İşin Sırrı

11 Eki 2016 - 16:32 YAYINLANMA

Her birimizin, yaradılış gayesine uygun bir düşünce yapısı ve hayatı algılayışı var. Bu nedenle, her yaradılan ayrı bir değer olup, bizler sevgi, saygı, şefkat ve merhamet duyguları ile hayatı, birlik, beraberlik ve dirlik içerisinde yaşama gayretinde olmalıyız. Renklerimiz, dillerimiz, şekillerimiz ayrı gibi görünsede, bunların her biri Allah'ü Teala'nın varlığının delillerindendir. Özümüzde, hakikatimizde bir ayrılık yoktur. Zira bizi yaratan Rabbimiz, Rum Suresi 22 ile Hucurat Suresi 13. ayetlerinde bu gerçeği açıkça ifade etmiş, kullarının birbirlerine üstünlüğünün ancak takvadan kaynaklı olabileceğini bildirmiştir.

 

Şimdi şöyle bir düşünelim. Bir sabah uyansak ve iblisin vesvesesinden kurtulmuş, kalplerimiz tasfiye, nefislerimiz tezkiye olmuş  olsa. Acaba, o sabah akşama kadar neler düşünür, nasıl ameller işleme gayretinde olurduk..?

 

Söz de hepimiz Allah'ü Tealayı, Kitaplarını, Peygamberleri, Ahireti, herşeyi biliyor ve kabul ediyoruz öyle değil mi..? Peki o zaman neden böyle gaflet içindeyiz..? Neden kabul ettiğimiz hakikatlere uygun yaşayamıyoruz..? Eksik olan ne..? Sorular, sorular, sorular ve bu sorularla dara girmiş nice kullar..? Kardeşlerim üzülmeyin, kendinizi de bu sorularla dara sokmayın. Çünkü, işin doğrusu şu ki; Evet, Allah'ü Teala'nın bir takım emir ve nehiyleri var. Bunları kabul etmeli ve ona göre yaşama gayretinde olmalıyız. Ancak, kulluk bunlardan ibaret değil. Asıl olan şey, size anlatacağım şu hikayede gizli;

 

Zamanın birinde bir talebe, hocasının kendisine yaptığı maddi ve manevi iyiliklerden o kadar hoşnut olur ki, bu hoşnutluk ve memnuniyet içerisinde  hocasına gelerek; “- Efendim, size ne diyeceğimi, nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum. Allah sizden razı olsun” der. Kısa bir süre sessiz kalan mübarek zat, talebesine dönerek: “-Evlat, asıl ben Allah'tan razı olayım” deyince, hiç beklemediği bu cevap karşısında talebe şaşkına döner ve hocasının yüzüne baka kalır. Talebesinin şaşkın ve biraz da mahçup  halini gören mübarek zat, sözüne kaldığı yerden devam eder ve; “- Şaşırma evlat, Biz Allah'tan razı olursak, Allah da bizden razı olur” der.

 

İşte kardeşlerim, işin sırrı, Allah'ü Teala'nın bize yaşattığı hayattan şikayetçi olmamak, razı olmaktır.

 

Allahü Teala cümlemizin kaderini kolaylaştırıp, bizlere razı olacağı hayatı kabul etmeyi ve o hayatı gönül rızası ile yaşamayı nasip etsin inşaallah...

 

Sevgi ve Saygılarımla...

 

 

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: