Eğri oturup doğru konuşalım-2

27 Mar 2022 - 20:42 YAYINLANMA

Her birimiz kişisel bütçemizi hazırlarken gelir gider tablosu çıkarırız. Aylık yapacağımız harcamalar, faturalar kalem kalem yazılır, ona göre gelirimizden pay ayırırız.Yetmeyen yerde nereden borç alabileceğimizi yada nasıl manevralar yapacağımızı planlamaya çalışırız. Ancak bazen hiç umulmadık şekilde evde bir yer bozulur yada kullanılan bir ev aleti kırılır yok yerden tamir parası da eklenir masraflara. Mesela buzdolabının bozulacağı tutar yada cep telefonumuzu kaybederiz vs. İşte bu tür sürpriz masraflarla belimiz bükülür. Bir yerlerden telafi etmeye çalışır, çabalarız. Lüks gibi görünen harcamalarımızı hatta yeri gelir temel harcamalarımızı dahi erteleriz. Neredeyse hepimizin bildiği şeyler yani.

Ülkelerin bütçesi hazırlanırken bir adım daha ileri gidilir. Ekonomistler olası riskleri veya sürprizleri de ön görmeye çalışırlar.

Tıpkı bizim bütçemiz gibi ülke bütçelerinde de sürpriz masraflar karşısında yeri gelir projeler ertelenir yeri gelir kamu harcamalarında tasarrufa gidilir.

Ancak son yıllarda karşımıza beklenmedik harcamalar çıktı

Eğri oturup doğru konuşalım.

Hangi ekonomik proğramı hazırlarken "dünya, çapında bir pandemi olursa" ihtimaline göre senaryo hazırlanır ki?

Ben okuduğum ekonomi dersinde bu parametrenin ele alındığı bir vizyon hiç görmedim. İstatiksel olarak da bütün dünyanın kısa bir zaman içinde  birden bire kaynağı dahi  bilinmeyen bir virüs salgınına yakalanma olasılığı çok düşük ihtimaldir. Hiç bir ekonomist ekonomik görünümleri hesap ederken böyle bir olasılığı dikkate almamıştır bugüne kadar. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de pandemi ekonomiye beklenmedik düzeyde ağır yük getirdi. Enflasyon ile hiç tanışmamış olan Amerika bile pandemi sonrası enflasyonu konuşur hale geldi.

Yine hangi reel ekonomist öngörülerini hesaplarken Avrupa'nın göbeğinin savaş alanına döneceğini hesap etmiştir?

Hele ki Rusya'ya neredeyse tüm batının ambargo uygulayacağını nasıl öngörebilirdi ki?

İşte tüm dünyada ekonomik dengeler alt üst olmuş iken Türkiye başka gezegende mi ki etkilenmesin?

Fırsatçıları da kattık mı işte al sana hayat pahalılığı. Yine Ülkemizde oluşan Müsilaj sorunu, depremler, seller, yangınlar hepsi bütçeyi azaltan etmenlerden olmuştur

Bütün bunlar varken hayat pahalılığından başka ne bekliyoruz ki?

Söylenince, şikayet edince düzelecek mi sanki?

Tüm dünyadaki bankaların neredeyse hepsi faiz artırımına giderken ya da para basarken, bizim yatırımlar sebebiyle yaptığımız sözleşmelerdeki faizleri ödeme güçlüğü çekmemiş olmamız bile iyi hal sayılmaz mı?

Hele birde piyasalarda dolar sıkıntısı yaşanırken. Elimizde dolar cinsi dövizimizin olması da iyi hal değil midir?

Şikayet etmeyip durumu kabullenelim derim. Hani ikinci dünya savaşında nasıl savaşa girmemenin bedelini fakirlik ile ödemiş isek,  şimdi de pandemi ve savaşın bedelini kanaat ederek ödeyelim derim.

Birbirimizi kırmadan dökmeden sabredelim biraz daha.Savaş ne olur ne zaman biter? Bu ambargolardan biz ne kadar olumsuz etkileniriz? Şimdiden bu cevapları tahmin etmek güç tabii. Ancak çevremizde bişeylerin kötü gittiğinin bilinciyle hareket edelim derim. En azından alabileceğimiz tedbirlerimizi alalım. Harcamalarımızı yaparken bu sıkıntı daha sürebilir diye bilinçli davranalım. Daha az çöp çıkaralım yani. Elimizdeki ürünleri en verimli şekilde kullanalım. Velhasıl ekonomik olalım. Bahçesi olanlar bahçede sebze vs.ekebilir mesela.

Kabullenirsek tedbirimizi alırız tedbir alırsak en az zararla atlatırız bu günleri de inşallah.  

 "Saraydakiler ve yandaşları tasarruf yapsın, hep biz mi yapalım?" diyen yurttaşımıza dediğimi burada da tekrarlayayım:

"Her koyun kendi bacağından asılır, her şeyi tartan, ölçen  biçen, gereken karşılığı verecek olan bir Allah var,  onlar düşünsün!.  Biz kendi payımıza düşen kanaatkarlığımızı  yapalım."

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: