Hayat Tercihlerden İbarettir
Geçen hafta bir öğretmen okulda öğrencisi tarafından öldürüldü haber bültenlerinde manşet olması gerekirken gerektiği kadar yer bulamadı kendine.
Gençlerle çalışıyorum, pırıl pırıl zehir gibi gençler. Sorumluluk duygularına bakış açılarına, başardıklarına, kendilerini ifade etme becerilerine hayran kalıyorum. Kendi çocuğum gibi dua ediyorum arkalarından yolları bahtları açık olsun diye, tüm gücümle işimi severek yapmaya çalışıyorum onlar iyi olsun diye. Ve bu çocuklara daha çok zaman ayırmak istiyorum geleceğimize dair umut verdikler için.
Ne yazık ki bazı gençlerimiz de umutlarımızın kırılmasına sebep oluyor. Onlara hayatı gerçekleri anlatmak için pek çok eğitimciyle beraber canla başla çalışıyoruz ama bakıyoruz bir arpa boyu ilerleyemiyoruz. Bu gençlerimiz, çocuklarımız tabii ki durup dururken böyle olmadı ama genel tabloyu ana hatlarıyla çizelim dersek şunlar çıkıyor karşımıza.
Çok kolay yalan söylüyorlar ama mertliği ellerinde tespihle gezmek zannediyorlar. Kendilerine sosyal medyada öyle bir ortam yaratmışlar ki gerçek sanıyorlar dudağı büzülmüş ,fitreli, bol şiirimsili, özlü sözlü, uzaklara dalınıp gidilen fotoğraf alemini.Anamız en değerlimiz, bacıma nasıl laf edersin diyorlar ama sohbetlerinde bile anaya bacıya gülerek küfrederek gülüyorlar ama kavga esnasında söylenmesine tahammül edemiyorlar. Çalışmak istemiyorlar, çalışmadan kazanmak en hoşlarına gideni. Yaptıkları yanlışlara müdahale eden öğretmenlere tepkililer. İstediği gibi davranıp istediği şekilde hareket etmek istiyorlar ve buna saygı duyulmasını istiyorlar ama çalışana saygı duymuyorlar. Çalışan kişi öğretmen olmuş, hizmetli olmuş veya sınıf arkadaşları olmuş fark etmiyor. Rahatlarına düşkünler. Sistem hep kendilerine çalışsın istiyorlar. Yorulmasınlar, üzülmesinler, istedikleri gerçekleşsin peşindeler ve bunu ne yazık ki inanılmaz şımarıklıkla (pek çok kişi buna özgüven dese de) yapıyorlar.
Öğrencilik yılları bitip de gerçek hayatla yüzleştiklerinde belki mağdur olmayacaklar olmasınlar da zaten ama aileleri yine arkalarını toplayacak.
Aileler garipleşti aslında. Çocuğunun olumsuz davranışını düzeltmek veya durumu ile ilgili görüşmeye çalıştığımız ebeveynler senelerdir gördüğümüz tavırdan farklı bir tavır içindeler. Oğlunun unuttuğu sigarasını okula getiren, sınava çok çalıştı diye öğretmeni iyi ders anlatmamakla suçlayan, okula gelmediği zamanları idare etseniz ne olur siz ne biçim eğitimcisiniz diyeni de gördüm. Bunlar aklıma gelen birkaç örnek sadece ebeveynlerin nasıl örnek olduğuyla ilgili. Belki sosyo-ekonomik olarak farklı bölgelerde çalışan pek çok eğitimcinin hayatında bu kadarı da olmaz denilen örneklerle dolu. Biz eğitimciler aileler böyleyken dünyayı güzelleştirmekte zorlanıyoruz.
Okulda hayatı öğretmeye çalışan, işini yapmaya adamış, amacını öğrenciyi hayata hazırlamak olarak gören eğitimciler, aileler ve öğrencilerle karşı karşıya geliyor. Şunu bilin ki eğer öğrenciye bir şeyler verebilmek, işini yapmak dışında, ailelerin yaptığı gibi öğrenciyi pohpohlasaydı o eğitimci şu an yaşıyor olacaktı. Tıpkı okullarında, sınıflarında öğrencileri velileri tarafından öldürülen diğer öğretmenlerimiz gibi.
Diyorlar ya dizilere özeniyor çocuklar diye bence yanlış, aileler dizi âleminde aslında. Aileleri dizilere gömülmüş durumdayken de çocuklar tamamen dizi karakteri.
Toplum mimarisi bu aslında, hedeflenen veriliyor ve toplum yavaş yavaş değişiyor demek kolaycılık değil mi? Biz niye sağlam duramıyoruz bu müdahalenin karşısında? Herkesin kendisine sorması gereken temel soru bu bence. Hayat tercihlerden ibarettir ve neyi tercih ederseniz onu yaşarsınız. Ebeveynler olarak neyi tercih ediyorsanız, nasıl örnek oluyor ve neler izlettiriyorsanız, çocuğunuz da ona göre şekillenecek akılda tutulması gereken esas nokta budur.