Referandum da Evet mi, Hayır mı Bir Milletin Büyük Sınavı
Her ne olursa olsun Devlet Bahçeli gerçeği son yaklaşık yirmi yılımıza damgasını vurdu.
İçine düşülen ağır ekonomik şartlar nedeni ile bakan olan Kemal Derviş, Devlet Bahçeli korelasyonu (doğrusal ilişki) bu gün bize bir çok şeyi anlatır.
Her türlü sağlanan kolaylığa rağmen krize bir çözüm olamayan Derviş , ABD’de kaybolup geldikten sonra bir anda Dr.Bahçeli AB uyum yasalarına da evet demesine rağmen erken seçim talep etti.
Hatta tarihi bile verdi.
Tabi bu dönem Irak işgali ve diğer uluslar arası büyük problemler henüz kapımızın önünde duruyordu.
Ak Partinin kuruluş tarihine denk gelen bu dönemde Sayın Erdoğan yasaklı olması nedeni ile de seçilme yeterliliğine sahip değildi.
Bu kadar soruna rağmen Kemal Derviş’in MHP’ye olan saldırıları ve akabinde AB uyum yasalarının özellikle idamın kaldırılmasının kabulü hangi acele bu seçimi gerekli kılmıştı, tarihçiler cevap verecek.
Daha önceki yazımda Devlet refleksi olarak isimlendirdiğim görüşlerim tam anlaşılmamış olmalı ki bu gün başka pencereden bakma ihtiyacı doğdu.
2002 yılında seçilme şansı olmayan bir genel başkana karşılık hükümeti oluşturan kadro ve bunun destekçileri dikkatle izlenmelidir.
Fakat bu dönem hiç beklenmeyen bir başka hamle ile Deniz Baykal, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçile bilmesi için anayasa değişikliğine destek vermiş ve yapılan seçimle CHP bir vekil eksilmesine rağmen bu hamle tarihe geçmiştir.
Aslında Kemal Derviş ekonomik politikalarından asla vaz geçmeyen Ak Parti, bir şekilde kaynak bulma mahareti ile yaşanan ekonomik krizleri çok hissetmeden savuşturma başarısını gösterebilmiştir.
Sonuç itibarı ile olmadık anlarda ortaya çıkan ve aslında başarılarını başarısızlık olarak sunabilme becerisini gösteren MHP lideri tüm bu geçmiş devasa problem anlarında olduğu gibi hiç beklenmedik bir hamle daha yaptı, anayasa değişikliğine destek vereceğini açıkladı.
Bu Ak Parti cephesinin hiçbir şart altında red edemeyeceği bir hamle oldu, tıpkı erken seçim talebi gibi yada 7 Haziran sonucu koalisyonunun reddi gibi.
Recep Tayyip Erdoğan özelinde, Ak Parti genelinde başladığı düşünülen 7 Haziran seçimleri sonucu erimenin artacağı beklentisi boşa çıksa da bu gün buna benzer bir niyet gözden kaçmamalı.
Belki bu gün hiç alakası yokken Perinçek ile Erdoğan tercih kıyaslaması gibi.
Her ne hesabına olursa olsun geçmişte Deniz Baykal milli bir duruş sergileyip Recep Tayyip Erdoğan’ı seçtirmekle bu oyunu bozdu.
Bugün ll.Abdülhamit kıyaslaması ile felaket günleri lideri imajı verilip toplumun yanlış yönlendirildiği ortamda biz yinede şuna dikkat etmeliyiz, Bahçeli’mi Erdoğan’mı ikilemine sıkışmadan yakın geçmişi de unutmayarak tercih yapabilmeliyiz.
Yoksa sermayesi bile yabancı olan medya organları üzerinden milli ve Atatürkçü duruş sergiler gibi yaparak o değerleri de eritenlere yol açmadan, kimin milli olduğunun farkına varamayabiliriz.