Benim Efendim

11 Mar 2016 - 10:54 YAYINLANMA

Beşerin insanlık vasfı kazanabilmesi için örneğe muhtaç olduğu bir gerçektir. Eğer öyle olmasa idi. Peygamberler ve onların varisleri olan evliyalar bu aleme numune-i misal olarak gönderilmezlerdi. Hayatta öğrendiğimiz herşeyi bize öğreten bir bilen olmalıdır ve olmuştur. Bizimde pek çok şeyi kendisinden öğrendiğimiz tanıma demiyorum ancak görme şerefine eriştiğimiz bir Efendimiz oldu Elhamdülillah... Sevenlerinin Hazretim, Hazret Dedecim diye hitap ettiği, dünya semasında kendisine verilen kimlikte ismi Hasan Burkay diye yazan, Silsile-i Saadat Hazeratının 40. Altın halkasındaki ismi ile Fadimül Fukara Hasaneyn-il Hüdaverdi Kaddesallahu Sırrahul Aziz Hazretleri.

 

Necip Fazıl Kısakürek'in, Hocası olan Abdülhakim Arvâsi Hazretlerine (k.s) “Ona” başlığı ile yazdığı; “Benim efendim! Ben sana bendim! Bir üfledin de yıkıldı bendim. Ben ki, denizdim, Dağbaşı bendim. Şimdi sen oldun, Âleme pendim. Benim efendim, Feza levendim! Ölmemek neymiş; Senden öğrendim. Kayboldum sende, Sende tükendim! Sordum aynaya: Hani ya kendim? Benim efendim! Emri yüklendim! Dağlandım kalbden ve mühürlendim. Askerin oldum, Başta tülbendim; Okum sadakta, Elde kemendim. Benim efendim. ” şiirinde seslendiği gibi “Benim Efendim” diye seslenmek istiyorum. Hazretim, size direk Benim Efendim diye seslenme cesareti bulamadım. Zira sizi anlatacak kadar bilemedim, tanıyamadım. Ancak, Allahü Teala Hazretleri'nin lutfettiği kadar sevdim, sevebildim. Siz, Mev'iza-i Hasene adlı kitabınızda, bizlerin ancak Büyükleri anlatmakla şereflenebileceğimizi, vazifemizin bu olduğunu buyurmuşsunuz... Evet Efendim, sizi anlatmak, yazmak ne mümkün, satırlara, kelimlere sığarmısınız ki ifade edebilelim. Ama Yüce Yaradanımız Allahü Teala Hazretleri (c.c) bu fırsatı vermişken bu evladınız da isminizi anmakla, yazmakla şereflensin istedi.

 

Siz, 1 Ocak 1930 yılında kutlu bir müjde ile dünyayı şereflendiren ve zamanın büyüklerinden Şeyh Şerafeddin Zeynelabidin Hazretleri'nin (k.s.) kucağında okunan Kuran-ı Kerim ile hayat yolculuğuna başlayan, 18 Temmuz 2005 yılında hizmetine daha kuvvetli bir şekilde devam edebilmek için dünyasını değiştiren. Müjdeci, merhametli, şefkatli, zarif... Yaz kalem yaz, yazabildiğin kadar yaz, zira sen yorulursun, tükenirsin güzelliklerini yazmaya ama onun güzelliklerinin sonu gelmez... Benim Efendim öyle bir Efendi idi. Tam 11 yıl önce, yine böyle Cemaziyelahir ayıydı, seni nasıl özledik bir bilsen Canım Efendim. Acizim sizi anlatamıyorum.. Ne o güzel cemalinizi, ne halinizi, ne de ilminizi... Şuanda suretiniz gözümün önüne geliyor da; O her zamanki iki cihanı aydınlatan gülümsemeniz, pembe beyaz  yüzünüz, her dem rengi değişen kimi zaman ufacık kimi zaman insanı içine çeken irilikte, ışıl ışıl yanan güzel gözleriniz, nur saçan mübarek ağzınız, pamuk gibi bembeyaz saç ve sakallarınız. Vakıf Beden, Dünyanın Hazret Dedesi, Şefkat ve Zerafet Abidesi Hazretimiz... 

 

Şimdi, aklıma sık sık kullandığınız sözlerinizden birkaçı geliyor..; “Allahımız var ne gammız var efendim.”,  “Peki peki derseniz pek iyi olur efendim”. “Dedim ki, dedikileri bırakalım efendim.” “Bir işin yarısı dua, yarısı da teknik çalışmadır.” “Dünya sevgisi değil, sevgi dünyası efendim.”, “Büyüksün Allahım Büyüksün Büyük, Büyük kelimesi yanında kalır pek küçük”...

 

Hasan Burkay Hazretleri'nin (k.s.) divanından bir eseriyle, kendisi gibi nice büyüklerimizin himmetlerini Rabbimizden niyaz ederek sözlerimizi tamamlıyoruz.

 

AŞIK OLAN HAK'KI BULUR

Zahiri oluyor gözlere perde;

Aşık sevdiğini görür her yerde,

Vücud bir ağaçdır, meyvesi ser'de;

Aldanma zahire, bilin her yerde

Perdenin Ardından deme  Hak nerde?

Aşık olan Hak'kı bulur her yerde,

Hüdaverdi, sen şunu yakın bil de;

Oydu Resul'le Sidre denen yerde

Üç harf ile beş noktayı bil sen de;

Saadet-i dareyne, er bu yerde.

 

Sevgi ve Saygılarımla....

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: