Freud+Pavlov+Fetö= Bilinçaltı Mesajlar

28 Eki 2017 - 08:08 YAYINLANMA

Bilinçaltını etkilemeyi hedefleyen mesajlara “subliminal” adı verilir. Genel olarak “bilinçaltına yönelik gizli mesajlar olarak ifade edebiliriz. Kişinin bilinçaltına ‘’subliminal’’ mesaj göndermenin birçok yolu bulunuyor.

Bu yöntem, bir ürünün reklâmını yapmaktan, bir inancın ya da görüşün propagandasını yapmaya kadar varan geniş bir yelpazede kullanılmaktadır. Görsel ve işitsel olarak (bilinçli) algılananlar değil; bilinçaltı seviyesinde algılanan söz, resim, görüntü ve şekillerden oluşur. Hatta koku yolu ile bile subliminal mesaj verildiği kayıtlara geçmiştir.

 

Bunlardan en çok kullanılanları :

1. Dijital ses dosyalarına gizlenen işitsel yolları.

Bunlardan en çok kullanılan Dijital ses dosyalarına gizlenen ses mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği ve işlenilmesi ve yayılması daha kolay olduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz. Peki, sistem nasıl işliyor?


İnsan kulağı sadece belirli frekans aralıklarındaki sesleri duyabilir. Eğer siz bir müzik parçasını rahatça duyabiliyorsanız, bu sizin duyabileceğiniz frekans aralığında olduğunu gösterir. İnsan beyninin algısı ise, bundan daha düşük ya da daha yüksek frekansları algılayabilecek kapasitededir. Dikkat ediniz: “duyabilecek” demiyoruz, algılayabilecek diyoruz.

 

Yani, kulağımız ancak belirli bir frekans aralığındaki sesleri duyabilir. Fakat beynimiz bu aralığın çok daha ötesindeki sesleri algılar, hisseder.

 

Bilinçaltı ve bilinçaltının özelliklerini anlattığımız zaman, ne demek istediğimizi çok daha iyi anlayacaksınız. Ancak şimdi öncelikli olarak bu subliminal mesajların neler olduğunu ve nasıl işlendiğini sizlere göstermemiz gerekiyor.

 

8-12 hertz dalga boyundaki subliminal mesaj içeren bir MP3′ü kulağınızla dinlersiniz, ancak içindeki gizli mesajı beyniniz dinler. Bu esnada kulağınız hiçbir şey duymaz. İnternette ve paylaşım programlarında bilinçaltı mesajları içeren MP3 dosyaları bulunmaktadır. Hatta bu gizli mesajları frekans aralıklarına göre analiz ederek ortaya çıkartan yazılımlar dahi vardır.

 

Örneğin Irak’ta bu yöntem işgalden önce kullanılmıştır. Nasıl mı?” Direnmen faydasız” mesajı radyoda Kur’an-ı Kerim yayının altına gizlenerek verilmiştir. Sonuç ortada.

2. Gözle algılanamayacak kadar kısa süreyle ve sık patlayan flaşlar şeklinde sinema ya da televizyon görüntüsü yoluyla bilinçaltına itilen 25 inci kareler.

 

 

25 İNCİ KARE  NEDİR?

Kişinin bilinçaltına subliminal mesaj göndermenin birçok yolu olduğunu söylemiştik. İşte bunlardan bir diğeri de 25. kare tekniğidir. Peki, nedir bu 25 inci kare?

 

Gördüğümüz bir anlık görüntü, 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur. Sinema bandında, saat, dakika, saniye olarak bir diziliş vardır. Saniyeden sonra kare gelir ve bir saniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327.5 satırda bir de “control-track” denilen aralık vardır. İşte bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25inci kare oluşturulur ve bu son kare olan 25 inci kare anlıktır. Yani görüntü saniyede 1/24 olacakken, bu 1/25’e çıkar. Kareler 25 olunca bir anda bir görüntü gelir ve anında kaybolur. Genellikle görünmez, daha doğrusu görülür ama bilinçaltında kalır.

25 inci karenin temel mantığı da mesajı bilinç-altına göndermek olduğu için, artık dünya sinema sanayisinde bu tekniği kullanmayan yok gibidir. Yani sizler evlerinizde rahat koltuklarınıza oturup herhangi bir televizyon kanalındaki herhangi bir dizi/ film ya da bir belgeseli seyrederken aynı zamanda 25. karelerle bilinçaltınıza gönderilen mesajlara/ telkinlere/ saldırılara maruz kalabiliyorsunuz.

Göz bunları görmüyor ama saniyenin üç binde biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü bilinçaltına ulaşıyor. Bu gizli mesajlar sayesinde, o reklâmı, diziyi, filmi ya da herhangi bir resmi hazırlayan kişi/ yapımcı/ yönetmen kendi hedefine, niyetine ve ideolojisine göre vermek istediği mesajı 25. karelerle bilinçaltına göndermiş oluyor

 

İşte buradan hareketle bilinç-altını hedef alarak mesaj göndermeyi hedefleyen ve adına subliminal mesajlar denen bu tür reklamlar ilk kez 1950’li yıllarda Amerika’da ortaya çıktı.
James Vicary adlı reklamcılık uzmanı, sinema salonlarında yaptığı bir deney sonucu patlamış mısır ve kola satışlarının arttığını iddia etti. Bu deneyde film perdede oynarken, saliselik görüntüler hâlinde gözle görülemeyen gizli kareler ve gizli mesajlarda; “patlamış mısır ye” ve “kola iç” sloganları çıkıyordu. Seyirci bu sloganları bilinçle algılayamadığı hâlde, bilinçaltına hitap eden bu sloganlar neticesinde kola satışlarının yüzde 18.1, patlamış mısır satışlarının ise yüzde 57.7 arttığı görüldü.

Beyin korteksi, beyin hücrelerinin  sadece %28’ini kullanıyor. Geriye kalan %72 ‘lik kısım ise bilinçaltımızı oluşturuyor. Beynimizde 1 mm’lik yere sahip olan korteks ile düşünür, anlar, konuşur, yazar, görür ve buna benzer her bir işlevimizi yerine getiririz. Bilinçaltımız yorum yapmadan sadece bilgiyi depolar. Bu nedenle defalarca tekrar eden mesajların doğru ya da yanlış olduğuna bakmaksızın kabul eder.

Pavlov’un köpeklerindeki gibi uyarana fark etmeden koşullu/koşulsuz tepki veririz. Yani istedikleri gibi.

 

İşte bu nedenden dolayı, bilinçaltımız kayıtsız kalamıyor.

İnsan zihnini kabaca bilinç ve bilinçaltı diye ikiye ayırabiliriz. Bilinçaltı, zihnimizin mutfağı yahut bir bahçenin toprağının altındaki kısmı gibidir. Tam anlamıyla oraya ne ekerseniz onu biçersiniz. Zihin yapımızın bilinçaltı dediğimiz kısmı 2 arketip (başlangıçtan beri var olan imgeler) konusunda çok hassas. Bunlar; doğum ve ölüm. Dünyanın neresinde olursa olsun, her insan için bu kodlar aynıdır. Günlük yaşamda karşılaştığımız her türlü veri subliminal eşik dediğimiz bir tür süzgeçten geçer. Fakat doğum ve ölüm temalı gönderimler bilinçaltında VIP gibi karşılanıyor. Subliminal eşik devre dışı kalıyor. Bilinçaltının insanı hayatta tutmak gibi bir görevi vardır. Fakat bunu yaparken sorgulamaz.  Doğum demek cinsellik demek. Dolayısıyla cinsellikle ilgili hemen her şey insan zihni tarafından daha çekici bulunacaktır.

Vermek istediğiniz mesajı cinsellikle sunarsanız, bilinçaltı o mesaja karşı kayıtsız kalamaz.''

Reklamcıların ünlü bir sözü vardır:

Orijinal hali “sex sells” yani Türkçe haliyle “seks satar”. İşte bu yüzdendir ki, gizli mesajlarda amaç reklam ve ününün daha çok satması ve hatta bağımlı hale getirilmesiyse cinsel içerikli objelere yer verilir.

Nitekim, Psikanalist Sigmund Freud, tüketim ile sex ilişkisini  deneylerle açıklamıştır.

 

3. Reklam afişleri, logoları ve benzeri nitelikteki görsel malzemenin içine saklanmış şekil, kelime ve rakamlar.

Bu duruma verilebilecek en iyi örneklerden birisi olarak 10 şubat 2011 yılında yayımlanmış olan Penguen dergisinde yer alan bir karikatürü verebiliriz.

 

“Allah yok din yalan” yazıyor.

 

Diğer çarpıcı bir örnek ise; Aşağıda görmüş olduğunuz Kuzuların Sessizliği afişindeki resim. Bu afişte, ünlü ressam Salvador Dali’nin 7 çıplak kadınla kafatası oluşturduğu çalışmayı içinde barındırıyor.

 

 

Peki çocuklarımızın sevdiği Doritos cips paketinin  üzerindeki gizlice inceden inceye işlenmiş haç işaretine ne demeli?

 

 

 

Peki biz büyüklerin bile beğenisini almış Aslan Kral çizgi filmdeki mesajlara ne demeli?

Yanlış görmediniz “SEX” yazıyor.

Farklı örneklere geçecek olursak:

 

Jonny Bravo adlı bir çizgi film var. O çizgi filmde 1 dakika 14 saniyelik görüntüde “coming soon”  (pek yakında) yazısıyla birlikte ikiz kuleleri yanarken gördüğümüz bir film afişi göze çarpıyor. İşin ilginci çizgi filmin bu bölümünün 11 Eylül 2001’den 5 ay önce yayımlanması.

….

Hala daha çocuklarımızın izlediği çizgi filmlerde gizlenmiş tek göz sembolleri, Yahudiliğin simgelerinden üçgen prizma, şeytana tapma ayinlerinde kullanılan figürler, satanizm simgeleri gibi gerçekliği kanıtlanmış tespitler vardır.

 

Aslında öyle cinsel içerikli görüntüler var ki çizgi filmlerde gizlenen bilinçaltı mesajlarla ilgili. Onların bir çoğu +18’lik görüntüler olduğundan sadece  en “masumlarını (!)” veriyorum.

 

 

AMAÇ NE?

Bu gizli ve büyük tehlike psikanalistlerin, psikologların, insan ruhundan çok iyi anlayan uzmanlar tarafından bulunmuştur. İnsanları nasıl daha derinden etki altına alabiliriz sorusunun cevabı olarak ortaya çıkmıştır.

 

Aslında amaç daha çok ürün satmak yani daha çok para kazanmaktı. Yani kapitalizm canavarına daha çok yem vermek ve kocamanlaştırmaktı.

 

Ama zaten hiç de masumca başlamayan bu durum, zamanla; psikolojik yönlendirmelerden  (sapkınlaştıran fikirler, ahlaksız saplantılar kazandırmak) tutun da, inanç propagandaları veya siyasi görüş baskısı yapmak (karalama kampanyaları ile bazı dinleri olumsuz, sevimsiz veya cani göstermek, terörle benzeştirmek ya da canice fikirleri sevimliymiş gibi göstermek), 

uluslar arası ilişkilere istenildiği gibi yön vermek, yanıltıcı bilgilendirmeler yaparak amaca hizmet ettirmek ve hatta savaş tekniği olarak kullanmaya kadar uzanır.

 

 

 

ÜLKEMİZDEKİ DURUM NASIL?

Star Tv de yayımlanmış bir dizi vardı. Adı “Acayip Hikayeler”. Gerçekten de “acayip” subliminal mesajlar barındıran bir dizi.

Bir örnek de Türk Malı dizisinden gelsin:

 

PEKİ FETÖ

Ç BOŞ DURUR MU?

 

15 Temmuz gecesi İstanbul ve Ankara'da baş gösteren Fethullahçı Terör Örgütü'nün darbe girişiminin başarıyla püskürtülmesiyle birlikte bir bir ortaya çıkan detaylar kan donduruyor. Örgüte ait medya organları ve örgüt mensuplarının aylar, yıllar öncesinden darbeye işaret ettiği, milyonları subliminal mesaj yağmuruna tutmuş olduğu görülüyor.

 

Zaman reklamındaki korkunç detaylar:

Darbe girişiminin ardından kapatılan FETÖ'nün yayın organı Zaman Gazetesi'nin 2015 yılında "Sükutun Çığlığı" başlığı ile yayınladığı 5 reklam filminden birinde yer alan 'gizli mesajlar' 15 Temmuz sonrası yeniden gündeme geldi. Reklamda; sirenlerin çaldığı esnada gri tonlu bir kent kuş bakışı görülüyor ve görüntünün ardından yeni doğmuş gülen bir bebek yüzü ekranlara getiriliyor. Örgütün o dönemde darbe hazırlığında olduğunun bir büyük detayı da söz konusu reklamın, darbe girişiminden tam 9 ay 10 gün önce yayınlanmış olması.

 

FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz başarısız kalkışmasından sonra neden Millî Eğitim Bakanlığı okullarda okutulan çoğu kitaplar imha edilip, yenileri basılmıştır?

 

Nedeni, FETÖ/PDY soruşturması kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı’ndan ihraç edilen yazarların 58 kitapta yazılarının yer almasıydı. Müfredata da sızan FETÖ’nün ders kitaplarında yaptıkları dudak uçuklattı. Ders içeriklerini, soru örneklerini ve öğretmen kılavuzlarını hazırlayan FETÖ’cü yazarların, neredeyse her sınıf için kitap hazırladığı belirlendi.

 

MEB’in Talim Terbiye Kurulu kararıyla hazırlanan ders kitaplarına yönelik yaptığı incelemede, FETÖ’nün ders kitaplarına, çocukların bilinçaltına Fethullah Gülen’i kazıyacak biçimde ‘F’ ve ‘G’ şifrelerini içeren, ‘hizmet hareketi’, ‘himmet’ gibi örgütün jargonunu öne çıkaran subliminal  mesajlar yerleştirdiği tespit edildi.

Bazı sorular ve yanıt anahtarı ‘F’, ‘G’ şifresine göre hazırlandı. Örneğin, matematikte üçgenin iç açılarının anlatıldığı ünitede, köşelere ‘F’ ve ‘G’ harflerinin verildiği belirlendi. Gülen’in konuşmalarından yapılan alıntıların altına dünyaca ünlü filozofların ve düşünürlerin imzalarının atıldığı da ortaya çıktı.

….

Ve gelelim Kanal D televizyon kanalındaki “ Çocuklar Duymasın” dizisindeki FETÖ kitabına.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kanal D’de yeniden yayımlanmaya başlayan “Çocuklar Duymasın” adlı dizide kitaplıkta duran ve FETÖ’nün faaliyetlerini dünyaya tanıttığı “Barış Köprüleri; Dünyaya Açılan Türk Okulları” isimli kitabın ekranlara yansıması ardından soruşturma başlatmıştı. Diziye ayrıca RTÜK’ten de 562 bin TL’lik para cezası verildi.

 

Gelişmiş ülkeler bu durumlara kayıtsız değil.

 

Bilhassa Rusya bu konuda alarmdadır.

1964’te İngiltere’de, 1974’te ABD ve daha 55 ülkede insanlarını bu saldırılardan korumak üzere düzenleme ve yaptırımlar uygulanmaya başlanmıştır.

Mesela bilgilere göre Rusya’da her 5 programdan birinde kullanılıyor. Rusya Basın Bakanlığı bu tekniği kullanan yayın organlarının lisanslarını iptal ediyor. Hatta yaygın bir şekilde bu uygulamayı tespit eden detektörler kullanıyorlar.

Bu korkunç ve sinsi tehlike varsayım mı yoksa gerçek mi diye soranlara. Tabi ki gerçek.

Çünkü bizim yasalarımızda bile bununla ilgili düzenlenmiş maddeler var.

6112 sayılı RTÜK kanunun 9. Maddesi şöyle der:

1.Ticari iletişim, yayın hizmetlerinin diğer unsurlarından görsel ve ve işitsel olarak kolayca ayırt edilebilir olmak zorundadır.

2. Ticari iletişimde bilinçaltı teknikleri kullanılamaz.

Bu bağlamda, aynı kanunun 32. Maddesinde de kanuna uymayanlarla ilgili uyarılar mevcuttur. Ancak, kanunen yasaklanan fiil için ceza belirlenmediğinden yasak hükmünün tek başına yeterli olduğunu düşünmek saflıktan başka bir şey değildir.

 

Peki bizler ne yapmalıyız?

Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi her şeyden önce geleceğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi göz önünde bulundurarak; idare edenler tarafından işin önemi kavranmalı, etkili, caydırıcı, işlevsel düzenleme ile sınırlar çizilmeli ve insanların hakları güvence altına alınmalıdır. Düzenleme sonrasında yalınızca subliminal mesajların inceleneceği bir yapılanma oluşturulmalı, gelen talepler üzerine derhal inceleme yapılarak bir karar verilmeli ve gerekli cezalar ivedilikle verilmelidir.

Teknolojinin hızla ilerlediği bir dönemde bilimsel olarak beynimizin sırlarının da hızlı çözüldüğü dikkate alındığında, ve kapitalizm çarkını az da olsa engellemek adına, gerekli adımların en kısa sürede atılması gerekmektedir.

 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: