Rusya savaşından başından bu yana en az 160 enerji işçisini öldürdü
Enerji santrali çalışanı Mykhailo'ya, Rusya'nın enerji sistemini bombaladığı anlarda sığınağa inip inmediği sıkça soruluyor.
Bir termik santralin makine salonunda dururken, "Saldırılar sırasında tüm türbin operatörleri sığınaklara inseydi ışıksız kalırdık," diyor.
"Görev yerimizde kalmalıyız. Bu işi başka kim yapacak?
Rusya’nın işgalinin dördüncü yılına yaklaşırken Ukrayna’da ışıkları açık tutmak artık başlı başına bir savaş. Üstelik hareketli bir cephe hattında. Mühendisler, Rusya’nın tekrar tekrar vurduğu trafoları ve enerji hatlarını defalarca kez onardı.
Rusya, sınır yakınlarında çalışan işçi araçlarını bombalı drone'larla avlarken, onarım çalışmaları sürüyor. Bu esnada, devlete ait nükleer enerji şirketinde büyük bir yolsuzluk ve rüşvet skandalı patlak verdi ve üst düzey yöneticiler mercek altına alındı.
Savaşın başından bu yana en az 160 enerji işçisi öldürüldü; Mykhailo’nun bir meslektaşı da bunlar arasında. 300’den fazla işçi ise yaralandı. Yine de on binlerce kişi her gün yollara düşüyor. Kimi korkuyla, kimi kabullenmiş, çoğu ise karanlığı dağıtma görevini sessizce üstlenerek.
Enerji sektöründe 23 yıldır çalışan Mykhailo, günlük hayatının bu kadar tehlikeli olabileceğini hiç düşünmemişti. Kişisel güvenliği gerekçesiyle hem kendi hem de ölen meslektaşı Dmytro’nun soyadları gizli tutuldu.
Dmytro öldüğünde, Mykhailo sadece birkaç metre ötedeydi. “Biraz daha şanslıydım,” dedi sessizce.
ABD merkezli haber ajansı Associated Press (AP), Dmytro ile 2024’te, santrale yönelik önceki bir saldırının ardından tanışmıştı. O zaman Dmytro, “Yapabildiğim sürece çalışacağım,” demişti. Yedi ay sonra da hayatını kaybetti.
Kuzeydeki Çernihiv kentinde, 58 yaşındaki Andrii Dzhuma, Sovyet döneminde eski ahşap direklerin beton olanlarla değiştirildiği zamanlardan beri aynı enerji hatlarını onarıyor. 30 yılı aşkın süredir yaptığı iş, savaşla birlikte farklı bir anlam kazandı.
Dzhuma, savaş başladığından beri, yenilemek yerine hasarı gidermek için yaklaşık 100 kilometrelik (65 mil) hattı onardı.
“Bir şekilde yine de insanlara ışık veriyoruz,” dedi. İşini gururla yapıyor, fakat bunun onu bir hedef haline getirdiğini de biliyor.
Birçok enerji işçisi için bu farkındalık günlük rutini değiştirmiyor. Çalışmaya devam ediyorlar.
“Rusya’nın hedefi ben olursam siviller ya da askerler olmaz,” diyor 24 yaşındaki Bohdan Bilous. Geçen ay ağır bombardımanlar sonrası karanlığa gömülen kuzeydeki Şostka kasabasında enerji hatlarını onarırken üzerinde iş kıyafetleriyle konuşuyor.
Bilous, vardiyalarının çoğu zaman 12 saati geçtiğini, bazen drone sesleri altında çalıştığını söylüyor.
“Biri beni vurursa, elbette herkes için üzücü olur. Ama bir çocuğu ya da bir evi vurmadığı için sevinirim. Bu bir çeşit özveri.”
10 Ekim’de vinç operatörü Anatoliy Savchenko, Çernihiv bölgesindeki bir trafo merkezinden eve dönerken bir drone tarafından vuruldu. İlk saldırıdan sağ kurtulsa da, meslektaşları ona yardım etmek için toplandıktan sonra ikinci bir drone'un hedefi oldu. Savchenko ve 45 yaşındaki işçi Ruslan Deynega hayatını kaybetti.
“Kimse böyle bir şey olacağını düşünmemişti,” dedi Anatoliy’nin eşi Liudmyla. “Hele ki eve dönüyorlarken.”
Kiev bölgesinde trafo merkezlerinde bakım ve onarım şefi olarak çalışan Oleksandr Adamchuk için işi artık bir görev.
“En önemlisi, askerlerimizin cepheyi tutması, Rusların buraya gelmemesi,” diyor Adamchuk. “Biz de insanların bu kış donmaması için her şeyi yapacağız.”
Gece yarısı telefona sarılıp ekibini yarım saat içinde toplayarak drone saldırısına uğramış bir trafo merkezine koşuyor. İşlerinin kurtarma ekipleri kadar hayati olduğunu söylüyor. Savaşın başında köyü Rus işgalini yaşamış biri olarak tecrübesi ağır.
“İnsanların sıcak odalarda kalması, yaşam kalitesi bize bağlı.”
Batı’nın sağladığı altyapı ekipmanlarının kritik önem taşıdığını belirtiyor.
“Onlar onarmaya devam etmemiz için kaynak sağlıyor. Dün tamir ettiysek ve bugün tekrar vurulduysa bile yeniden onaracağız. Bu bizim kaderimiz, görevimiz.”
“Yorgunluk diye bir şey yok,” diyor, üç çocuğunun etrafında koşturduğu evinde uzun bir günün ardından otururken. Savaş sırasında doğan en küçük oğlu koluna sarılıyor.
“Ne yorgunluğu? Üç çocuğu var!” diye araya giriyor eşi Olena gülerek. “Dinlendiği yer iş yeri!”
Gülüyorlar, ama risklerin gerçek olduğunu biliyorlar.
“Elbette tehlikenin farkındayız,” diyor Adamchuk. Hava saldırıları sırasında trafo merkezlerinden uzak olmasını sağlayan bir işi var, ancak her enerji işçisi bu kadar şanslı değil.
Tehlike çoğu zaman moral bozsa da Mykhailo işçilerin çoğunun korkularını sakladığını, birbirlerine şaka yaparak destek olduklarını söylüyor.
Dmytro’nun ölümünden sonra işe geri dönmek kolay olmamış.
“Kimse beni buraya zincirlemedi. İstediğim an gidebilirdim,” diyor Mykhailo. “Ama bırakırsam mesleğimi kaybederim — ve büyük ihtimalle cepheye gitmek zorunda kalırım.”
“Bu hem korkutucu hem zihinsel olarak çok zor,” diyor. “Belki öldürülebileceğini bilerek işe gidiyorsun… ve bunu sadece iradenle yapıyorsun.”