Ramazan ve Oruç
Ramazan ayı, hicri takvime göre yılın dokuzuncu ayı mübarek üç ayların sonuncusudur. Bu ay, Allah’ın müminlere büyük bir ihsanıdır.Ramazan ayı, Peygamber Efendimiz (s.a.v) ‘in ifadesi ile “evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden kurtuluş” ve tövbelerin, duaların, hayır ve hasenatın kabul olunduğu mübarek bir aydır.Yüce Allah’ın sevgisiyle dolup taşacağımız, gündüzleri Allah’ın emrine uymanın sevinciyle oruç tutarak, akşamları teravihi namazlarına koşarak, huzura varıp huzur bulmanın sevincini yaşadığımız bir zaman dilimidir. Bu günler,dualarımız, secdelerimiz, hatimlerimiz ve mukabelelerle manevi alemlere koşarak, ilahi emirlerin ışığı altında kendimizi hesaba çekip, nefsimizi terbiye edeceğimiz, daha iyi bir kul olma yolunda çaba sarf edeceğimiz, kalplerimizi ve düşüncelerimizi kötülüklerden arındırmamız gerekenmübarek Ramazan ayıdır.
Feyiz ve bereketlerle, afv ve mağfiretlerle dolu olan sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın toplum hayatında yoğunluk kazandığı, nefislerin terbiye edildiği, ibadetlerle hayatımızın zenginleştiği, dinimizce kutsal kabul edilen,kutsiyeti ve fazileti Kur’an ve sünnetle sabit olan Ramazan ayı on bir ayın sultanı oruç ayıdır. “Ramaz” kelimesi güneşin sıcaklığının şiddetinden gayet kızmasıdır ki böyle pek kızgın yere “ramda” denir. “Ramazan” “ramda” mastarından “yanmak” manasına gelir. Yani kızgın yerde yalın ayak yürümekle yanmak demektir. Bu aya “Ramazan” denmesinin birsebebi; bu ayın günahları yakmasındandır.Bu ayda dinimizin emrini yerine getirip, açlık, susuzlukçekilerek, tutulan orucun hararetinden günahlar yakılır. Ramazan kelimesinin diğer anlamı da, “Yaz sonunda güz mevsiminin başlangıcında yağıp yeryüzünü tozdan temizleyen yağmur manasına da gelen “Ramadiyu” masdarın dan da gelir. Bu yağmur yeryüzünü yıkadığı gibi şehr-i Ramazan da ehli-i imanı günahlardan yıkayıp kalplerini temizlediği için bu isim ile de anılmıştır.(Elmalılı Hamdi Yazır).
Peygamber Efendimiz (s.a.v)ramazan ayı girerken ashabına hitap ederek ramazan ayının yüceliğini ve faziletini şöyle ifade etmiştir:
“Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ayın gölgesi üzerinize bastı, o ayda bir gece vardır ki bin aydan daha hayırlıdır.Allah o ayda oruç tutmayı farz kıldı. Geceleyin ibadet yapmayı nafile kıldı.O ayda bir farz işleyen diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibi sevap alır. O, sabır ayıdır. Sabrın karşılığı ise cennettir. O, yardımlaşma ayıdır. O ayda müminin rızkı bollaştırılır. O ayda kim bir oruçluyu iftar ettirirse bu, günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden kurtulmasına sebep olur. Aynı zamanda oruçlunun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey noksanlaşmaz. O öyle bir aydır ki evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtuluştur.”(Terğib ve Terhib, II, 430/13) .
“Eğer kullar, Ramazanın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…”. (Heysemî, c. III, sf. 141)sözleriyle Ramazan ayının müminler için nekadar önemli olduğunu ifade etmiştir.
Yüce kitabımız kur’an’ı Kerimde, yukardaki hadisi destekleyerek bu ayın önemi bir çok ayette açıkça anlatılmıştır:“(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bütün bunlar sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir.” (Bakara Sûresi 185)ayetinde belirtildiği gibi Kur’an’ı Kerim bu ayda dünya semasına inmiştir.
Ramazan ayında Rabbimizin bize bahşettiği diğer özellikleri ve güzellikleri de şöyle sıralayabiliriz:
1- Kalplere nur, gönüllere şifa, müminlere rahmet ve bütün insanlığa hidayet, dünya ve ahiretin Kılavuzu olan Kur’an-ı Kerim, bu ay içerisinde bulunan Kadir Gecesinde indirilmiştir. “Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.” (Kadir, 97/2), İnsanoğlunun hayatını aydınlatan, İslam’ın hiç solmayan güneşi, dünyamıza doğan nur, dünya var oldukça yolumuzu aydınlatacak bize insan olmanın erdemini, iyiliği, güzelliği sevgiyi, barışı, affetmeyi, gönül almayı, adaletivb…. yaşama dair her konuda kılavuzumuzolan Kur’an’ı Kerimin indirildiği kadir gecesidir.
2-Allah’ın alemlere rahmet olarak gönderdiği, yaratılmışların en şereflisi, Allah’ın en sevgili kulu, peygamberlerin en üstünü, insanlığın en mükemmel ahlak örneği, peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (s.a.v)’e peygamberlik görevi, Cebrail (a.s) gelerek Alak suresinin ilk beş ayetini oku! Emriyle miladı 610 yılında 40 yaşında Hira dağı Nur mağarasın da bu mübarek ayda verilmiştir.
3-İslam’ın beş şartından biri olan ve müminleri kötülüklerden arındırıp manevi anlamda temizleyen, nefisleri terbiye eden, oruç, bu ayda tutulmaktadır. Rabbimizin bize farz kıldığı oruç, Kur’an’ı Kerim’de şöyle bildirilmektedir. “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz..” (Bakara, 2/183)
Ebu Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre bir başka hadiste ise Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Aziz ve Celil olan Allah; ‘İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim’ buyurdu. Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin. Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.” (Buharî, Savm 9; Müslim, Sıyam, 163)
Bu mübarek ayda, cennet kapılarının açılıp, cehennem kapılarının kapandığı ve şeytanların zincirlere vurulduğu Ramazan ayında, ihlas ve samimiyetle oruç tutan mü'minlerin varacağı yerin Cennet' olduğu, Peygamber Efendimiz (s.a.v.),tarafından ifade edilmiştir.
“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır ki kıyamet gününde oradan sadece oruçlular girer. Onlardan başkaları girmez.” (Buhari, Savm, 4)
Sonuç olarak; lütuf ve zenginliklerle dolu bumübarek ayı en iyi şekilde ihya edebilmeliyiz. Nefsimizi terbiye ederek, soframızı paylaşarak, yapacağımızı iyilikleri artırarak gönül dünyamızı kirden temizleyip zenginleştirerek bu ayın feyzin denyararlanmalıyız. Allah’ın zikredilmesiyle ruhların huzura erdiği; zekat, fitre verildiği, fakir, aç, yoksul insanların doyurulduğu muhtaçların sevindirildiği ve sadakalarla vicdan huzuruna kavuşulduğu; müstesna günleri dolu dolu değerlendirmeliyiz. Farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak kabul edip kimsenin ötekileştirilmediği, dostlukların pekiştiği, gönüllerin alındığı, hoşgörü barış ve kardeşliğin güçlendiği, feyz ve bereketinden faydalanacağımız hayırlı ramazanlar diliyorum…