Türkiye’ye ilk bombalı terör Belçika’dan gelmiş
Terörün son bulması için güvenlik güçleri var gücüyle çalışıyor. Bizde bir atasözü vardır; “Eceli gelen köpek cami duvarına siğermiş” diye. Terör örgütleri, kendilerine kucak açan, barındıran ülkelere bile saldırmaya başlayınca dünya devletleri terörü bitirmek için ya birleşecek ya birleşecek. Aksi takdirde terör o devletleri bitirip emeline ulaşacak. Dünya devletleri teröre teslim olmayacağına göre bir yerde birleşip birlikte mücadele tekme zorundalar…
İstanbul Beyoğlu’nun ardından terör Brüksel’i, Avrupa’nın Başkentini vurdu, kan gövdeyi götürdü. 34 kurban, 60’ı ağır 350 yaralı. Bu olaydan sonra da tarih kitaplarını kurcalamaya başladım. Karşıma çıkanların hepsini sizinle paylaşacağım…
İnsan hayatına kasteden, özellikle de sivilleri, masumları hedef alan, hiçbir saldırı hoş karşılanmayacağı gibi mutlaka lânetlenmesi gerektiğini hepimizin bilmesi gerekir…
Terörün bu iğrenç ötesi hüviyetinin bazı gerçeklerin, özellikle de
geçmişte yaşanmış fakat şimdilerde unutulmuş bazı hakikatlerin
hatırlanmasına fırsat verecektir.
26 KİŞİ CANINDAN OLMUŞTU
Türkiye’de ilk bombalı terör eylemiyle, daha doğrusu eylemde bomba yüklü araba kullanılması şeklindeki kalleşçe bir saldırıyı Belçika vasıtasıyla tanışmıştık! İstanbul’da, 21 Temmuz 1905’te. O gün patlayan bomba 26 sivil insan hayattan koparmıştı.
O dönemde, saldırının hedefi Sultan Abdülhamit, planlayanlar Ermeni komitacılar ama bombayı imal edip yerleştiren, saldırının taşeronluğunu yapan da Charles-Edouard Joris adında Belçikalı bir anarşist.
Günlerden cuma idi, Sultan Abdülhamit, Yıldız Camisi’ne cuma namazına gitmişti. Caminin yanı başına bırakılan bir faytona yerleştirilmiş olan saatli bomba namazdan hemen sonra, padişahın geçmesine birkaç dakika kala patladı. Sultan Abdülhamit namaz çıkışında şeyhülislâm ile ayaküstü konuşmaya dalması sayesinde suikastten kurtuldu. Patlamada 26 kişi ölmüş, 58 kişi yaralanmış ve 20 at da telef olmuş…
Bombada seksen kilo “melinite” ile yirmi kilo demir, çelik ve çivi kullanmıştı. Abdülhamit’in katledilme planından sonra Babıâli’yi, Tünel’i, Galata Köprüsü’nü ve Osmanlı Bankası’nı uçuracakları ve elçilikler ile önde gelen resmi daireleri de yerle bir edecekleri sorgu sonunda ortaya çıkmıştı…
Joris ile birkaç adamı İstanbul’da yakalanmışlardı…
BRÜKSEL VE AVRUPA BASTIRDI
Teröristlerin mahkemeye çıkarılacaklarının açıklanmasından sonra Bâbıâli ve saray önce Belçika’nın, daha sonra da diğer Avrupalı memleketlerin İstanbul’daki büyükelçilerinin baskınına uğradı. “Joris sivildir, onu yargılayacak hâkimlerin de sivil olması ve aralarında askerlerin bulunmaması gerekir” dediler. Sorgulama başlar başlamaz Belçika büyükelçisi yeniden bastırdı. Joris’in ifadesi alınırken yanında bulunmayı başarmışlar. “Vatandaşının haklarının ihlâl edildiğini” söyleyip ve her gün başka bir mesele çıkarmışlardı…
Derken, sadece sivil hâkimlerin yer aldığı bir mahkeme kurulur. Teröristler yargılanır. Joris idama mahkûm edilir. Belçika olmak üzere bütün Avrupa bu defa “Asamazsınız!” diye tutturur. Zayıf ve çaresiz olan Babıâli baskılara karşı koyamaz ve Joris serbest bırakılır. Kamuoyunu yatıştırmak için “Kan dökmekten hoşlanmayan padişahımız efendimiz, canına kasteden katili bile affetme yüceliğini gösterdi” bildirisi yayınlanır.
İşte, bundan 111 sene önce tarihlere “Bomba hadisesi” diye geçen terörün, saldırının Belçika ile bağlantısının kısa öyküsü…
Belçika tarih boyunca hep bunu yapmış koruduğu, kolladığı teröristler bu defa kendi vatanında kendi mahsum vatandaşlarını vurdu. Teröre kucak açanı da terör ateşi sarmış oldu. Olan yine mahsum vatandaşa oldu. O tarihte de terörde taşeron kullanılmış, şimdide taşeron kullanılıyor…