Bağımsız Filistin yolunda orta Doğu'nun umudu!

19 Eki 2025 - 16:22 YAYINLANMA

Tarihi Bir Dönüm Noktası Mısır'ın Şarm El-Şeyh kentinde imzalanan ve ABD, Türkiye, Katar ve Mısır gibi kilit bölgesel ve küresel aktörlerin liderlerini bir araya getiren “Niyet Beyanı” ya da kimi kaynaklarda “Kalıcı Barış ve Refah için Trump Deklarasyonu” olarak adlandırılan barış deklarasyonu, uzun yıllardır kanayan Orta Doğu yarasının sarılması yolunda atılmış tarihi bir adım olarak kayıtlara geçti…

Gazze Şeridi'nde yürürlüğe giren ateşkesin hemen ardından düzenlenen bu zirve, sadece mevcut çatışmayı durdurma çabası değil, aynı zamanda bölgeye kalıcı barışı getirecek, bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti'nin kurulmasını sağlayacak umuduyla da büyük önem taşımaktadır…

Metinde öne çıkan en kritik başlıklar şunlardır:

Kalıcı Barış ve Refah Vizyonu: Deklarasyon, Gazze'deki derin acı ve kayıpları sona erdirerek, umut, güvenlik ve ortak refah vizyonuyla tanımlanan yeni bir dönemi işaret etmektedir. İmza atan ülke liderleri, bu barışı kalıcı kılmak ve gelecek nesillerin barış içinde birlikte gelişebileceği kurumsal temelleri inşa etmek için birlikte çalışma taahhüdünde bulunuyorlar…

Gazze'nin Durumu ve Yeniden İnşa: Ateşkesin hemen ardından gelen zirve, bölgenin yeniden inşası, insani yardım operasyonlarının kesintisiz sürmesi vurgulanmıştır. Dört Liderin öncülüğünde hazırlanan Gazze'nin Erken İyileştirilmesi, İnşası ve Kalkınması planı bu sürecin bir yol haritasıdır…

Filistin Devleti ve İki Devletli Çözüm Vurgusu: Her ne kadar deklarasyonun adı doğrudan "Filistin Devleti'nin kurulması" olmasa da, Deklarasyon da kabul edilen temel siyasi çözüm çerçevesi, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin Devleti'nin kurulması gerekliliğini yeniden teyit etmiştir…

Deklarasyonda Filistinliler dâhil olmak üzere bölgedeki tüm halkların hakları ve fırsat eşitliğinin korunacağı vurgusu, Filistin halkının meşru taleplerine verilen uluslararası desteğin bir göstergesidir. İnsan Hakları, Güvenlik ve Onurun Korunması: Kalıcı barışın sadece siyasi anlaşmalarla değil, aynı zamanda insan haklarının korunması, güvenliğin sağlanması ve tüm bireylerin onurunun gözetilmesiyle mümkün olacağı da dile getirilmiştir. Bu, bölgede etnik temizlik, zorla göç veya toprak ilhakı gibi uluslararası hukuka aykırı eylemlere karşı bir duruşun ifadesidir…

Diplomasi ve Müzakere Yolu: Metinde, olası anlaşmazlıkların çözümünde diplomasi ve müzakerenin temel yol olması gerektiği, tüm Orta Doğu'nun sürekli savaş halinde yaşayamayacağı güçlü bir şekilde vurgulanmıştır. Bu yaklaşım, bölgenin kırılgan ateşkeslerden kalıcı ve yapısal bir barışa geçişi için hayati önem taşımaktadır…

Şarm El-Şeyh Deklarasyonu, barış için bir niyet beyanı olmasının ötesinde, bölgesel ve küresel güçlerin bu süreci sahiplendiğini göstermesi açısından kritik bir eşiktir. Özellikle ABD, Türkiye, Katar ve Mısır'ın arabuluculuk çabaları, ateşkese giden süreçte olduğu gibi, kalıcı bir siyasi çözüme giden yolda da kilit rol oynayacaktır…

Ancak bu yol, şüphesiz engellerle doludur. İsrail'in bazı kilit liderlerinin (Netanyahu gibi) zirveye katılmaması, barışa yönelik siyasi iradenin her zaman yekpare olmadığını göstermiştir. Filistin Devleti'nin Kurulması: Barışın Anahtarıdır…

Ortadoğu'da kalıcı barışın ve istikrarın teminatı, adil, kapsamlı ve uluslararası hukuka uygun bir Filistin Devleti'nin kurulmasından geçmektedir. Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının tanınması, zorla göçe karşı çıkılması ve işgalin sonlandırılması, sadece insani bir zorunluluk değil, aynı zamanda bölgesel güvenliğin de temelidir… Bu Deklarasyon, o barışın bir gün muhakkak geleceğine dair en güçlü umut belgesidir…

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: