İstihbarat Savaşlarının Orta Doğu’su
Dünya devleri denen o dev ülkeler, dünyanın bir ucundan Orta
Doğuya uzanıyor. Orta Doğu’da olan petrol yüzünden dünya
siyasetini bu dev ülkeler belirliyor. Menfaatlerinin oldukları yerde
ortaya çıkıyor ve birbirlerine üstünlük sergilemeye çalışıyorlar. Tabi
Orta Doğu’da petrol olmasından dolayı buraları boş bırakılmayacak
bölgeler olarak görüyorlar. Burada ise istihbarat cambazlarının
ortaya koyduğu siyasi manevralar ve casusluk savaşları devreye
giriyor…
Dünyanın en sürükleyici ve derin izler bırakan oyunu olarak
gösterilen istihbarat, hiçbir zaman perdelerini kapatmadı. Asırlar
boyunca misyon ve yöntem değiştiren casusların tek bir hedefi vardı;
daha çok bilgi! Mısır çöllerinin sıcak kumlarından Beyrut'un barut
kokan sokaklarına, Tunus, Irak, Libya, İran, Afganistan, Suriye,
Kremlin Sarayı'nın soğuk koridorlarından Doğu Berlin'in kasvetli
caddelerine varıncaya kadar, gölgelerinin düşmediği hiçbir yer
kalmadı. Kedinin fare ile oynadığı gibi istedikleri ülkeyle istedikleri
gibi oynayıp yönetiyorlar. Yıkıyorlar, yapıyorlar, yapamadıkları
zamanda arkalarında ölüler ve yıktıkları viraneleri bırakıyorlar...
İki Dünya Savaşı milyonların canını aldı. Yerkürenin değişik
coğrafyalarında tezgâhlanan darbeler, siyasi tarihin akışını değiştirdi.
Soğuk Savaş 50 yıllık bir döneme imzasını attı. İdeolojilerin ve
çıkarların önünde engel olarak görülen bedenler, akıl almaz
yöntemlerle ortadan kaldırıldı…
Hitler'den Şah Rıza Pehlevi'ye, Stalin'den Putin'e onlarca lider,
nefes kesen manevralarla siyasi istikballerine ulaştı. Nikaragua'dan
Türkiye'ye bir dizi ülke istihbarat savaşlarının rüzgârıyla savruldu.
Tüm bu tarihi detayların baş mimarı gizli servisler ve casuslar oldu!
Peki, oyun sona erdi mi? Hayır. Küreselleşme söylemi ile
daldığı derin uykudan 11 Eylül şoku ile uyanan insanlık. Eskisinden
daha şiddetli bir istihbarat savaşına tanık olmak üzere. Casus uydular
gözlerini dört açtı, mahremiyet çoktan tozlu raflara kalktı ve oyunda
yeni bir perde açıldı. ABD ve Rusya uzaya neden bu kadar yatırım
yapıyor, orada Kozmonotlarını, Astronotlarını aylarca tutuyor ve
bilimsel çalışmalar yaptırıyor. Milyarlarca Dolar paralar harcanıyor.
İşte İstihbarat da buradan yönetilmeye ve evlerimizin içerisine kadar
girmeye, yer altında ne bulunduğuna kadar uzanmaya başladı.
Perdenin ardında ülkelerin istihbarat savaşları ve seçilenleri de
savaşa sokma planlarında çoğu zamanda başarılı oluyor…
İşte en son Irak, Afganistan ve Suriye’nin hali, ölen binlerce
insan, yok olan milli servetler, evlerinden barklarından olup mülteci
hayatına mahkûm olan milyonlarca insanlar. Avrupa’ya başlayan
göç seli, şu anda kimsenin bu göç selinin önüne geçmeye gücü
yetmiyor. Sakin kafayla baktığınızda “Bana dokunmayan yılan bin
yaşasın, benim başımdan gitsin de nereye giderse gitsin”
düşüncesine hâkim olan ülkelerin liderleri…
İstahbarat savaşlarının, casusların hava uçuştuğu şu sıralarda,
Avrupa Ülkelerine kaçmaya çalışan mülteciler ise Ak Deniz’de, Ege
Denizinde insan kaçakçılarının eline ve en acısı da resmi kanallardan
ölüme resmen terk edilişleridir…
Düne kadar çok sayıda kadın, erkek, genç delikanlılar ve küçük
yaşta çocuklar, iyi bir hayata kulaç atarken boğularak can verdiler. O
zaman kimsenin gıkı çıkmıyordu. Bir küçük çocuk Suriyeli Aylan
Kurdi, boğularak öldü dünya medyası ayağa kalktı. Peki, Ayla
Kurdi’nin Annesi ve kardeşi de beraber boğuldu. Yani dünyayı
ayağa kaldıran fotoğrafı bir gazetecinin orada tesadüfen bulunup
olayın fotoğrafını çekmesi mi, dramı, acıyı, yoksulluğu, çaresizliği,
açlığı, sefaleti ortaya çıkardı? Burada Asıl ortaya çıkan, Dünya
Ülkeleri, (Batı’nın) ikiyüzlülüğünü ortaya serdi…
Dünya ve Avrupa ülkelerinde ki, adı yöneticiler olan Devlet
Başkanları, Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, bir hayvan
öldüğünde dünyayı ayağa kaldıran Hayvan Hakları Savunucuları,
gözünüzdeki at gözlüğünü çıkarın ve önce insanlara, insan gibi
bakmayı öğrenin. Açın kapılarınızı insanlara insan gibi yaşama
haklarını verin. Onların ülkelerini karıştırıp insanları evlerinden
barklarından yurtlarından ediyorsanız, onları kucaklamayı da
öğrenin. Bu dramlara bir son verin ki, bundan sonra başka Aylan’lar
ölmesin…