Amatör Tiyatro da rol seçimlerinin gerçek hayattaki olumsuz etkileri
Bir tiyatro eserinde giriş gelişme ve sonuç vardır ve uyumlu olmasında yarar vardır.
Son yıllarda dikkatimi çeken ise amatör tiyatrocular için yazılan eserlerin tek eser değil de başka başka eserlerin harmanlanması şeklinde olmasıdır.Bu durum genel ahengi bozmaktadır.Dolayısıyla psikolojik yönü gözardı edilmektedir.
Şunu anlatmak isterim.
Tiyatrodaki rollerin karakterleri ve oyuncunun asıl karakteri genellikle birbirine zıt hatta uç karakter oluyor.
Neden?
Sanırım tiyatro yönetmenleri insanların içinde hep karşıt aşırı uçlara dair özlem olduğunu düşünüyorlar. Akılları sıra oyuncuların bu özeliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyorlar.
Bir kaç örnek vermek istiyorum.
Mesela gerçek hayatta öğretmen olan bir amatör oyuncu tiyatroda okul hademesi olarak rol yapıyor.
Gerçek hayatta mazbut bir ailenin mazbut bir genç kız ise halk arasında “dönme” diye bilinen homoseksüeli canlandırıyor.
Yine gerçek hayatta namazında niyazında olan bir başka esnaf da homoseksüel olarak amatör tiyatroda rol alıyor.
Bu durum oyuncuda tramva yaratmaz mı? Yada kişi rolüne bürünemez mi? Bu riskin dikkate alınması gerekmez mi?
Tiyatro yönetmenleri bunu neden gözardı ediyor?
Tabii ki tiyatroda hemen her çeşit rol var ve illaki bu rolleri birileri oynayacak. Ancak bu kadar da zıtlık kişilerde ciddi psikolojik sorınlara yol açabilir.
Roller insanı etkiliyor. Daha geçen gazeteler de okuduk, oynadığı dizi de “mafya” rolünü alan oyuncu gerçek hayatta bir işyerine baskın düzenlemiş.
Benim de şahit olduğum homoseksüeli canlandıran mazbut bir genç kız çevresiyle iletişimini kesti içine kapanık bir hal aldı…
Yine homoseksüel rolünü oynayan namazında niyazında ki erkek psikolojik sorunlar yaşayarak daha sinirli bir hal aldı. Hatta boşandı. Çocukları olmasına rağmen hem de. Tabii bu durumlar istisnadır ama dikkate almak da gerekir diye düşünüyorum.
Gerçek hayatta tiyatro daki rolüne bürünen kişilere başka örnekler de verilebilinir pekala.
Devlet Tiyatrolarının o zaman ki Başkanı Cüneyt Gökçe ile Yıldız Kenter’in “Ben Anadolu” isimli tek kişilik oyununun Prömiyerini izlemiştik.”Bu kadar güçlü karakteri olan bir kadınla evlilik nasıl gidiyor?” diye sorduğumda bana şöyle demişti:
“O rolünü yapıyor aslında öyle biri değil. Tiyatroda iki selamlama olur. Biri kostümlü selamlama, diğeri kostümsüz selamlama. Böylece roller kuliste bırakılır. Son olarak Sahneye sivil hayattaki halleriyle çıkar oyuncular. Ben de Yıldız Kenter'i karşılardım.”
Ama bu sivil selamlama durumu bazı amatör tiyatrolarda uygulanmıyor sanırım.
Diyeceğim o ki Tiyatro öyle herkesin yazabileceği bir eser değildir. Geniş felsefik, sosyolojik ve psikolojik bilgiye ihtiyaç duyulur. Edebiyat ise olmazsa olmazdır…
Dikkat etmek lazım!.