Mezuniyet Çıkmazı!
Mayıs ve haziran ayları yeni başlangıçlar için sonları barındırır. Emek emek işlenerek bitirilen okullar yerlerine yenisini bırakırlar. Mezuniyet törenleri de peşi sıra gelir. Aileler ve okul yönetimleri en iyi mezuniyet törenleri için ellerinden geleni yaparlar.
Ancak son dönemlerdeki gözlemlerim oldukça rahatsız edici. Üniversitelerde başlayan ve bir parça anlayabileceğim sebeplerle liselerde de düzenlenen mezuniyet törenleri ve mezuniyet balosu veya partileri, ortaokul, ilkokul ve hatta anasınıfları ve kreşlere de sıçradı. Aslına bakılacak olursa okul öncesi eğitiminin daha çok özel sektörün elinde olmasından dolayı bundan on sene önceki süreçte de kreş mezuniyetleri vardı. Tüketim çılgınlığına dayanamayıp bu süreci arttırdık her eğitim kademesi sonuna monte etmeye çalıştık. Tabii ki eğitim sistemimizin kesintisiz 12 yıl mantığına dayandığını unuttuk. Yani çocuk ilkokula başladıktan sonra zaten bir üst kademeye geçiyor ve eğitimine devam ediyor. Kimsenin eğitimini sonlandırması gibi bir durum söz konusu değil aslında.
Çocukların dört senelerini geçirdikleri okullarına veda niteliğinde olduğunu düşündüğümde zor da olsa anlayabiliyorum bir eğlence ve tören düzenlenmesini. Çocuklara yolunuz açık olsun demenin bir yolu olarak da görülebilir. Ancak bu törenlere verilen emek, küçücük çocukların kocaman kadınlara ve erkeklere dönüştürülmesini kabul edemiyorum. Törenlerin ve kutlamaların çocukların yaşına uygun olmamasına rağmen hem okulların hem de ailelerin bu durum içinde yer alması daha da anlamsız hale geliyor.

Günümüzde çok hızlı bir şekilde tüketiyoruz her elimize aldığımızı. Yeni oyuncaklar bile paketten çıkar çıkmaz cazibesini yitiriyor. Altı yaşında on yaşında mezuniyetini üniversite mezuniyeti gibi kutlayan çocuklara üniversite mezuniyetinde neyi yaşatacağız. Nereye kadar gidecek bu çılgınlık? Çocuklarımızın mutlu olması için daha neler icat edeceğiz? Daha ne kadar yaşlarına ve psikolojilerine uygun olmayan ortamlara atacağız çocuklarımızı? Peki, kız ve erkek çocukların gelişimlerine uygun olmayan ortamlar ve yaklaşımlar sonrasında hiç kimsenin ne oluyor bu çocuklara demeye hakkı var mı?
Aklı başında ebeveynlerin aklı başında eğitimcilerin bir araya geldiğinde çok da güzel sonuçlar alınabileceğini de görüyoruz. Çocuğun çocuk kaldığı şenlikler eğlenceler vedalar da düzenlenebiliyor okullarda. Bu tarz uygulamaların artmasıyla çocukların psikolojilerin korunabileceğine, çocuk bedeninin korunabileceğine inanıyorum. Çocuklara yaşını, sadeliği, anı yaşamanın çok basit olabileceğini göstermek zorundayız. Toplumda bu şekilde düşünen bireylerin artmasıyla gidişe dur denilebilir ve istenilen etki yaratılabilir.