Öğretmenevleri Sokağı mı Barlar Sokağı mı?

27 Eyl 2017 - 18:20 YAYINLANMA

Merhaba! Bundan sonra  “Anka Kuşu” köşesinden sizlerle beraber olacağım. Gördüklerimi, duyduklarımı, belgeli olanları buradan yazacağım... Sizlerin de paylaşmak istediğiniz konu ve sorunları köşeme taşıyacağım.

Saygılarımla…

 

****

1991 yılında Buca Lisesi’nden mezun oldum. Üniversite öğrenimimi ise, Eskişehir’de bulunan Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi’nde yaptım.

Çok zordur dışarıda okumak. Ailenden, alıştığın ortamdan, sevdiğin arkadaşlarından uzakta olmak. Dışarda okuyanlar bilirler.

 

İzmir’de büyüyen birisi için denizi görememek ne kadar da zormuş oraya gidince öğrendim.

Kaybedince anlarız ya hani birilerinin bir şeylerin kıymetini. Öyleydi işte benimki de.  Hâlbu ki Eskişehirliler için denizden farksızdır Porsuk çayı. Onlar için öyleydi ama koca Ege Denizine alışık olan bana yetmiyordu.

***

Giden bilir Eskişehir soğuk bir memlekettir. Kışın çok üşürsünüz eğer ki benim gibi sıcak ılıman bir iklimi olan bir kentten gittiyseniz yanmışsınız demektir, soğuktan. Otobüs beklerken o kadar üşürdüm ki kulaklarım buz keserdi yere düşecek sanırdım.

 

Gittiğimin üçüncü günüydü. “Bana bir gevrek verir misiniz?” diye sordum satıcıya. Hemen “Öğrencisin ve İzmirlisin, değil mi?”  diye sordu satıcı.  “Müneccim misiniz?” diye soracaktım satıcıya ama soramamıştım şaşkınlığımdan.

 

Sonradan öğrendim ki bir tek İzmir’de “gevrek” gevrekmiş, diğer şehirlerde  “simit”miş bizim “gevrek”.

Bilirsiniz, özellikle lise hayatı çok daha farklıdır hepimiz için. Biraz daha büyümüş biraz daha farklı bakarız hayata, insanlara. Öğretmenlerimizle olan iletişimimiz bile daha farklıdır. Onlara büyüdüğümüzü anımsatırız her fırsatını bulduğumuzda.

***

Yazımın başında Buca Lisesi mezunu olduğumu söylemiştim. Öğretmenlerimizin çoğu Buca’da Öğretmenevleri Sokağı’nda otururlardı. Zaten o yüzdendir o sokağın adı “Öğretmenevleri Sokağı”.

 

O sokaktan geçerken kendimize biraz daha çeki düzen verirdik. Çünkü, her an bir öğretmenimizle karşılaşabilirdik. Bir yandan da karşılaşsak diye de iç geçirirdik özellikle yaz tatillerinde, özlerdik onları çünkü.

***

Kültür akardı o sokaktan, bilgi akardı gürül gürül. Öğretmenevleri Sokağı’ndaki evler bahçeli, tek katlı, bazıları dubleksti. Ama hepsinin bahçeleri vardı meyve veren mis kokan tıpkı öğretmenlerimiz gibi…

 

Bazen öğretmenlerimiz davet ederlerdi bizi evlerine konuk olurduk onlara. Her an bir şey öğrenirdik onlardan. Hayat tecrübelerini anlatırlardı bize. Şanslıydık biz, onların evlerine yakın yerlerde oturan öğrenciler olarak.

 

Huzur bulurduk, bilgi bulurduk, sorgulamayı öğrenirdik, çağdaşlığı öğrenirdik, bilgimize bilgi katardı o sokak bizim…

Yıllar bizleri  farklı yerlere, farklı şehirlere atmıştı. Arkadaşlarım gibi beni de…

 

***

Aradan yıllar geçmişti. Döndüm tekrar kürkçü dükkânına dönen tilki misali büyüdüğüm yere, Buca’ma.

 

Ne var ki, çok büyük hayal kırıklığına uğradım. Çünkü bilgi kokan o sokak yerini alkol kokan sokağa bırakmış. Gözlerime inanamadım. Onlarca barla dolmuştu Öğretmenevleri Sokağı.

***

Önceki Belediye Başkanı Ercan TATI döneminde açılmasına izin verilmiş barların, birahanelerin, kafelerin.

Maalesef ki, şimdiki Belediye Başkanı olan Levent PİRİŞTİNA döneminde de devam etmiş sayıların artması. Maalesef ki diyorum çünkü Sayın PİRİŞTİNA pek çok önemli adımlar atmış güzel ilçem Buca’ya. Pek çok yeni projeler hayata geçirip, daha güzel yaşanılır bir yer haline getirmiş Buca’yı.

 

Ancak, Öğretmenevleri Sokağı‘ndaki giderek artan barlar yüzünden yapılan o güzellikler, getirilen yenilikler bir anda gözümde silinivermişti.

Ben alkole karşı olduğumdan dolayı bu sitemde bulunmuyorum. Yanlış anlaşılmasın.

Öğrencilerin sayılarının arttığı yerde, barların, kafelerin birahanelerin değil kütüphanelerin sayısının artması gerekmez miydi? Ayrıca yaptığım araştırmalar sonucunda öğrendim ki, bu konuyla ilgili orada oturan vatandaşlar tarafından defalarca savcılığa şikâyet dilekçeleri verilmiş, ne var ki, hiçbir sonuç da alınamamış.

 

Bence Öğretmenevleri Sokağı’nın bulunduğu alanlarda yenilikler yapılacaksa, halkın  sesten, gürültüden ve hatta şiddetten şikayetçi olacağı mekanlar değil de, kültürel etkinliklerin olacağı “Kültür Sokağı” olarak düşünülemez miydi? Yani ismine yakışır, hak ettiği gibi.Kültür kokmalı o sokak her santimetrekaresinde, mermi barutları ve alkol değil…

 

Kanımca, böyle devam edilecekse ki, - yeni açılacak mekânların reklam afişlerinden de belli ki devam edilecek- sokağın adını “Barlar Sokağı” olarak değiştirilmesi en azından bizi yetiştiren, bize emek veren saygıdeğer öğretmenlerimizin aziz ruhlarını incitmeyecektir.

***

Umarım,  Sayın PİRİŞTİNA sesimiziduyar ve çözüme yönelikgerekli adımları atar.

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: