Yanlış Anne Baba Tutumları
Çocuğun, yaşına ve toplumsal konumuna uygun bazı adımları atabilmesi özgüveninin gelişimi, ruh ve beden sağlığı açısından kıymetlidir. Bir yaş civarında adım atabilen çocukların yürümeyi öğrenebilmesi, yemek yemeğe başlayan çocuğun döke saça da olsa kaşık, çatal, bıçak kullanarak yemek yemesini sağlar. Bir adım mutlaka kendisinden sonra gelen adımın altyapısını oluşturur. Daha ileri yaşlarda okula, markete gidebilmek, alışveriş yapabilmek, öz bakımını yapabilmek bile çocuğun gelişiminde önemli adımlardır.
Ancak bazı çocuklar kendilerini daha güzel ifade edip kendilerine güvenip, sağlıklı bir şekilde gelişirken bazı çocuklar da gelişim düzeylerinin gerisinde kalabilmektedir. Çocuklarının psikolojik, sosyal ve kişilik gelişimlerini etkileyen ebeveynlere baktığımızda mükemmeliyetçi, aşırı koruyucu ve kaygılı olduklarını görmekteyiz. Bu bazen öyle bir hal almaktadır ki, aileden gelen baskı ve stres yaşıtlarına göre daha hasta olan, psikosomatik rahatsızlıkları daha fazla yaşayan çocuklar olmalarına neden olmaktadır.
Mükemmeliyetçi ebeveynler çocuklarını sürekli eleştirerek başarma duygusunu engellemektedirler. Bu ebeveynler aslında mükemmel çocuk yetiştirmek istemektedirler. Ancak bu gerçekleşemeyecek bir durumdur. Amaç mükemmel çocuk yetiştirmek gibi göründe de asıl amaç ebeveynlerin kendilerini ispat çabasıdır. Bu sayede dış dünyaya hatasız bir çocuk yetiştirme modeli sergilenmeye çalışırBu nedenle sosyal ve bilişsel alanlar başta olmak üzere çocuk sık sık eleştirilmekte ve zaman zaman da hataları kapatılmaktadır. Bu ebeveynler genellikle kontrolün kendilerinde olmalarını isterler. Dışarıdan bakıldığında çocuk en doğru şekilde yetiştirilmeye çalışılır ancak amaç aslında ebeveynler övgü alması, takdir edilmesi ve beğenilmesidir. Ne yazık ki çocuk ebeveynin ışığı altında sönük kalmaya mahkûm edilir. Aşırı baskı, stres bir süre sonra ailesinin istediği seviyeyi yakalayabildiğini göstermek için yalan söyleme veya kötülük yapma davranışını da arttırmaktadır.
Koruyucu ebeveynlerin, kaygı düzeyi çok yüksektirler. Onlara göre dünya kötü ve baş edilemezdir. Dünyayı kötü ve tehlikeli olarak adlandırmaları, çocuklarını sürekli koruyarak dış dünyanın tehlikelerini engellemeye çalışmaları çocukların kendilerine güvenmelerini etkilemekte ve bu da ruhsal ve kişisel gelişimlerine sekte vurmaktadır. Dünyayı kötü olarak algılayan bir çocuğun birilerine güvenmesi, sağlıklı ilişkiler kurması zorlaşmaktadır.
Bu tarz ebeveynler bazen çocuklarının adım atmalarına izin verseler dahi çok fazla müdahale, uyarı ve yönlendirmeyle işleri daha da kötü hale getirebilmektedirler. Çocuklar kendilerine ait bir alanları olsun istemektedirler. Bu alanlarda da özgür olmaları onlar açısından faydalıdır. Ancak suni bir özgürlük vererek sürekli müdahale etmek de çatışmaları arttırmaktadır.
Çocukların koşullar çerçevesinde desteklenmesi gerekir. Ebeveynlerin endişe ve kaygı düzeyleri çocukların bu adımları atması sırasında özgüven geliştirip geliştiremeyeceklerini belirlemektedir. Yapabileceği konularda cesaretlendirilmesi, çocuğun kendine güvenmesini sağlar. Bu ebeveynlerin çocuklarını doktor doktor gezdirmekten veya ruh sağlığı uzmanlarından yardım almak için uğraşmalarından ziyade kendilerine odaklanmaları gerekmektedir. Eğer kendi kaygı, korku ve mükemmeliyetçi halleriyle yüzleşmeleri mümkün olursa çocuklarını daha sağlıklı yetiştirebildiklerini mutlaka göreceklerdir.