Derde Derman

25 Mar 2016 - 23:26 YAYINLANMA

Dertliyim, derdim derin. Derdime derman için sana geldim Ya Muin. Hafız Osman Bedrettin Efendi'nin yüreğinin derinliklerinden gelen bu yakarış... Derdi olan bütün dertli gönüllerin yüreğinden de çıkıyordur eminim. Ancak, belki bu kelimelerle değil. Ama tam da bu duygular ile... Derdimiz her ne olursa olsun sığınılacak tek bir kapı var Elhamdülillah. O da, cömert olan, Zül celâli vel ikram, Mâlikel Mülk, Yüce Yaradanımız Allahü Teâlâ Hazretlerinin kapısı...

 

Ey yüreği bir sebeple dağlanmış kardeşlerim. Çileniz, sıkıntınız, derdiniz  her ne olursa olsun, bilin ki o size Azimüşşân olan Allahü Teâlâ'nın rahmetidir. Sizi O'na yaklaştırmak, yakın kılmak için verilmiş bir naz kapısı, yaklaşma vasıtasıdır.  Biliyorum, bunu böylece kabul etmek kimleriniz için çok kolay, kimleriniz için kolay, kimleriniz için ise çok zor. Ya diğerleri için, yani yüreğinde iman nimeti bulunmayan, o kendilerine tebliğ ile vazifeli olduğumuz kimseler için, onlar için ise ne yazık ki isyan sebebi. Şükür Elhamdülilalh ki, ne derdimiz olursa olsun imanımız var. Ve bizim için bunlar sabredebildiğimiz sürece günahlarımıza kefaret ve yüce yaradanımıza yaklaşma vesilesi...

 

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi ve Sellem (s.a.v) Efendimizin bu hususta buyurduğu ne güzel bir sözü vardır: "Müminin işine şaşarım. Buyurur efendimiz ve devam eder, çünkü onun işleri tamamen hayırdır. Bu da ancak mümine özgüdür. Çünkü o, sevindirici bir şeyle karşılaşınca şükreder, hayır olur. Zararlı ve üzücü bir şeyle karşılaşınca sabreder, bu da hayır olur." Ne güzel değil mi ? Mümin her hâlukârda kârda.

 

Rabbimiz, Allahü Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri bizleri kapısından ayırmasın iki cihanda da afiyette kılsın İnşaallah. Bu hususta çok meşhur bir hikaye anlatılmıştır. Vakti zamanında, bir dergaha talebe olmuş zat. Hocasının kapısının üzerinde bir yazı okur. Yazıda aynen şöyle yazmaktadır. Bu zat cehennemliktir. Yazıyı okuyan talebe o gün dergahı terk eder ve bir daha da gitmez. Neden sonra Şeyh Efendi diğer talebelerine bu kişiyi sorar. Talebeleri: - Efendim sebebini bizde bilmiyoruz, gelmiyor. derler. Şeyh Efendi bir kaç talebesini görevlendirir ve bu zatın evine gönderip çağırtır. Huzura gelen kişiye: - Evladım, niçin dersleri terk ettin. Bizim size karşı bir kusurumuz mu oldu.? diye sorar. O zat susar. Şeyh Efendi devam eder: -Yoksa sende kapımızın üzerinde duran o yazıyımı okudun der..  Başını kaldıran zat, Şeyh Efendi ile göz göze gelir ve irşadına sebep olan o sözleri işitir: - Evlat.. Senin okuduğun o yazıyı biz kırk senedir okuyoruz. Ancak, gidecek başka kapı mı var..? der. Evet Sevgili dostlarım, canım kardeşlerim. Gidecek tek bir kapı var. O da bizi yaratan büyük Allahımızın rahmet kapısı. Allahü Teâlâ Hazretleri bizi kapısından ayırmasın İnşaallah...

 

Sizlercede malum olan bir darb-ı mesel vardır. “Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer” der atalarımız. Biz kapımızdan ayrılmayalım. Rabbimiz illâ ki hepimizin dertlerine derman, gönüllerine ferman verecek, bizlere ebedi saadeti tatıracaktır. Yaşadığımız her ne olursa olsun, Rabbimize hüsnü zannımızı kaybetmeyelim. Büyük Mutasavvuf Hasaneynil Hüdaverdi Hazretleri'nin bir sohbeti esnasında  zikrettiği gibi;” Ne gelirse yahşidir. Çünkü Hakkın bahşidir. Sizin istemediğiniz şeyler, sizin için hayırlıdır siz bilemezsiniz." Zira bir hadisi kutside de Rabbimiz; “Ben kulumun zannı üzereyim” buyuruyor. Rabbimize hüsnü zannımızı arttıralım.. Hataları nefsimizden bilip, ona sığınıp, verdiği her türlü nimet için şükredelim İnşaallah...

 

Tüm dertleriniz Derman, gönlünüz Huzur bulsun Canım Kardeşlerim...

 

Sevgi ve Saygılarımla...

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: