Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum

23 Eyl 2017 - 13:02 YAYINLANMA

Osmanlı Devleti’nin kuruluşunda, Türklerin yaptıkları fedakarlıklar ve yaptıkları çalışmalar, tarih sayfalarına bakınca daha çarpıcı bir şekilde gün yüzüne çıkıyor ve önemi daha net fark ediliyor.

Anadolu’nun yeniden İslamlaşması ve Türkleşmesi için çaba sarf eden pek çok Teşkilât bulunmakla birlikte bunların içinde bir sivil toplum kuruluşu,  özellikle benzerlerinden çok farklı biryönüyle dikkatleri üzerine topluyor.Bacıyan-ı Rum: Fatma Bacı isminde ve Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerine yakınlığı ile bilinen tasavvuf ehli bir kadının önderliğinde kurulan bu kadın Teşkilâtıdır. Özellikle Anadolu’nun İslamlaşmasında eşi Ahi Evran kadar aktif olarak görev alan ve kadınlar arasında İslam yayılması için aktif olarak çalışan, toplumda kadının yetişmesi ve askeri Teşkilâtda kilit roller üstlenmesi, kadın erkek eşitliğini ve bir kadının yaşamın her alanında yer aldığı modern anlamda bir sivil inisiyatif örgütüdür.

 Ahilik haftasını kutladığımız bu günlerde, Bacıyan-ı Rum’dan bahsetmeden önce ahiliğin kurucu Ahi Evran ve ahiliği bir hatırlayalım."Ahi" kelimesi, Arapça "kardeş" anlamına gelmektedir. Ancak, DivanüLûgati't Türk'te "Ahi" kelimesi eli açık, cömert, yiğit anlamına gelen "akı" kelimesinden türediği belirtilmiştir. Ahilik 13. yüzyılda Anadolu da Türkler arasında kurulmuştur.  Anadolu'da, Balkanlarda ve Kırım'da yaşamış olan Türk Halkının sanat ve meslek alanında yetişmelerini, ahlakı yönden gelişmelerini sağlayan bir kuruluşun adıdır." Ahilik hem sosyal hem de kültürel yapılara ait bir terim olarak; birbirini seven, birbirine saygı duyan, yardım eden, fakiri gözeten, yoksulu barındıran, işi kutsal, çalışmayı bir ibadet sayan, din ve ahlâk kurallarına sıkı sıkıya bağlı esnaf ve sanatkarların iş teşkilatı manasını taşır. Ahilik, kardeşlik, adalet, yardımseverlik, emek ve sabır, insan haklarına saygı, ahlak,  dini ve milli değerlere sahip çıkmak gibi ortak değerleri bir aradan toplayan bir teşkilattır.

 Ahi teşkilatının kurucusu Ahi Evran, Azerbaycan’ın Hoy şehrinde 1171 yılında doğmuş, 1261 yılında Kırşehir’de vefat etmiştir.  Ahi Evren’in asıl adı “NasîrüddinEbü’lHakayıkMahmud B. Ahmed”dir. Gençliğinde Horasan ve Maveraünnehre giderek o yörede büyük üstatlardan ders almıştır. Alim Fahrettin Razi’den aklî (fen) ve naklî (dini) ilimleri ve Şeyh EvhadüddinKirmani’denders almış, tefsir, hadis, fıkıh, kelâm ve tıp alanında derin bir âlim, tasavvuf yolunda yüksek makam sahibi bir velî olmuştur. 13. Yüzyıl başlarında Selçuklu Sultanı I. GıyaseddinKeyhüsrev döneminde Muhyiddin Arabî ve hocası EvhadüddinKirmani ile birlikte Anadolu’ya Kayseri ilimize gelmiştir. Ahi Evran Anadolu’ya geldikten sonra Kayseri’de bir debbağ (deri işleme) atölyesi kurmuştur.  Ahi Evran, bu tarihlerde hocası EvhadüddinKirmani’nin kızı Fatma Bacı ile evlenmiştir. Anadolu’da özellikle esnafa İslamiyet’i anlatarak dünya ve ahiret işlerini düzenli hâle getirmeleri,  Onları hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalışan insanlar halinde yetişmesi için mücadele etmiştir.  

Ahi Evran'in eşi Fatma Bacı, kadınların teşkilatlanıp gelişmesi için dünyanın ilk kadın teşkilatı olan "Bacıyan-ı Rum" teşkilatını yani Anadolu Kadınlar Birliği'nin kurucusu ve lideridir. "Bacı" kelimesi, abla, kız kardeş anlamına gelmekte. "Rum" kelimesi ise Anadolu anlamını ifade etmektedir. Dünyanın bilinen ilk kadın sivil toplum örgütüdür. Günümüz Türkçesindeki anlamı Anadolu Bacılarıdır. Kurucusu da Ahi Evran’in eşi Bacıyan- Rum diğer adları ise Fatma Bacı ya da Kadıncık Ana’dır.

Ahilikte erkeklere ''eline-beline-diline sahip ol'' öğüdü verilirken, elini açık tut,  sofranı açık tut,  kapını açık tut,  gözünü bağlı tut,  dilini bağlı tut,  belini bağlı tut. Yanihırsızlık etme, başkasının namusuna göz dikme, başkası hakkında kötü konuşma" öğüdü verilmiştir.Bâcıyân-ı Rûm Teşkilâtında  isekadınlara “aşına-işine-eşine sahip ol” öğüdü verilmiştir,  Bu söz ahi kadın teşkilatının ana ilkesi olmuştur. İşine sahip ol; yani bilgili ve becerikli çalışkan ol ki, evinin düzenini koruyabilesin. Tasarruf et, fazla savurgan olma ki, ocağın devamlı tütsün. Eşine sahip ol ki, evine bağlı kalsın.Böylelikle kadınların evlilik ve aile hayatında mutlu, iş hayatında başarılı olması  sağlanmıştır.

Anadolu kadınları birliği Ahilerin kadınlar kolu olarak,  sosyal yardımlar yanında ekonomiye önemli katlı sağlayan çeşitli el sanatlarında uğraşı vermişlerdir. Çadırcılık, Keçecilik, halı, nakışçılık, örgücülük, kilim dokumacılık, oya,dantelcilik ve kumaş imalinde ve bunlardan elbise yapılmasında, Yeniçerilerin başlarına giydikleri Akbörk (bükme elif taç) bu örgütün üretim faaliyetleri içinde olduğu ve üyelerine misafir ağırlama eğitimide verildiği tarihi belgelerle anlatılmaktadır. Bacılar sosyal yardımlar da ise yetim kimsesiz genç kızları himayesine almış, onların eğitimleri, ev bark sahibi olmaları,kimsesi kalmayan ihtiyar kadınların bakımı, genç kızların evlendirilmesi, gibi birtakım sosyal hizmetlerde bulunmuşlar, maddî sıkıntıda olanlara yardım etmişlerdir.Bâcıyân-ı Rûm ana sorumlulukları dışında gerektiğinde düşmanlara karşı vatan savunmasında eşlerinin yanında mücadele etme, kültürde, sanatta, edebiyatta, sosyal ve ekonomik alanlarda üyelerinin gelişmesini hedeflemiştir..Anadolu Kadınlar Birliği, kadınlar arasındaki yardımseverliğin, konukseverliğin, doğruluk ve merhametliğin gelişmesine katkı sağladığı gibi Türk dilinin, Türk kültürünün ve İslam anlayışının kadınlar arasında yayılmasını da hızlandırılmıştır.

Fatma Bacı liderliğinde kurulan BACIYAN-I RUM, diğer adıyla Anadolu Kadınlar Birliği, Anadolu topraklarında kurulan dünyanın ilkkadın teşkilatı olmasıve Anadolu’daİslam’ın kadınlar arasında yayılmasını sağlayan, kadın erkek eşitliğini, kadınların yaşamın her alanında  var olduğunu açık bir şekilde göstermektedir.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: