Devlet vatandaşına tuzak kurar mı?

15 May 2016 - 11:04 YAYINLANMA

Artık Türkiye'de devlet birey ilişkilerinde kökten değişiklikler yapmanın zamanı geldi. Bu değişiklikleri hayatın farklı alanlarında görmeye başladık. Ama bu zihniyet değişimine ayak uyduramayan bürokratik dirençler de devam ediyor.

 

Bu zihniyet değişimine en çok direnen kurumlardan birisi de yargı kurumudur. Ülkemizde yargıçlar kanunların ruhunu genelde yurttaş lehine değil, aleyhine yorumlar. Ancak bu kurumda da artık önemli değişimler görmeye başladık. Devlet birey ilişkilerinde yeterince fark edemiyor olabiliriz ama gerçekten büyük değişim yaşanıyor. Dünya'ya kapalı daha çok içe dönük bir toplumken dışa dönük dünyayı iyi tanıyan eski Türkiye'nin bir vatandaşı olmakla yeni Türkiye'nin vatandaşı olmak arasında farklar olmalı. Yeni Türkiye'de insan faktörü, kurum devlet faktörünün önüne geçmeye başladı. Mesela eski Türkiye'nin kalıntıları arasında yer alan devletin kendi yurttaşına tuzak kurmasına yönelik bugün alınan kararı geçmişte hayal bile etmek mümkün değildi. Mahkemenin idareyi suçlu bulması eski Türkiye'de binde bir yaşanacak bir olaydı. Bugün ise alışıldık bir karar haline geldi. Daha somut örnekler üzerinden gidelim.  

 

İdarenin görevinin, bireylerin kuralları ihlal etmesini bekleyip cezalandırmak yerine, kurallara uygun davranma kültürünü ve  alışkanlığını geliştirmek esas olmalıdır.

 

Hukuk devletinin bir erki olan idarenin görevinin, öncelikle bireylerin kuralları ihlal etmesini bekleyip cezalandırma yoluna gitmesi değil, kurallara uygun davranma düzeyini ve alışkanlığını geliştirmektir. İşte bu açıdan yargının aldığı kararları bir zihniyet değişimi olarak görmek gerekir. Yargının hükmettiği gibi idarenin görevi, bireyleri cezalandırmak yerine, kurallara uygun davranma alışkanlığını geliştirmektir. Bu devletin kutsanmasından bireyin kimliğini önde tutan bir anlayıştır. Hükümetin bu zihniyetin yolunu açması; vatandaşın devlet karşısında daha fazla özgüvenli olmasının yolunu da açmıştır. Artık birey devlete karşı kendisini güçsüz ve korumasız hissetmiyor. Bunlar toplumsal ve sosoyal değişimin kazanımlarından sadece birisidir. Türkiye'de değişen devlet- birey ilişkisine emsal teşkil eden ve vatandaşını önceleyen  idari anlayışlara daha çok ihtiyacımız var. 

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: