Trump- Erdoğan Beyaz Saray'da düşman çatlattı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Kürsüsünden yaptığı Gazze ile ilgili konuşmasının Dünya da yankıları devam ederken, ABD Başkanı Trump ile görüşmesi her açıdan tarihe damga vuruyordu.
New York'ta Erdoğan ile Trump'ın aynı masada ve yan yayana İslam dünyasının belli başlı ülkeleriyle yaptıkları toplantıya baktığımızda Bu kareler ve görüşmelerdeki ifadeler bize ABD ile her yönden yeni bir sayfa açıldığını ve Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ne kadar güvendiğini gösteriyordu…
Beyaz Saray'daki görkemli zirve, teknik sorunları önemsizleştiren bir zihniyet devrimine işaret ediyor. Amerika Birleşik Devletleri Başkan Trump eliyle artık “Yeni Türkiye” gerçeğini kabul ettiğini dünyaya ilan etmesiydi. Unutmayalım ki ABD liderliğindeki Batı dünyası ve bölgemizdeki İsrail başta olmak üzere diğer müttefikleri “Teskere krizi” nedeniyle 2009 yılından bu yana Türkiye'ye yönelik siyasi, askeri, ekonomik ve psikolojik harp yürütüyordu…
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diplomasi ve sabırlı dış siyasetiyle, Türkiye’ye, baskı ve saldırılardan zaferle çıktı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD'deki ağırlanışı bunun en somut itirafıdır. Trump’ın kapıda Erdoğan’ı bekleyişi, görüşmelerin sonunda ilk defa kapıya arabasına kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Heyetini uğurlaması, Bakanlar ve Heyetle tek tek ilgilenip uğurlaması ise Dünya basınında yer aldığı gibi, Atlantik'in her iki yakası da bileğini bükemediği Cumhurbaşkanı Erdoğan ile şimdi el sıkışmak için yarışıyor. Bundan sonra Türkiye Yüzyılı rüzgârı Atlantik'in her iki yakasında da esmeye başlayacak. Hatta daha da şiddetlenecek…
Batı'nın güdümündeki eski Türkiye artık yoktur. Ekseninde kendisi bulunan bir aktör olarak Türkiye'nin ulaştığı yeni konumu ABD'ye de Avrupa'ya da kabul ettirdiğini görüyoruz. Artık iyi ilişkilerin olacağı bir döneme giriyoruz. Bu dönemde Türkiye'nin eli Atlantik'e karşı çok güçlü durumda olduğunu gösterdi...
Cumhurbaşkanı Erdoğan BM 80. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin çok yönlü dış politikasını anlatırken boşuna “çift başlı Selçuklu Kartalı”na atıfta bulunmadı. Bu tanımlama, Türkiye'nin Doğu ve Batı ile aynı anda bağımsız stratejik ilişkiler geliştirme aşamasına girdiğinin manifestosuydu…
Erdoğan'ın hem Beyaz Saray'da hem Kremlin'de hem Pekin'de hem BM'de hem Şanghay İşbirliği Örgütü'nde hem BRICS'te hem de NATO ve AB zirvelerinde büyük bir itibarla görmesi, Türkiye’nin geldiği yeni aşama, özgüven ve gerçekliğin en somut ifadesi olmuştur…
Bu özgüvenden dolayıdır ki MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyareti öncesi, “Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek ‘TRÇ’ ittifakının inşa ve ihya edilmesidir…
Türkiye'yi ve Türk dış politikasını artık emperyal merkezler değil “çift başlı kartallar” tanımlıyor. Artık Batı'nın Türkiye'yi tahrif etme dönemi bitti. Burada önemli olan şey, bizzat ABD'nin de Türkiye'ye dair tanımını değiştirmesidir. Kendini yeniden tarif eden Türkiye'yi, Türkiye'nin cümleleriyle tanımlamasıdır. Trump: “Suriye, Erdoğan’ın başarılı çalışmasıyla özgürlüğüne kavuştu” ABD yönetimi, 25 Eylül 2025'teki zirveyle Türkiye'yi en kilit küresel kutuplardan biri olarak gördüğünü resmen dünyaya duyurdu…
Daha sonra Trump- Netenyahu görüşmesinde zor da olsa İsrail- Gazze ateşkes ve barışı kabul etmek zorunda kaldı…
Erdoğan-Trump görüşmesi bu bağlamda güç, hegemonya ve çok yönlü otoriteyi temsil eden “çift başlı Selçuklu Kartalı”nın gövde gösterisine dönüştü. Beyaz Saray'daki zirve işte bu açıdan yeni bir dönümü ve Tarihe damga vurduğunu gösteriyor…