Aşık Muhatabın Kim
Gözlerinde gördüğüm neydi ki senin
Tarumar eyledi tüm hayatımı
Yok etti var görünen tüm hayalleri
Var kıldı kendi ile hay etti beni
Aşk için yaratılmış, aşka adanmış gönüller. Aşık ve aşka hizmetkar canlar. Ey onları inkar edip, kırıp, incitenler. Sanır mısınız ki bilmemek sizi kurtaracak..? Vay aşık bir gönlü incitenin haline. Aşığın hakkını bizzat Allah alır. Çünkü Aşık, her işini Allah'a havale etmiş, Hak'ka teslim olmuş Er'dir. O, çıkar nedir? Kâr zarar nedir bilmez. İşin sonu nereye varır hesab etmez. Aşık, yanacağını bile bile ateşe atlayan, yap denileni yapan candır. Aşk, bir ateş olduğundan, aşık ateştedir. Bu sebeple Mevlana Hazretleri; “Ateş Ateşi Yakmaz” buyurmuştur.
Aşığın muhatabı bizzat Allah'ü Teala Hazretleridir. Muhatabı Allah olanın her türlü hakkını da Allah'ü Teala Hazretleri korur, gözetir. O Allah ki, ancak mühlet verir. O, sevdiğini her türlü şerden emin kılar.
Ey kârdayım diye sevinen. Allahü Teala'nın kendisinden vazgeçmediği, hasretle beklediği beşer. Sen ancak kendini kandırdın. Çünkü O, en başından beri senin ne yapacağını biliyor, pişman olup ona dönmeni bekliyordu. Olmadı. Bu seferde olmadı. Vakti gelmeyince çiçek dahi açmaz iken, gönül Hak'ka nasıl yönelsin. Ey Can; “Gönül, han değil dergâhtır. Paldır küldür girip çıkılmaz, günahtır.", "Ey Sevgili, Sen benim içten içe kanayan en derin yaramsın. Ne kadar özlendiğini bir bilsen, yokluğundan utanırsın.” (Mevlana k.s.)
Şimdi Sen, bir ben, bir de sen mi var sanırsın..? Yalan, doğru değil bu inan. Bir “O” var, bir “O”...
Ve artık..!
Keder koynumda yar olsa da
Izdırabı lezzettir bana
Yaradandır her fiilin sahibi
Öyle ise; Ey Sevgili
Nazım Sana, Sitemim Sana
Hasretim, Ah'ım Sana
Ey Nefis..! Ya itaat et bana
Ya da çekil aradan
Yarim ile girme arama
Sevgi ve Saygılarımla...