Bit Pazarından Alınan Ünvanlar
Polimat bilim insanımız Prof. Dr. İsmail Hakkı AYDIN hocamızın dediği gibi "Kuranı Kerim medeniyetleri peşinden sürükler, diridir ve manevi nuzuli devam etmektedir. Diğer kitaplar ise medeniyetlerin peşinden gitmiştir. ALLAH, Kuranı Kerim'in Alak suresi 1. ayetinde "Yaratan rabbinin adıyla oku!" emriyle sadece kitabımızı değil, kainatı ve insanıda okumamızı istemiştir. Kuran'ın Nuruyla bir ayak sabit diğer ayaklada ALLAH'IN emir ve yasaklarına riayet edilerek insan ve kainatla ilgili bilimsel çalışmalar yapılması istenmiştir. Bu nedenle müslümanlar, özellikle 8-16.yüzyılları arasında tüm bilim dallarında önemli buluşlara sahip olmuşlardır. İslam doğru anlaşılıp yaşandığı için diğer medeniyetleride peşlerinden sürüklemiştir.
İslamın 8. yüzyılda Endülüs dahil bir çok yere yayılmasıyla, diğer medeniyetler, Farabi, İbn-i Macit, Süleyman el Mehri, İbnü'l Heysem, Ömer Hayyam, Nasirüddin et Tusi, Ahmed bin Muhammed es-Siczi, Ebu Cafer el Hazin, El Biruni, Nizamül mülk, İbni Sina ve daha nice İslam aliminin başarılı çalışmalarıyla tanışmışlardır. Özellikle yahudi ve hristiyanlar, yüklü meblağlar karşılığında bu eserleri kendi dillerine çevirdiler. İslam alimlerimizin kitaplarını çevirdiklerinde çoğu zaman ya kaynak göstermediler ya kendi eserleriymiş gibi kendi isimlerini ya da yunan otoritelerinin isimlerini verdiler. Böylelikle bu bilimsel işgal ve hırsızlık neticesinde kendi medeniyetlerinde elde edilen ilerlemeleri İslama değil kendilerine malettiler.
Günümüzde Avrupalılar, medeniyetlerini ve bilimlerini, İslam bilginlerine borçlu olduklarının farkında değiller.Modern dünyanın oluşumunda, İslam alimlerinin büyük emeği vardır.Bu nedenle yalan ve yanlışlarla dolu DÜNYA BİLİMLER TARİHİ YENİDEN YAZILMALIDIR. Tüm dünyadan ve bizlerden ilim ve bilim hafızasını yok etmeye çalışmışlardır.İslam medeniyetinin gerilemesinin nedeni de, din değildir. dinin doğru anlaşılmasının önüne geçilip, uyutulmamızdır.
Hukuk fakültesi son sınıftayken, hocalarım beni severlerdi. Fakültede kalmamı, asistan olmamı istediler. Şaşırmıştım, fakülteye iyi bir dereceyle girmeme rağmen ortalama bir öğrenciydim. Akademik kariyer yapmak isteyen bir insanın ciddi çalışma yapması, bilimsel yayın ve makalelere imza atması gerekmektedir. Bunu yapacak istek ve azmi kendimde görmediğim için hem de bu pozisyona layık olan kimsenin hakkını gaspetmemek için bu teklifi kabul etmedim.
Bugün baktığımda herhangi bir bilimsel çalışması hatta makalesi olmayan, ip atlar gibi doçentlik ve profesörlük almış akademisyenler gördükçe üzülüyorum. Ülkemize herhangi bir kazanımları olmadığı gibi o makamı işgal ederek hakkı olanında yerini zaptetmişler. Sadece ülkemizi kaosa sokacak konulardaki bildirilere imza atıyorlar. Ajanlık faliyetleri yapanları söylemiyorum bile...
Oysaki üniversiteler bir nevi bu ülkenin beyni. Orada yapılan bilimsel çalışmalarla geleceğe daha güçlü hazırlanır, evlatlarımıza daha güvenli yarınlar bırakabiliriz. Alim olmak, bilim adamı olmak bizim hayallerimizin ötesinde çok zor ve meşakkatli çalışma gerektirir, yolu zehirli ve dikenlidir. Vatanımıza, milletimize, devletimize, tüm İslam ve insanlığa hizmet etmiş tüm alim ve bilim insanı ve akademisyenleri sevgi ve saygıyla anıp, tüm gönlümle teşekkür edip, başımızın üstünde yerleri olduğunu söylerken, bit pazarından ne karşılığı alındığı bilinmeyen ünvanlarla kendilerine akademisyen diyenlerin vebal ve ihanetinide Allah'a havale ediyorum...
Polimat bilim insanı Prof. Dr. İsmail Hakkı Aydın hocamızın başucu kitabım olan "VECİZELERİM" kitabından
"Ünvanından şeref umanlar, kendi şereflerini kaybederler! "
"Şeytan, hep güncelleme peşinde. Sen de, uyku... "