Ertelemek Hayatı Kaçırmaktır

13 Kas 2019 - 19:52 YAYINLANMA

Mutluluk hayatın özü, yaşamın temel amacıdır. Ama bugün bu toplumumuzda paraya bırakılmıştır.Düşünce ve davranışlarımız evrensel ilkeler doğrultusunda tutarlı bir yaşam çizgisi oluşturmamış, bu yüzdende eskiden beri süregelen sosyal yaşamın getirdiği gelenek ve göreneklerimizin birikimini, maalesef bugünkü yaşam kültürümüzde devam ettiremiyoruz.

 

"Okumanın" her ne olursa olsun, mantık  süzgecimizden geçirerek kendimizi geliştirmek olduğunu ne yazık ki bilmiyoruz. Eleştirilerimizi dünya görüşümüz ile bağdaştıramamış, davranış biçimi edilenememiş bir toplum olmuşuz. Zıtlıkları göremiyoruz çünkü hala en iyi kendimizin bildiğini iddia ediyor ve uyguluyoruz.

 

Modernlikte insanlığımız ile batıyı solladığımız ve çok zengin bir kültür beşiğinin tam ortasında olduğumuz halde bunu yaşam biçimi olarak ele almayı anlayamamışız. Batınının kendi kanunlarına uymak zorunluluklarından dolayı ileri düzeyde sağladıkları yaşam biçimlerine hayran olurken, bizimde mutlak saygılı olma zorunluluğumuzu kendi kültürümüzden ödünç verme gibi işimize gelmeyen yanlış algılarla devam ettirmekteyiz. Bundan da hiç vazgeçmiyoruz. Oysa milletlerarası platformlarda biz hep vardık, var olacağız.

 

Bir an önce ileri dünya görüşü ve düşünce yapısına geçiş yapmalıyız. Geçmişteki kültürümüz ile en iyi olduğumuzu bildiğimiz halde, hâlâ "koza" larımızdan çıkamıyor, mutlu bireyler olamıyoruz. Büyüklerimizin kendi büyüklerinden aldıkları bilgileri, artık bizler bu 21. yüzyılda okuyarak, araştırarak öğrenmek zorundayız.

            

Duygusal zekamızı iyi yönetmeliyiz. Sosyal ilişkilerimizde; aile içerisinde, okulda, iş yerlerinde her yerde insanı insan yapan niteliklerin çoğu duygusal zekadan gelmektedir.

Duygusal zeka bir yetenektir. Anneden geçer ve bir anne öğretisidir. Dr Daniel Goleman, çığır açan DUYGUSAL ZEKÂ kitabında; duygusal zeka doğuştan gelen bir özellik değil, insan beyninin yapısı dolayısıyla çocuklukta alınan duygusal derslerdir diye bahseder..

 

Zamanın eskiye göre hızlandığı 2000'li yılların Altın (Işık) çağı çocukları dünyamıza, bize öncülük edecek gibi görünüyorlar. Yeni görevler üstlenerek gelen çocukların hepsinin birbirinden farklı ve çok değerli özellikleri var. Yetişkinler olarak bize düşen görev onları anlamak, tanımak eğitimlerinde çaba göstermek, onları çok iyi yetiştirmektir.Zaman ertelemeye gelmez. Hemen hiç zaman kaybetmeden onlar için en iyisini yapmamız ve zamanlarımızın her saniyesini  iyi değerlendirmemiz gerek..

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: