"Oturdular, konuştular ve kalkıp gittiler"

İnsan Hakları Evrensel Bildirisi, 10 Aralık 1948 günü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca kabul edildikten sonra her 10 Aralık'ta "Dünya İnsan Hakları Günü" kutlanıyor. Siyonist zihniyetin kurmuş olduğu düzende, kendini koruma altına aldığı, menfaatlerine kalkan olarak kullandığı "Doğu Türkistan, Uygur, Myanmar, Arakan, Gazze ,Yemen ve Afrika " gibi yerlerde, insanlara karşı  yapılan zulüm ve insan hakları ihlallerinde, menfaatleriyle örtüşmediği  için görmezden geldiği bu bildiriyi, kutlamaya değer buluyormusunuz? Birleşmiş Milletler, bu zulümlere karşı hiç bir yaptırım uygulamayan, bu düzene ait işlevsiz bir kurum, yani düzen bozuk. Asıl kutlanması gereken, 632 yılında "ilk insan hakları beyannamesi" olan Hz. Muhammed'in SAV'in " Veda Hutbesi'dir."  Tüm insanlık içindir ve diğer bir çok hakikat gibi bu da görmezden gelinip, üstü örtülmüştür.

Geçenlerde medeniyetmizin çok güzel örneklerinden, misafirperverliği ve dindarlığı ile bilinenen anadolunun  güzel bir şehrinde, noel süslemesi yapılmış bir dükkanda, şampanya kadehleri içinde meyve suyunun,  filmlerdeki gibi ellerin birbirine dolanarak içildiğine şahit oldum. Gördüğüm kadarıyla ne olduğunu daha yeterince anlayamadıkları "çağdaşlığa" özenmişler. Siyonist zihniyetin hırsızlık ve yalanlarla kendi çıkarları doğrultusunda labirent gibi oluşturup "güzel başlıklar altında bize sunduğu" çağdaşlığın, kasteddiği  sadece "insan" değil ve fakat "insanlıktır." Yani Gazze'de yapılan soykırım ve katliamı görmezden getirip, dalga geçer gibi köpek loliden bahsettirir...Söylemek istedim, şampanya kadehinde bugün meyve suyu içtirir yarında şampanya... Medeniyetimize ve değerlerimize sahip çıkılmazsa, Allah korusun, insanlığı kaybetme noktasına gelinir ve bu labirente kaybolunur. Bu da ebedi hayat için bir felakettir...

Zalim, açık açık "ben zalimim, amacıma ulaşmak için herşeyi yaparım" diyor. Bunu hepimiz anladık. Soru biz ne yapıyoruz. Hz. Ali kv. dediği gibi  "Zulüm iki türdür, biri zulmeder diğeri zulme rıza gösterir. İkiside zalimdir." Düşmanla mücadele etmek için onun ne yaptığını, neyi neden yaptığını, hedefini, gittiği yolu bilmek gerekir. Aksi halde doğru mücadele edilip, başarı elde edilemez. Uyanık ve agah olmak, akletmek gerek.Bunun için Kuran-ı Kerim' de "akletmek" 49 yerde geçmektedir. Evlatlarımızın, doğru bir eğitim ve öğretimle  akleden, medeniyetimize ve neslimize katkı sağlayan, yaptıkları işlerde"ehil", yaşanan çağı doğru okuyan ve her hangi bir yanlışlığa müsade etmeyen bireyler olarak yetişmeleri geleceğimiz için hayati önem taşımaktadır. Bu da "Full bright "  eğitim sistemi ve "Ebu Suud'un kol düğmeleriyle" olmaz...

Bugün Yüce Rabbimizin Kuran-ı Kerim'de bizi uyardığı "YAPMA"  dediği insanlığın aleyhine ve zararına olan bilimsel çalışmalar yapılmaktadır. Papa'nın, arada sırada bu çalışmalara sessiz kalmayıp fetvalar vermesine rağmen; İslam işbirliği Teşkilatı, Diyanet ve diğer islam ülkelerinden her hangi bir ses çıkmıyor. Polimat bilim insanımız Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın  "İyi ki Papa var " derken  bende "İyi ki, İsmail Hakkı Aydın hocamız var." diyorum. Uyanmaya başladık..

İslam  İşbirliği Teşkilatı'ndan herhangi bir haber var mı derseniz, İranlı şair Firdevsî'nin dediği gibi "Nişestend u goftend u ber-hâstend" yani "Oturdular, konuştular ve kalkıp gittiler" şeklinde toplantılarına devam etmekteler...

İsmail Hakkı Aydın Hocamızın "VECİZELERİM" kitabından:

"Çekirdeğin zarına dokunmayın! emrindeki çekirdeği hurma, zeytin ve hatta kabak çekirdeği zanneden zihniyetin , bu hususlarda fetva vermesini beklemek, daha büyük cehalettir."

 "Bir kafa, hayatımızdan dini, bir diğeri de dinimizden hayatı çıkarma peşinde... Biri devrim yobazı, diğeri din yobazı "