Yeni Anayasa, Türkiye’nin İstikbal Savaşı Olacak
ABD Başkanı Obama’nın yapmadıklarını, Türkiye, ABD yeni Başkanı Trump’dan özellikle terör konusunda çok büyük beklentisi olduğunu biliyoruz. Trump, önceki gün yemin ederek resmen göreve başladı. Terör konusunda yapacaklarını, Rusya ve Türkiye ile ilişkilerini önümüzdeki günlerde hep beraber izleyeceğiz…
Milletin Meclisinde şimdiye kadar görülmemiş olaylar, Tiyatrolar, Milletin tasvip etmediği çirkinlikler sergileniyor. TBMM’si 15 Temmuz’da hainler tarafından bombalanma olayı ve Anayasa Kanunun maddeleri görüşüldüğü sırada Meclis kürsüsü yerinden sökülmesi, mikrofonların parçalanması, burunların kırılması, saksıların havalarda uçuşması olayları, bu görüntüleri ömrü boyunca hiç yaşamamıştı. Bu vekillere oy veren Millette bu görüntüleri hiçbir zaman unutmayacak…
1960 darbesinin Türkiye'sinde işbaşına gelecek hükümetlere verdiği mesaj çok açıktı; “Sınırlarınızı aşmayın. Milletten yetki aldık diyerek, sırtınızı millete dayayarak, devleti idare edebileceğiniz yanılgısına asla kapılmayın. Eğer kapılırsanız, sonunuz Başbakan
Menderes gibi olur.” diyorlardı. 1960 ihtilalından itibaren seçilmiş iktidarlar ‘sınırlarını’ bildiler. Milletin arzuları istikametinde ülkeyi yönetmeye yeltenen iktidarlara ise, kimi zaman uyarıyla, kimi zaman komployla, tuzakla, kimi zaman ekonomik krizlerle, kimi zaman da darbeyle ‘hadleri, hudutları’ bildirilmeye çalışıldı…
TSK’dan sonra devletin en önemli kurumu olan MİT'in, tamamen milli bir isimin getirilmesi, yani istihbarat teşkilatının, milletin seçtiği iktidarın tam üstünlük kullanmasıyla yeniden şekilleniyor olmasıydı. MİT'in gerçek manada millileşmesi, “sınırların” aşılmasıydı. İktidarı yeniden sınırlarına çekmek gerekiyordu. FETÖ’cüler, tam da bunun için, devletin “gayri milli ayarlarıyla” oynayanları devre dışı bırakmak, haddi aşan iktidarları hizaya getirmek için büyütülmüş, beslenmiş, eğitilmişlerdi. MİT Müsteşarı'nı gözaltına almak suretiyle darbe yapmak istediler. Başaramadılar. Gezi olayları, 17/25 Aralık darbe girişimi, MİT TIR'ları komplosu, artan DAEŞ ve PKK saldırıları hep “Devleti korumak”, iktidara da haddini bildirmek amacıyla devreye kondu. Yine başaramadılar. Burada asıl hedef AK Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, o dönemlerde Başbakan olan şimdi Cumhurbaşkanı Erdoğan, saldırılar karşısında geri adım atmadı. İstenilen sınırlara çekilmek, boyun eğmek yerine, her seferinde daha güçlü, daha kararlı şekilde milli iradeyi savundu. Devletin milletle kucaklaşması için mücadeleyi başlattı. Geri çekilmek yerine, “inlerine gireceğiz” diyerek taarruz başlattı…
Vesayeti ortadan kaldırmak için kolları sıvadı. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de gayri milli unsurlardan temizlenmesini, TSK’nin da millileşmesini zorunluluğunu kılıyordu. Devletin ‘elden gittiğini; devletin millileştiğini, devletin ‘kontrol dışına çıkıp’ Bağımsız olduğunu görenler, son kale olan TSK'yı da kaybetmemek için 15 Temmuz darbesine başvurdular. Aceleyle bir kalkışma da yine başaramadılar. Anayasa Kanunu değişmesi ve Başkanlık sistemi ile Türkiye’nin yönetilmesi şart olmuştu. Önceki gün başlayan ikinci turda Anayasa değişikliği görüşmeleri, sadece 18 maddenin de kabul edilmesinden sonra sandık Milletin önüne gidecek Millet yönetim şekline karar verecektir.Referandumda kabul edilmesiyle rejim değişikliği değil sadece sistem değişecektir. İki başlılık gidecek, hariçten kimse gazel okuyamayacak...
23 Nisan 1920 sonrasında, Büyük Millet Meclisi, Polatlı ve Haymana'dan gelen top sesleri altında, korkmadan, İstiklal Savaşı'na komuta etmişti. Bugün de, Türkiye Büyük Millet Meclisi, patlayan bombalara, silahlı saldırılara, tehditlere, alçak terör örgütlerinin saldırılarına boyun eğmeden, ülkesinin geleceği için önemli bir süreci, yeni sistemi idare edecek. Rejim değişmeyecek. Tek adam rejimi, diktatörlük rejimi kurulmayacak. Tam tersine, Devlet-Millet ayrımı ortadan kalkacak. Artık Devlet ile Millet, aynı istikamete bakacak, aynı istikamete yürüyecek. Devleti artık millet yönetecek, devletin istikametini artık millet çizecek. Bu süreçle, Anayasa'nın 18 maddesi değişince, bu değişiklikler millettin de onayını alınca, Burada kazanan AK Parti ya da Recep Tayyip Erdoğan değil; kazanan CHP'lisi, MHP'lisi, Kürt Vatandaşlarımız,yoksuluyla, zenginiyle, Alevi’siyle, Sünni’siyle, Türk, Kürt, Arabı'yla 80 milyon birlik ve beraberlik çerisinde olacak…
ABD ve AB'nin artık alenen destekledikleri FETÖ, PKK, PYD, Türk Devletinin millileşmesini engellemek için belki daha çok saldıracaklar ama boyun eğmeyecek bir Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ve Türk Milletini karşılarında bulacaklar. TBMM 2. Tur oylamalarıyla sadece Anayasa değişikliğini görüşmeye başlamıyor; Kurtuluş Savaş’ımızdan sonraki en büyük var olma mücadelesini, istikbal savaşını başlatıyor…