiz yıl İzmir, Ege Üniversitesinde yaşanan gençliğe karşı oynan siyasi oyunlarla pençelerine düşürdüğü gençleri terör odakları kullanmaya başlıyor. Çeşitli bahaneler ortaya atıp karşıt görüşlü gençlerin kavgalarında Üniversite içerisinde bir öğrencinin canının alındığı yarlıların olduğu olaylara kadar uzanması üzüntü yaratmıştı…
O gün söylediğim gibi yineliyorum, Ege Üniversitesi yönetiminin bu olaylarda büyük hatası vardı. Yönetimin boşluğu sonucunda bu öğrenci olayları meydana gelmişti. Zamanında gerekli önlemler alınsaydı belki de bir öğrenci canından olmayacaktı…
Ankara’daki canlı bomba da Üniversite öğrencisi kızın canlı bomba olarak kullanılması, dikkatleri gençliğin üzerine çekmeye başladı. Üniversite gençliği için, bundan sonrası da çok önemli. terör örgütlerinin kıskacından kurtarmak, ailelerin, üniversite yönetimlerinin ve sorumlu sosyal girişimlerin önceliği olmalı. Üniversite Yöneticileri kadar aileler de çocuklarından büyük ölçüde sorumludur. Ne yazık ki, son Ankara saldırısında bir 'üniversite öğrencisinin canlı bomba olarak kullanılması gerçekleri gözler önüne seriyor. Üniversiteli genç kız tarafından gerçekleştirildiği ilan edilmesi ve ailesi, 2013 yılında üniversiteye gönderdikleri kızlarından bir daha haber alamadıklarını söylüyor. Keza her gün onlarca öğrencinin, terör örgütlerinin ve uzantılarının ağına düştüğü biliniyor…
Onlarca masum kişinin ölümüne yol açan böylesine hain bir saldırıyı yapana insan demek mümkün değil, üniversite öğrencisi diyerek, ilim yuvalarının itibarını düşürmemek gerekir. Fakat üzücü bir gerçek var; Ailelerin bin bir zahmetle yetiştirdikleri canları evlatlarını, bilmedikleri şehirlere gönderdikleri üniversitelerde tezgâh kuran mihrakların ağlarına düşüyor olmaları düşündürücü değimlidir. Ailelerin çocuklarına sahip çıkacakları gibi, Devletin Üniversite Yönetiminin ve özellikle Emniyetin sıkı kontrolleri arasında yanlış yola sapanlarda caydırıcılık yapılabilir…
Biz inanıyoruz ki, “her insan günahsız doğar.” Zaman içinde çevresi onu farklı mecralara kaydırır. Masum gençlerin, ilim için geldikleri yerlerde insanlıktan nasıl bu kadar uzaklaştıklarının hesabını toplum olarak hepimiz vermek durumundayız. Gençliği “demokratik mücadele” adı altında şiddete sevk eden zararlı unsuru afişe etmek, gençleri PKK, IŞID ve benzeri gibi terör örgütlerinin ve bağlantılarının sosyal sermayesi olmaktan kurtarmalıyız…
Gençlerin, hayatlarının en verimli döneminde, ilim, bilim, öğrenmek, meslek edinmek yanında sosyal organizasyonlarda yer alarak, tecrübe kazanmalarını sağlamak elbette çok önemli. Zira sivil toplum önemli bir sosyal tecrübe alanıdır. STK'lar, teorik bilginin eyleme dönüştüğü, sosyal muhitlerin oluştuğu yerlerdir. Burada doğru adresleri bulmak önemlidir. Dünyada ve Türkiye'de olup bitenleri doğru bir perspektiften yorumlayacak, gençleri öz değerleriyle barışık ama aynı zamanda küresel bir vizyona davet edecek sosyal oluşumlar, gençler için adres doğru olmalıdır...
Yurtdışı tecrübesi, son yıllarda gençler için gözde bir hedef. Artık imkânlar da arttı. Eskiden olduğu gibi belli sosyo-kültürel sınıfların işi olmaktan çıktı. Yurtdışına öğrenci göndermek Yurtdışına giderken de, doğru adreslerin rehberliği önemlidir.
Balzac'ın ifadesiyle “uluslar üstü olmak istiyorsan, önce kendi ulusundan söz et” ilkesiyle hareket et. Genç yaşta yurtdışına giden öğrencilerin, önce milli bir bilinçle kuşanması, sağlam bir fikri altyapısıyla donanması gerekiyor ki, özgüvenli bir uluslar üstü perspektif kazanabilsinler. Aksi halde, küresel alanda yüz yüze gelecekleri karşı taarruzlara dair bir direnç noktası oluşturulamaz…
Bu anlamda gençlerin, demokratik, şeffaf, ülke menfaatlerini önceleyen kişi ve kurumların rehberliğinde yola çıkmaları gençler için hayatı önem taşıyor. Şiddet, hainlik ve hukuk dışı talep içermeyen, çoğulcu, şeffaf oluşumlar her zaman güvenli limanlardır. Ancak birlik ve beraberlik içerisinde bizlerinde boşluklarından ve hoşgörülerimizden büyüttüğümüz terörün üstesinden gelebileceğimiz teröre karşı direnmek ve dik durmak zorundayız. Evlat acısını bilmeyen zalimler kendi emelleri için gençleri tetikçi ve canlı bomba olarak kullananlar asıl hainler onlardır. Terör yöneticileri kendi şahşahalı yaşamları için gençleri ölüme sürenler zoru gördüğünde kaçıp kendi canlarını kurtarırlar. Piyon olarak kullandıkları gençleri ise sivil halkın üzerine sürüp ölümlerini sinsi gülüşlerle izlerler. Gençlerimizi, evlatlarımızı yoldan çıkararak geleceklerini karartmalarına, yok etmeye çalışanlara kesinlikle izin vermeyiniz...