İzmir'li Gazeteci Osman Nevres
Bir çoğumuz hatta matbuat cemiyetinin büyük ekseri bu isme aşina değildir.
Giriş cümlemiz biraz ağdalı olsa da aslında günlük hayatımızda birçok yerde tesadüf ettiğimiz bu ismi sonradan edindiği isimle tanırız.
Memleket gazetecilik camiasına örnek olması adına Osman Nevres yani Hasan Tahsin’i incelemeye bu günlerde fazlasıyla ihtiyacımız var.
İçinde bulunduğumuz medya camiası bizim hiçte beklemediğimiz sonuçları doğuran bir mekanizmaya dönüşmüş.
Kışkırtma ve goygoyculuğun yanı sıra neye hizmet ettiğini anlamakta zorlandığımız birçok mahfil adına yazan çizen ve gündem oluşturanlar acaba başlarına gelmesi olası geçmişle iltisaklı sıkıntıları bertaraf etme adına mı yoksa bir yerlerinden tutulduğu için mi etrafa dehşet salarlar , anlamakta zorlanırım.
Oda dolusu parası olanlar , dünyanın her tarafına seyahatler düzenleyecek bolluk içinde yaşayanlar , mevcut statüko adına çok sağlam bekçilik yapmak ve en ufak rakip algılamalarında karşı tarafı fütursuzca gömmek için elinden geleni yapmakta bir mahsur görmüyorlar.
Şantaj mekanizmasının üst seviyede çalıştırıldığı güzelim şehrimiz İzmir’in birtakım matbuat erbabı ya tehlike olarak algıladıkları odaklara selam durarak yada bir başkasını ateşte atarak selamete ulaşma yollarını denemekte sıkıntı çekmiyorlar.
Dürüst , çalışkan hem işini yapmak isteyen hem de evine ekmek götürmeye çalışan küçük bir azınlığı saymazsak, önümüzdeki zaman diliminde gelişecek olaylardan karlı çıkma hesabını yapanlar her menfezi tıkayarak yalnızca kendilerine açık olanı çalıştırma telaşına düştüler.
Bu kadar kuşatılmışlık ve geleceğimizin karartılması adına yapılan onca operasyonu görmezden gelip yada tam tersi çok abartarak sulandırıp bize yaşanması zor bir alan bırakmada çok mahir davranıyorlar.
Devletin tepesindeki yöneticiler başta olmak üzere tüm aklı erenler sebep her ne olursa olsun büyük bir saldırı altında olduğumuzu ve bundan kurtulmak için milli mücadele verilmesini anlatırken bazıları gazetecilik adına fincancılar çarşısında ki fil gibi davranıyor.
Aslında gülünç oluyorlar fakat bu karmaşa içerisinde yaptıklarının farkında varmak biraz zor oluyor.
Başa dönecek olursak, gazeteci kimliği ile kabul ettiğimiz ve adına ödüller dağıttığımız Hasan Tahsin, gencecik hayatında tüm riskleri göze alarak tamda gazeteci refleksi ile bir kısım ağırkanlıların telkinlerinin aksine öleceğini bile bile tarafını seçmiş o gün düğün bayram işgale gelenlere o zevki tattırmamıştır.
Fitne fücurcu Babıali gazeteciliğinin dışında kahraman İzmir evlatlarının temsilcisi olarak ilk kurşunu sıkmıştır.
Belki devlet bir dönem işgal zulmünü anlatmak adına Hasan Tahsin’e sahip çıkmadıysa da aslında olması gerekeni yapan bir gazeteci profili karşımızda dimdik durmaktadır.
Bazıları bu kahramanlığı itibarsızlaştırmak adına ona İbrani kökenli yada söz dinlemez İttihat Terakki elemanı veyahut Teşkilatı mahsusa ajanı da deseler ortada bir vakıa var ve biz tarih önünde buna şahidiz.
Üstelik günümüzde kaç gazeteci bu sıfatlardan kendini azade tutabilmiş ayrıca merak konusu.
Her 21 Ekimde gidip heykeline çelenk koyanlar belki biraz kendilerini sorgular.