İksiri Azam
Ey canlar, dünya semasında kırk iki yılını tamamlamış bir Allah'ın kulu olarak, hayatımızda duyduğumuz en güzel cümleyi sizlerle paylaşmak istiyoruz. Öyle bir cümleki bu cümle, yüreğinde zerre kadar imanı olan biri, bu cümleyi okuduğunda adeta şoklanacak ve her neye üzülüyorsa, şöyle bir düşünüp, üzülmekle hata yaptığını anlayıp, selamete çıkacaktır diye düşünüyoruz. Ahh Aşk... Evet, aşkla birebir ilintili ve aşkla söylenmiş bir cümle... Peki, bunca kıymeti olan bu cümleyi, aşkla da ilintisi var ise, kim söylemiş olabilir...
Onu belkide yeryüzünde tanımayan yoktur. Ancak, bir kerede biz anlatalım istedik. Bu kalem de onu yazmış, bu yürekte onu tarif etmiş olsun istedik. Aşıkların Piri, Sultandan olma Koca Sultan, 1207 yılında bu dünyayı şereflendiren, 1273 yılında Aşkın ve Aşıkların Efendisi olarak bu alemden bir gelin misali, güzel bir düğünle ayrılan. Allahü Teala Hazretlerine duyduğu Aşkı, kendi ismini unutturmuş. Nam-ı Müstearı ile bütün cihana nam salmış bir 'Er' olarak asırlardır aramızda yaşayan Aşıkların Piri bu Zat... Evet, Efendimiz lakaplı bu Zat, tabiki Mevlana Celaleddin-i Rumi Hazretleri (k.s.) Şimdi izin verirseniz bu satırlar ile sizlere seslendiğimiz gibi bu yüce zata da seslenmek istiyoruz;
“Ey Can Mevlanam, mübarek bedeninizin anası olan toprak ile kucaklaştığı o toprağa, huzurunuza varmak, bugüne kadar nasip olmamış olsada, siz bu can ve cihanda hay ve dirisiniz... O cümleyi siz nasıl ve hangi duygular ile ifade ettiniz bilemiyoruz. Ancak, her Hak Aşığını ötelere uçuracak, ona ufuklar açacak, yeryüzünde olma gayesini en güzel ve en kısa şekilde ifade eden, bir kul tarafından söylenmiş daha güzel hiç bir sözü bu kulaklar işitmedi... Siz ki “Ben hayatta olduğum müddetçe Kur'an'ın kölesiyim. Muhammed Mustafa’nın ayağının tozuyum. Biri benden, bundan başka bir söz nakledecek olursa, Ondan da bizârem, o sözden de bizârem diyen... Ehad olan Allahü Teala'nın Kulu (c.c.), O Allah'ın Habibim dediği Hazreti Muhammed Mustafa'nın (s.a.v.) Hassül Has Ümmeti, Aşıkların Piri Mevlanamızsınız...”
Ne dediniz..? Ne buyurdunuz Efendim; “Allahı Bulan Neyi Kaybetmiştir ki”
“Allahı bulan neyi kaybetmiştir ki” “Allahı bulan neyi kaybetmiştir ki ” içinize sindire sindire tefekkür ede ede tekrarlayın bakalım, neler hissedeceksiniz. Siz bu cümleyi tekrar edip tefekkür ettikçe nerede olduğunuz, ne olduğunuz konusunda nasıl bir şuura erişebileceksiniz diyor ve sözü, gönül alemimizden kalemimize dökülen şu dizelerle tamamlıyoruz...
YAR
Ya yar diye yolun gözler,
Ya da yardan geçeriz...
Ya bir yardan seyir eder,
Ya da yardan düşeriz...
Sakın Yare yar deme,
Yaralanır durusun...
Sil sureti geç yardan,
Yaradanı bulursun...
Sevgi ve Saygılarımla....