Sessiz çığlıkta kaybolan nesil ve savaşımız!

03 Kas 2025 - 09:10 YAYINLANMA
  Uyuşturucu, kumar ve dijital bağımlılıklar... Çağımızın bu karanlık üçgeni, kapımızın eşiğinde değil; artık evimizin içinde, okulumuzun bahçesinde kol geziyor. Bir zamanlar “uzak ihtimal” diye baktığımız tehlike, ne yazık ki ilkokul sıralarındaki masumiyetimize kadar sızmış durumda. Elimizden kayıp giden sadece gençlerimiz değil; geleceğimiz, umudumuz ve toplum olarak en değerli varlığımız olan çocuklarımızdır. Bu savaş, artık sadece bir güvenlik meselesi değil, topyekûn bir varoluş mücadelesidir…
       Tehlikenin yeni yüzü: İlkokul çağına inen bataklık. Dijital kumar, uyuşturucu ve diğer bağımlılıkların kullanım yaşı endişe verici bir durumdadır. Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç açıklıyor: “Her türlü bağımlılık artık mahallemizdeki parkta, okul servislerinin önünde veya bir internet kafenin loş köşesinde karşımıza çıkıyor. Bir çocuğun ‘merak’ ile başladığı, bir gencin ‘hayattan kaçış’ ile sığındığı bu bataklık; sadece bireyin bedenini değil, zihnini, ruhunu, ailesinin huzurunu ve toplumun temel yapısını çürütmektedir”…
       Bende bir Yeşilay Üyesi olarak, Bu zehir, bireyi yalnızlaştıran bir kanser gibidir. Kumar, bir ailenin ekonomik yıkımına yol açarken; uyuşturucu, geri dönüşü olmayan fiziki ve psikolojik kayıplara neden olur. Bizler, bu erimeye çoğu zaman seyirci kalıyoruz. Emniyet, Polis, tek başına yeterli değil: Toplumsal savunma hattı şarttır…
       Şüphesiz, güvenlik güçlerimiz (Emniyet, Jandarma) bu mücadelede ön saflarda yer alıyor, büyük bir fedakârlıkla çalışıyor ve tedarik zincirlerini kırmaya çabalıyor. Ancak bu devasa problem, sadece operasyonlarla, yakalamalarla veya cezai yaptırımlarla çözülemez. Bağımlılık, arzın kesilmesi kadar, talebin ortadan kaldırılmasını gerektiren çok katmanlı bir toplumsal sorundur.
Unutmamalıyız ki, bir çocuk uyuşturucuya başladığında, bu bir emniyet sorunu olmadan çok önce, bir aile, eğitim ve sosyal ilgi sorunudur…
       Ailelere Düşen Hayati Görev: Sevgiyle Örülen Zırh
Mücadelenin en güçlü kalesi ve ilk savunma hattı ailedir. Bir çocuğun hayatındaki ilk rehberler, annesi ve babasıdır. Bu kritik süreçte ebeveynlere düşen görevler basittir ama hayatidir:
Güvene Dayalı İletişim: Çocuklarla “yargılamadan” konuşabilmek, onların korkularını, endişelerini ve duygusal boşluklarını doldurabilmek. Kapılarımızı değil, kalbimizi açık tutmalıyız. Takip ve Bilinçlendirme: Arkadaş çevresini, internet kullanımını ve ani davranış değişikliklerini dikkatle izlemek. “Bana olmaz” rehavetine kapılmadan, bağımlılıkların tehlikeleri hakkında yaşa uygun bilgilendirme yapmalıdır. Çocuklarımızı sevgi ve ilgiyle beslemezsek, sokak onları kendi karanlık yöntemleriyle besler ve kucağına çeker…
       Eğitim Kurumları ve Öğretmenlerin Rolü: Hayat Bilgisi Dersleri
Okullarımız, sadece matematik veya tarih öğretilen yerler olmaktan çıkıp, öğrencilerin Psikososyal gelişimlerinin de titizlikle izlendiği merkezler haline gelmelidir…
       Okullarımız, sadece matematik veya tarih öğretilen yerler olmaktan çıkıp, öğrencilerin Psikososyal gelişimlerinin de titizlikle izlendiği merkezler haline gelmelidir. Öğretmenlerimiz, sadece not defterine değil, öğrencinin ruh haline de odaklanmalıdır…
       Kalıcı Çözüm için: Topyekûn Ülke olarak bir Seferberlik Çağrısıyla yağa kalkmalıdır. Bu mücadele, birkaç afiş asıp seminer vermekle, ya da sadece emniyetin omuzlarına yüklemekle kazanılmaz…
       Devlet Politikası Olarak Süreklilik: Tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin sayısının artırılması ve bu merkezlere ulaşımın kolaylaştırılmasıdır…
       STK'lar ve Yerel Yönetimler: Gençleri sokaktan ve boşluktan çekecek spor, sanat ve sosyal faaliyet alanlarının artırılması.
Medya ve Dijital Platformlar: Bağımlılığı özendiren yayınlar yerine, farkındalığı artırıcı, doğru ve etkili mücadele ister. Gelin, sessizliğimizi bozalım. Gelin bağımlılıkla birlikte mücadele edelim…
 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: