Dünya Yetimler Günü Ve Deniz Feneri
“Sana yetimleri sorarlar, de ki: Onların işlerini düzeltmek hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız artık onlar sizin kardeşlerinizdir…” (Bakara suresi:220)
Ramazanın ilk yarısını dün itibariyle uğurladık. İslam dünyası Ramazanın on beşinci gününü “Dünya Yetimler Günü” olarak idrak ediyor. 20 Haziran 2016 Pazartesi akşamı Deniz Feneri Derneğinin İstanbul’daki Genel Merkezi bahçesinde yetimlerle birlikte iftar ettik. Bu vesileyle bizleri yetimlerle bir araya getiren Rabbimize hamd ediyor, bu büyük duygusal buluşmaya ev sahipliği yapan Deniz Feneri Derneğine, özellikle de yaklaşık yirmi yıldır yükünü omuzlayan kıymetli üstadım Recep Koçak’ın şahsında bütün katkısı olanlara teşekkür ediyorum. İftara bir iki saat kala masamızdaki yerimizi aldıktan sonra çevremiz yaşları küçük ama yürekleri büyük yetimlerimizle dolmaya başladı. Kanal 7’nin canlı olarak yayınladığı iftar programında henüz ilkokula giden yetimler karşılarında elinde mikrofonuyla genç ve sevecen ağabeylerini görünce gözleri çakmak çakmak parlamaya başladı. Hayatlarında ilk defa kamera karşısına geçen miniklerin dillerinin çözüldüğüne şahit olmak çok güzel bir duyguydu. Küçük Dicle büyüyünce doktor olacağını söylerken yanındaki arkadaşı “avukat olacağım” diyordu gururla.
İftar sonrası derneğin stratejisini kavramak üzere yoksul ve yetimlere dağıtılacak olan malzemelerin tasnif edildiği devasa bir depoya girdik. Derneğe gelen tüm mallar küçücük bir bebek çorabından yatak, yorgan ve battaniyeye kadar tek tek barkotlanıp kayıt altına alınıyor. Aynı barkotlarla isimleri bizzat kayıt ve imza altına alınan ihtiyaç sahiplerine sevk ediliyor. Mesela on yıl önce bir koli çorap hibe eden hayırsever tek tek bütün çorapların hangi ihtiyaç sahibine verildiğini istediği zaman belgeleriyle takip edebiliyor. Böyle bir derneği zamanında karalamaya teşebbüs eden infak fukarası fitne odaklarını bir kez daha lanetledik. Bizi en çok etkileyen konu şu oldu: Ülkemizin özellikle de varoşlarındaki ilkokullarında eğitim gören çocuklara derneğin hazırladığı formlar dağıtılıyor. Formlardaki sorulardan en önemlisi “Sahip olmak istediğin en önemli şey nedir?” sorusuydu. Recep Koçak beyden aldığımız bilgiye göre otuz bin çocuk bu formlara en çok sahip olmak istediği şeyi yazmış. Bu formlar tek tek incelenip tasnif edilmiş bizzat çocuğun ismine göre kolilenmiş. Bu arada kolilere futbol setinden bisikletine kadar diğer benzer eşyalar da konarak teslim edilmiş. O çocuklara teslim edilen kolileri açarken orada bulunmayı ve o sevinci onlarla paylaşmayı çok isterdim. Daha sonra tam bir AVM gibi tasarlanmış üst kata çıktık. Aynalı kıyafet deneme kabinlerinden alış veriş arabalarına, kadın, erkek ve çocuk reyonlarına kadar hatta küçük çocukların oyalanacağı oyun merkezlerine kadar her şeyin düşünüldüğü bir alış merkezi… Veriş demiyorum çünkü marketten çıkarken müşterilerin verdiği tek şey sadece bir imza. İzmir, Ankara, Erzurum gibi büyük şehirlerde aynı yapılanmanın olduğunu öğreniyoruz. Gözlerimiz doluyor, Rabbimize hamd ediyoruz.
İnsanlık ölmemiş dedirten bu çalışmayla gururlandık. Vesile olanlardan, katkıda bulunanlardan Allah razı olsun.
Selam ve dua ile hayırlı Ramazanlar…