Selam vermeye korkacağız!

06 Eyl 2016 - 00:14 YAYINLANMA

Yıl: 2009- 23.Aralık. Çarşamba, günü yayınlan köşe yazımın noktasına virgülüne dokunmadan aynen tekrar yayınlamak istiyorum... Bu olayın günümüze kadar nasıl devam ettiği ve nasıl sonuçlandığını haftaya yazacağım… Bu Köşe Yazımı, Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, yıllar sonra okuyabildi…

 

Selam vermeye korkacağız!

Bazen yazılarımda belirtmeye çalışıyorum, bazı okurlarım beni arayarak kızıyorlar veya teessüflerini bildiriyorlar. İnan ki, ben doğru olanı yazıyorum. Gördüğüm örnekler o kadar çok ki, bana gelen E- Postalarda, Mail’lerde bunun örneklerini okuyorum ve şaşırıyorum. İnsanlar tanıdıklarına, hatta arkadaş ve dostlarına yolda “selam vermeye” korkar hale geldiler diye yazdım...

 

       Yazdıklarımın da sonuna kadar arkasındayım.

       Gördüklerim, duyduklarım, benim haklı olduğumu zaman zaman ortaya koyuyor. Birileriyle yıllarca arkadaşlık ediyorsunuz ve o arkadaşınız bir gün yanlış işlere bulaşıyor veya bir iftira ihbarına uğruyor ve sizde sadece onun arkadaşı olduğunuz veya onu tanıyorsunuz diye başınız dertten kurtulmuyor...

Daha da ilerisi, Poliste, Savcılıkta, Mahkemelerde ifade vereceksiniz diyerek günlerce, yıllarca sürünüyorsunuz.

 

Veya şu son icat cep telefonlarında yapılan arkadaş muhabbetleri, yapılan gevezelikler ve bülbül gibi ötmeler. İnsanların başına dert olmaya başladı…

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Celal Uzunkaya, bir zamanlar İzmir’de çok başarılı görev yaptı…

 

Balıkesir İl Emniyet Müdürlüğü yaptı ve şimdi Emniyet Genel Müdür Yardımcısı olarak, Türkiye’nin Trafikten sorumlu ve Trafiğin en başındaki adam olarak biliniyor… 

 

Bir adamı tanıyor diye ve o adam da bazı suçlara karışmış diyerek, arkadaşlık yaptığı gerekçesiyle, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Celal Uzunkaya ve Yine Emniyet Genel Müdürlüğünde İstihbarattan sorumlu bir Genel Müdür Yardımcısı, sorumlu olarak İzmir Adliyesinde ifade vermeye davet ediliyor…

Savcılık sorgulaması gizlilik arz eden bir olay, nasıl oluyor da bütün boyutlarıyla basında çarşaf, çarşaf yer alıyor?

 

Zaten, dananın altında buzağı arandığı bir zamanda, beklide bu durum kasıtlı olarak Basın’a sızdırılıyor!

 

Burada ki amaç, isimleri Televizyon haberlerine ve gazete haberlerine yansıtmanın sadece İsimleri yıpratmaktan öteye gitmediği kanısındayım…

 

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Celal Uzunkaya, benim ve onu tanıyan bütün Basın mensuplarının, kötü ve kirli bir işin içerisinde olmayacağını da çok iyi biliyoruz… Bir Emniyet Müdür’üne kefil olmak bizim haddimize değil ama biz, Celal Uzunkaya’nın, kişiliğine ve yanlış bir işin içerisinde olmayacağına kefiliz…

Olay içerisinde adı geçen, o kişiyi tanıyanların veya o kişiye selam verenlerin hepsinin de sorgulanmasının çok yanlış olacağını sanıyorum. Suç işlemişse ve suçluysa her kim olursa olsun sonuna kadar da cezasını çekmeye de razı olmalıdır…

Şimdi bu sadece Celal Uzunkaya meselesi değil.

Bu son zamanlarda tüm Türkiye’de yaşanan olaylarda sık sık karşılaşılan olay olarak karşımıza çıkıyor. “Çamur at, yapışmasa bile izi kalsın.” Mantığı çalışıyor…

 

Ergenekon olayları sırasında da, aynı bu olayların benzerleri yaşanmaya başlandı. Bundan önceki olaylarda da aynısına şahit olmuştuk…

 

Bunlardan daha önceki yıllarda da gördüğümüz, Siyasilerle, Vali ve Emniyet Müdürleriyle, Düğünlerde, yemekli toplantılarda veya büyük toplantılarda resim çektirenler ve çekilen fotoğraf karesine hasbelkader girmiş ve ne olduğu belli olmayan insanların yüzünden bu mevki, makamlarda bulunanlar, rütbe sahibi kişiler, sorgulandı veya yıpratılmaları hep yanlış olmadı mı?

 

Ama bu mevki, makam, rütbe sahibi kişiler gerçekten suç örgütlerliye beraber olmuşlarsa, suç işlemiş ve işletmişlerse o insanları koruyacak halimiz yoktur. O tür insanların da sonuna kadar cezalarını çekmeleri ve bu toplumdan da tecrit edilmeleri gerekir. O tür insanları zaten hiç kimse koruma altına da almaz. Alacaklarını da zannetmiyorum!

 

İşte bu nedenle “sütten ağızları yananlar, yoğurdu üfleyerek yiyorlar.” Diye bir atasözü vardır. Bu atasözü aynen günümüze uymaya başladı. Bu nedenle de, insanlar tanıdıklarını, arkadaşlarını yolda, çarşıda, pazarda gördüğünde selam vermekte, makamlarında randevu vermeye çekinir olmuşlar…

 

Fazla söyleyecek bir söz bulamıyorum. Mevki ve Makam sahibi insanlar da kendilerini kötü insanlardan biraz korusunlar ve kötü insanların şerrinden de, Allah korusun diyelim…

 

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: