Eczane çoğalması, sağlıkta alt yapı zenginliği midir?
Almanya Köln’e yıllar önce gittiğimde eczanelerin vitrininde kocaman bir demet sarımsak asılı olduğunu ve içeride raflarda hiç ilaç görmediğim ve çekmecelerin bulunduğunu ve ilaçların açıkta değilde raflarda çekmecelerde bulunduğunu görünce şaşkınlığımı gizleyememiştim. Avrupa’nın birçok ülkesini gezdiğimde gittiğim ülkelerin ve şehirlerde çok sıklıkla eczane görememiştim. Bizde son yıllarda Türkiye’nin her şehrinde neredeyse Bakkal dükkânı gibi eczaneler açılmaya başlandı…
Son yıllarda Türkiye’nin tüm şehirlerinde Eczane bolluğu yaşanıyor. Eczacılık okulundan çok sayıda Eczacı Öğrenci mi mezun oluyor. Mesleğini yapmak isteyen Eczacılar eczane açıyor…
Aldığımız bazı duyumlar da mesleğini yapmak istemeyen ve eczanelerini kapatıp Eczacı diplomalarını kiraya veren Eczacıların bulunduğunu ve kiralık diplomayla eczane açıp çalıştıranların olduğu kulağımıza geliyor…
Tabi Eczanelerin çoğalması, bakkal dükkânı açar gibi eczane açmanın, sağlık sistemindeki altyapının zenginliği değildir herhalde?
Doktor tedavisi ve ilaçsız sağlığın olmayacağı bilincindeyiz ama ancak unutmamak gerekir ki kullanım disiplini dışında özellikle yüksek dozda kullanılan ilaçlar da bir anlamda zehirdir…
Çocukluğumun bir bölümü Gaziantep, sonra Manisa Turgutlu ve Üniversite yıllarımda İzmir de yaşadım. O yıllarda Gaziantep’te de, Turgutlu’da da iki elin parmakları kadar az sayıda eczaneler vardı. Eczanenin az olduğu dönemlerde iyi hatırlıyorum. O dönemlerde Doktorların yazdığı reçetelerde bazı ilaçları eczacıların hazırladıklarını ve sonra hastaya verdiklerini hiç unutmadım. Bir defasında İzmir İkinci Beylerde muayene için gittiğim Kulak Burun Boğaz Doktorunun bana yazdığı reçetede sana özel bir ilaç hazırlayacak eczacı, bunu kanlanacaksın kulağına demişti. Eczacının hazırladığı ilacı kullandıktan sonra kulağım sağlığına kavuşmuştu…
Şehirlerde seyrek bulunan eczanelerin yanı sıra yıllar yılları kovaladı. Eczaneler çoğaldı. Eczanelerde satılan ilaç çeşidi arttı…
Bir zamanlar, örneğin tansiyon için birkaç çeşit ilaç varken şimdi, sayısı neredeyse bilinmeyecek kadar tansiyon hapı var.
Yalnız tansiyon ilacı mı? Bütün ilaçların çokluğu ve bir de muadili bulunuyor…
Eğitim Araştırma Hastaneleri ve oradaki bazı Asistan Doktorlar tarafından gelen hastalara adeta kobay muamelesi yapılması ve bazı hastaları iyileştirmek bir tarafa, sakat bırakıldıkları konusunda çok şikâyetler geliyor. Sağlıkta abartılı ticari hedefleri, Tedavi derken devleti soyan hastaneler, para için çocukları öldüren hastaneleri görüyoruz. Hastanelerin para ilişkileri hep beni rahatsız etmiştir.
Rahatsızlığımı da her fırsatta yazılarımla seslendirdim…
Sağlık sistemi ne kadar geniş kesimleri kucaklarsa, sağlıkla ilgili en başta ilaç tüketiminde pazar payı büyümektedir. Dünyaya hükmedecek dört büyük güç var. Para, silah, enerji ve ilaç tröstleri. Silah ve enerji bu yazımın sınırları dışındadır. Ancak ilaç konusu yazımın tam ortasındadır…
Abartılı kuşkulardan kaynaklanmadan, sağlık sisteminin kontrolünün ilaç tröstlerinin elinde olduğuna inanıyorum. COVİD-19 dönemini yaşadığımızda bunu iyice gördük. Covid aşılarından sonra, genç, ihtiyar demeden hatta çocuk yaşlarına inen kalp krizlerini görüyoruz. Bu arada tedavisi ömür boyu pahalı ilaçlara bağlı bazı hastalıkların çaresinin bulunmasının engellendiğini de düşünenler çok sayıda…
Türkiye’de sağlıkla ilgili, turistik seyahatle harmanlanmış seminerlere katılan doktorların tüm giderlerini ilaç ve sağlık ürünü firmaları karşılıyor… Uygulamadaki “niyet” anlaşılınca Türkiye’de hükümet, doktorların katılabilecekleri seminer sayısını kısıtlama kararı alma yoluna gitmişti, yıllar önce…
Velhasıl kelam, eczanelerin çoğalması da sağlıkta altyapının iyi olması mı yoksa?