Gençler 'Neden' mi Böyle?

14 Ara 2023 - 14:53 YAYINLANMA

Gençler neden mi “uzaklaşıyor toplumdan ve toplumsal sorumluluklardan”?
Gençler neden mi “bi tuhaf”?
Gençler neden mi “bizi beğenmiyor”?
Gençler neden mi “iletişime kapalı”?
Gençler neden mi “onları nasıl kazanabiliriz” sorusuna çok kızıyor?
Özetle gençler neden mi bizi;“dinlemiyor,görmüyor,anlamıyor”?

Toplumdan yükselen tüm bu soruların ve aynı minvalde nicesinin cevabı tek;“yapılan ve söylenen her şeyi samimiyetsiz buluyor gençler!”

Anneler, babalar, eğitimciler, siyasetçiler, esnaflar ve daha nicesiyle herkesin sitem sohbetlerinde sık sık yer verdiği gençler neden mi böyle?

Halbuki abartılı tanımlamalar ve sorularla ötekileştirilen gençlerin dünyası o kadar sade ve net ki. Bunca soruya ve sorguya yer yok onların hayatında. Sessiz sedasız kozadan çıkma vaktini beklerken neler neler demediler gençlere suçlamak ve dışlamak adına! Bazı siyasilerin, bazı basın-medya kuruluşlarının ve bazı uzmanların anlamsızca gece gündüz dilinden düşürmediği “Z Kuşağı” yakıştırması gibi. Onca söylem arasında en fazla popüler olandı Z Kuşağı!
İlk andan itibaren; “Z Kuşağı diyerek ötekileştirmeye çalıştıklarınız bu ülkenin evlatları. Kucaklamayı, dinlemeyi, öğütler vererek değil yaşayarak yol göstermeyi, sevinçleriyle birlikte gözyaşlarını da paylaşmayı unuttuğunuz evlatlarımız onlar. Onlara hakettiği evlat sevgisini veremeyenler işin içinden sıyrılmak için Z Kuşağı etiketiyle gençleri ötekileştirip yeni bir polemik yaratmaya çalışıyor” dedim durdum ve her mecrada karşı çıktım bu ucubeleştirmeye.

Zira “Z Kuşağı” denip ötekileştirilen ve sorunları görmezden gelinen evlatlar dahi gülüp geçiyordu bu tanımlamaya.Siz hiç gençlerin ağzından “ben Z kuşağıyım” cümlesini duydunuz mu?Ben duymadım.
Birkaç muhalefet partisinin sosyal mecra ve bazı basın-medya kuruluşu üzerinden aklamaya çalıştığı bu tanımlamayı seçimler sonrasında dile almamaya başladılar. Çünkü başta gençler olmak üzere hepimiz bunun menfaat odaklı bir argüman olduğunu biliyorduk bu nedenle ortaya sürenler dışında hiç bir kesimde karşılığı olmamıştı Z Kuşağı abartısının.

Yeri gelmişken önemli bir konuya değinmeliyim. Basın ve medya bir ülkenin toplumsal-kültürel-siyasal şirazesidir bu nedenle yer verdikleri konu ve isimlerin “ne getirir ne götürür” testlerini hassasiyetle yapmaları gerekiyor. Basın ve medyanın vicdani-etik sorumluluklarının bilincinde olmalarıyla birlikte sosyolog ve psikologlardan oluşacak bir basın-medya denetim kuruluna da acilen ihtiyacımız var fren niyetine.
Bunun eksikliğini en son  “fenomenler suç dosyasında” yaşadık. Topluma ulaşmak ve kirli işlerine legal kılıf uydurmak için 7/24sosyal mecrayı,basın ve medyayı kullanmadı mı sözde fenomenler? Haberlerde ve konuk oldukları programlarda onlara yer verilirken bunların sosyal medya hesaplarındaki suç teşkil eden davranışlarını görmedi mi programcılar ve haberciler? Fenomenler Suç Dosyasının açılmasıyla tanıştığımız bu isimlerin bu kez suç görüntüleri yer almaya başlamıştı basın-medya-sosyal mecrada. Küfürlü,tehditli,görgüsüzce yapılan o iğrenç görüntüleri haberlerde izleyen 11 yaşındaki kızım bile “anne bunlar bu halleriyle nasıl ünlü ve zengin oldular” diye soruyorsa, bu durumu kabul etmiyorsa, gerçek dışı buluyorsa, ekranda görmek istemiyorsa demek ki iyi bir vicdan süzgecine ihtiyacı var sosyal mecranın, basınımızın, medyamızın…

Evet “gençler neden mi” sorularına dönelim.
Gençler sadece ve sadece SAMİMİYET istiyor…Kızın,bağırın,ceza verin,anne terliği fırlatın, baba azarı verin evlatlar için hiç sorun değil şayet ilgili-sevgili-saygılı-samimi iseniz. Gençlerimiz,evlatlarımız,canlarımız, geleceğimiz; samimiyetten uzak yalancı tahtları istemiyor. Sevildiklerini ve görüldüklerini hissetmek istiyor. Bol ağdalı, övgü dolu, yapıcı eleştiriden uzak sahte cümleleri de duymak istemiyor.Samimiyetle dokunan ve yeri geldiğinde onların iyiliği için can acıtan cümlelere yöneliyorlar tıpkı Mevlana gibi…Mevlana’nın gerçek aşkı ararken bizlere hissettirdiği; “ey AŞK; hasretinle ben yandım, tutuştum, küle dönüp pervaneler misali savruldum SEN-i ararken” özeti gibi gençlerin samimiyete olan hasreti.

Özetle, evlatları kucaklamak yerine onları suçlayarak anlatmaya çalışıyoruz ve bunu yaparken de elimizle-dilimizle onlardan uzaklaşıyoruz çünkü SAMİMİ değiliz!

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: