EKOTEPİK

29 Ağu 2015 - 14:53 YAYINLANMA

Dünyamızın ayağına basmanın ötesinde, itekleyip darp ediyoruz.Kirletmediğimiz yeri kalmadı; pislik atık soysuzluk üretiyoruz.  Silkelense atın üstündekiler gibi yıkılacağız. Kendi aramızda söyler dururuz: “sabrın da sonu vardır!” Bize bunu kim öğretti dersiniz? Kim olacak; koynunda annelerimiz ve babalarımızla beslenip yaşadığımız dünya.

Odak

An lardan beslenip, başka zamanlara seyirtmek neyin nesi? Soluk alıyoruz. veriyoruz; nefes alırken veremeyiz;sistemimiz buna kapalı.Fakat zihnimiz,yani anılarımızın oyun sahası bu konuda kısıtsız serbet bırakılmış. An ın anılarla yozlaşması; anın sağından, solundan, önünden, arkasından aralnamalar yanaşmalar, yanaşıklık; beraberce “yanaşanla”, kolkola an dan çıkıp gitmeler..  

Karl Marks ın  “doğduğun yerde değil, doyduğun yerlisin,” uyarısı önemsenmeli. Doyduğumuz yer, an ın içidir. Ağzımıza götürdüğümüz lokmadan, kendimizi ne kadar uzaklaştırırsak, o kadar lezzen uzaklaşır, açlığa, israfa , obeziteye düşeriz. Somut olarak yaşadığımız tek bir zaman vardır; o da   an dır.  Diğerleri, geçmiş ve türevleridir. Geçmişin sadeliği yoktur; daima binbir olasılığını kuşanır. Sadeliği, yalınlığı, basitliği deneyimlemek istiyorsanız; an da kalmalısınız. Kolay değil elbet; an ın dışındaki her türlü kuşanmışlık, sizi an a kaptırmamak için yine sizin içinizde ki “işbirlikçilerle” karşı savaş verecektir.

Mucize mi istiyorsunuz?! Nebi, resul, ermiş, veli; usta, keşiş, sifu…olmayı beklemeyin. Güç elimizde; anılarınızda değil an da kalın! O zaman hepsi olduğunuzu hali yaşayın; damlalara saygı duyduğunuzda yağmur  mübarek olur.     

Bir yerde dururken, başka yerlerde olmak; birisiyle beraber olurken diğerini düşlemek; çifte vatandaşlık; işbirlikçi, ajan, münafık; kaypak,dolandırıcı,yalancı; poligami, pagan…bitmez, bitmeyecek.

Farkındalık

Sanskritçe  karşılığı  smrti olanbatıda mindfulness olarak kullanılan sözcük, Türkçede çoğunlukla “farkındalık” olarak çevrilir.İngilizce bazı kaynaklarda  awareness olarak geçer.

Farkındalık, Budist pratiğin temel taşıdır. Farkındalık, düşünce ve duygularımızı katmadan, anhaliz etmeden, zihnimizin yerine, duyumun toplamı sezgilerimizle, çevremizde  olan biteni her şeyi, her varlığı,her olguyu kendi duygularımız  ve halimizi  olduğu gibi Kabul ederek, bulunduğumuz ana odaklanmak  o anın tecrübesinin bilinci olmaktır. 

Farakındalığın çanları bizi çağırıyor. Uyandırımaya çalışıyor, gezegenimize yaptıklarımıza dikkatle bakmamızı tembihliyor.Duymuyor musunuz?!Bütün dünyada seller,kuraklık,büyük orman yangınları yaşıyoruz.

Kuzey buz denizinde buzlar eriyor; tayfunlar, sıcak hava dalgaları binlerce insanı öldürüyor. Ormanlar hızla yok oluyor,çöller büyüyor, canlı türleri her geçen gün tükeniyor. Biz hala çanları duymayıp tüketmeye devam ediyoruz.

Biliyoruz yeşil gezegenimiz tehlikede; diğer  canlıların kaderi de bize bağlı.Uyurgezer gibiyiz. Uyanıp uyanmamak toprak ananın üzerinde farkındalıkla yaşamamıza bağlı. Postacı değil ki kapıyı iki kere çalsın; sökün başladı; “temettüsünü” almadan durmayacak!!..

Gelişme adına yaptığımız şudur Dünyamızı  öfke patlamasına kışkırtmayı sürdürüyoruz. Biz binbir teori ile cennet  hedefli tünel kazarken; evrenin gücünü arkasına almış dünyanın gücüne böyle zamanlarda  tabi olmanın, en kestirme yol olduğuna inanan üstad Thich Hanh,  farkındalığın beş öğretisini, “temettü” dışı yaşamımız için angajesiz nasiplilerle paylaşıyor.

Ekoloji sutrası

1-Yaşama kastetmenin getirdiği acının farkında olarak, iyilik, şefkatle insanların,  hayvanların, bitkilerin; taşın,toprağınyaşamını korumanın yollarını öğrenmeye niyetliyim. Öldürmemeye, diğerinin öldürülmesine  izin vermemeye, düşüncemle,yaşam biçimimle cana kastetmeden hiç bir eylemi desteklememeye kararlıyım (bırak özün gibi o da  kendini toparlasın ozr).

2-Haksız çıkar sağlamanın, sosyal adaletsizliğin;çalmanın, zulmün yol açtığı acının farkında olarak, şevkat ve sevgiyi yeşertmeye; insanların, havyvanların, bitkilerin, taşın, toprağın, bitkinin iyiliği için çalışmanın yollarını öğrenmeye niyetliyim.

Cömert olacağım;zamanımı,enerjimi,maddi kaynaklarımı ihtiyacı olanlarla paylaşacağım.Çalmayacağım, başkalarına ait olan hiçbir şeye göz dikmeyeceğim.Başkalarının malına mülküne saygı duyacağım,insanların,dünya üzerindeki diğer canlıların çektiği çileye rağmen  elde edilen kara göz yummayacağım.

3-Cinsel suistimal  nedeniyle çekilen acının farkında olarak; bireylerin, çiftlerin, ailelerin, toplumun güvenliğini, onurunu korumanın yollarını öğrenmeye, bu sorumluluğu yerine getirmek için çalışmaya niyetliyim.

Sevgi olmadan, uzun vadeli sorumluluk almadan;bir cinsel ilişkiye girmemeye kararlıyşım.Kendimin, başkalarının mutluluğunu gözetmek için kendimin, başkalarının sorumluluğuna saygı göstereceğim. Çocukları cinsel suistimalden korumak ,çiftleri, aileleri bu yüzden  parçalanmaktan korumak için elimden geleni yapacağım.

4- Şuursuzca konuşmanın,başkalarını dinlemeyi bilme-menin yol açtığı acıların farkında olarak; etrafımdakilere mutluluk, neşe sunmak ,onların acılarını hafifletmek için sevgiyle konuşmaya,tüm dikkatimle dinlemeye niyetliyim.

Sözcüklerin mutluluk ya da  acı yaratabileceğini bilerek; doğrulukla, cesaret,neşe, mutluluk telkin eden sözcüklerle konuşmaya kararlıyım.

Kesin olmayan haberleri yaymayacağım,emin olmadığım şeyleri eleştirip kınamayacağım.Bölücü,nifak yaratıcı,aileleri,toplullukları parçalayıcı sözler sarf etmekten kaçınacağım.Ne kadar küçük olursa olsun, uzlaşmaya , çatışmaları çözmeye yönelik çaba göstermeye kararlıyım.

5-Şuursuz tüketimin neden olduğu acının farkında olarak; kendim, ailem,içinde yaşadığım toplumun bedensel, zihinsel sağlığını,farkındalıkla yiyip, içerek, tüketerek gözeteceğim.

Sadece kendi bedenimde, bilincimde; ailemin toplumun ortak bedeninde, bilincinde; barışı, iyiliği, huzuru koruyan  şeyleri tüketeceğim.

Alkol, diğer sarhoş edici şeyleri kullanmamaya , bedenim,zihnim için zehir içeren içeren zararalı yiyeceklerden,bazı tv programlarından,dergilerden,kitaplardan, filmlerden, konuşmalardan uzak durmaya kararlıyım.

Bu zehirlerle bedenime, zihnime zarar vererek; atalarıma,aileme, topluma, ,gelecek kuşaklara ihanet edeceğimin farkındayım. Uyguladığım diyetle, kendi içimdeki, toplumdaki şiddeti, korkuyu, öfkeyi,kargaşayı dönüştürmek için gayret edeceğim. Doğru bir diyetin, kendini, toplumu dönüştürmek için hayati önemli olduğunu anlıyorum.

Ne dersiniz? İşit, daiş, pkk, kızıl kimmerler; bürokratlar, bütün kamusal ve  yer altı etiketliler… bu temrinleri günlük ölçeklerle  kendi sesleriyle kulaklarına duyursalar dünyanın   gelmekte olan öfkesi azalır mı? Bence, onları beklemeden bizler hemen  başlamalıyız.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: