Baba Duası Alalım, Cennetimizi Kazanalım
Mübarek Ramazan ayında iftar soframızı huzurevindeki anne/babalarımızın, yalnızlıklarını unutturmak, dualarını almak üzere yola çıktık.İftar programı için gitmiş olduğum, huzurevinde, bir baba bana yaklaşarak hoş geldin kızım diyerek sevinçle karşıladı. Bende aynı sevgi ve gülümseme ile karşılık verdim. Yaşlı babamız ile muhabbet etmeye başladım. Bana, kızım derken; dudaklarından dökülen evlat hasreti ve evlat sevgisi çok belliydi. Hatırını sordum? Hamd olsun kızım Allah Devletimize zeval vermesin dedi. Evlatların var mı? Dedim ve anlatmaya başladı…
Yaşlı babamız anlatırken, yutkunuyor, gözyaşlarını içine akıtıyordu. Ben ise bir babayı, böyle çaresizce dinelerken, yüreğim yanıyor, gözlerim doluyor, gözyaşlarımı içime akıtıyordum. Konuşmakta ve gözyaşlarımı, saklamakta çok zorlanıyordum. O bir baba, kocaman bir çınardı. Yememiş, yedirmiş gece gündüz demeden çalışmış evlatlarını büyütmüş, evlendirmişti. Sonunda tam rahat ederek, torunlarıyla güzel vakitler geçirmenin hayallerini kurarken, kendisine hizmet edilmesi, bakılması gereken zamanda Huzurevine bırakılmıştı. Hayat arkadaşını hasret ve rahmetle anıyordu. Hayırsızda olsa evlatlarını, evini özlüyordu. O anlatıyor benim gözyaşlarım sicim gibi içime akıyordu. Evlatlarıyla eşiyle yaptığı iftar ve sahur sofralarını, bayram günlerini hasretle anlatıyor... Sonra gözyaşlarını yarı içine,yarı dışarı akıtırken derin bir ah çekiyor…. Dolu dolu gözleriyle yüzüme bakıyor ve kızım “Bir baba yedi evlada bakar da, yedi evlat bir babaya bakamaz.” sözü doğruymuş diyordu. Artık ne dayanma gücüm, nede gözyaşlarımı saklama gücüm kalmamıştı. Sohbeti bitirirken ellerinden öptüm. Helalleştim ve ağlamababam evlatların seni buraya bırakarak cennetlerini kaybetmişler dedim ve babalar gününde tekrar gitmek üzere ayrıldım.
***
Babalarımız, ailenin güvencesini ve huzurunu sağlayan, bizleri hiçbir karşılık beklemeden seven, bizlerin geleceği için, en zor koşullarda çalışıp ailesine bakan ailenin temel direğidir.
Yüce kitabımız Kur’an’ı Kerim’in birçok ayetlerinde ise anne babamıza iyi davranmamız gerektiği, emredilmektedir.
“Rabb’in, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara ‘of ‘ bile deme; onlar azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.(” İsraSuresi 23.-24. Ayet) Ayetten de anlaşılacağı gibi onlara her zaman iyi davranmamızihtiyarlık döneminde güzel sözlerle, sevgimizi gösterip, hizmetimizi yaparakgönüllerini alarak,varlıklarının bizim en büyük zenginliğimiz olduğunu hissettirerek onların, duasını almamız emredilmektedir. Bizleri dünyaya getiren emek verip büyüten, en zor anlarımızda karşılık beklemeden hep yanımızda olan babalarımıza, iyi davranarak, gönüllerini alarak saygıda sevgide kusur etmeden, hayır dualarını almak ahiret hayatımızı da kazanmamızın sebebidir.
Birçok hadislerde anne baba duası almanın önemi ve anne babasına iyi davrananın cennete gireceği müjdelenmektedir. Örneğin; Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur; “Anne-baba, kişinin cennete girmesine vesile olacak kapılardan birisidir. Bu kapıdan girme fırsatını kaybetmek ya da değerlendirmek artık senin arzuna kalmıştır.” ( Tirmizi, Birr,3.)
Bir başka hadiste ise Ebu Hüreyre (ra) nın rivayet ettiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur. “ Burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün, burnu yerde sürünsün!” Sahabeler: “Ya Resulullah! Kimin burnu yerde sürünsün” dediler. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurdu: “ Ana babasına, ikisinden birine yahut her ikisine birden ihtiyarlık zamanlarına yetişip de onların hayır dualarını alıp cennete giremeyen kimsenin burnu yerde sürünsün”( Müslim, Birr,9. 2551/ 9; Buhari, Edebü’l-Müfred 21) hadisi ile ihtiyarlık döneminde baba duası almanın önemi belirtilmektedir.
***
Yüce kitabımız Kur’an’ı kerimin birçok ayetinde ve Peygamber efendimizin (s.a.v) bir çok hadisinde anne baba iyi davranmamız, sevgi, saygı göstererek, gönüllerini hoş tutarak onlara bakmamız ve hayr dualarını almamız emredilmiştir. Oysa, bir Müslüman olarak, huzur evinde karşılaşmış olduğum manzara çok farklıydı. Beni derinden yaraladı. Bir babanın huzur evine bırakılması, hiç hatırının sorulmaması, evinde bir tabak yemek ve bir yatağın çok görülerek, devletin şefkatli ellerine teslim edilmesi, Müslüman bir evlat olarak empati yapınca derin bir üzüntü duydum.. Toplum ve birey olarak nasıl bu duruma geldiğimizi sorgulama zamanının geldiğini düşünmeye başladım.
Bizim geleneğimizde babalar, toplumdaki sevgi, saygı, hoşgörü ve dayanışma gibi üstün değerlere dayanan güçlü aile yapısının ve toplumun temel direğidir. Babalar aynı zamanda aile için saygı, sorumluluk, güven ve güvence sembolüdür. Onlar bizim için hep dimdik ve güçlü arkamızda duran, sırtımızı dayadığımız koca bir dağdır. Öyleyse sırtımızı dayadığımız koca çınarımıza iyi bir evlat olduğumuzu gösterereksaygı, sevgi ve itaatte kusur etmeyelim, asi olmayalım. Bu gün biz anne/babamıza nasıl davranırsak yarın yaşlandığımızda aynı muamele ile karışılacağımızı unutmayalım! Bizlerde yaşlanacağız düşünerek, bize nasıl davranılmasını istiyorsak onlarada öyle davranalım. Dünyayı kazanan, ahiretini kaybedenlerden olmayalım.
Demek ki, hayatımızın her aşamasında yanımızda olan, bize maddi manevi varlıklarıyla güç veren, haklarını ne yapsak ödeyemeyeceğimiz, yaşam rehberimiz, her sıkıntıya düştüğümüzde sığındığımız limanımız, babalarımızın kıymetini bilelim. Sadece bir gün değil, yapmış oldukları fedakârlıklar karşısında hak ettikleri, değeri her zaman gösterelim. Allah’ın emirlerine uyarak, “öf” bile demeden, saygı, sevgi, şefkatimizi esirgemeden onlara iyi davranalım, hayır dualarını alalım, hayırlar bulalım, cennetimizi kazanalım. Bu duygu ve düşüncelerle, tüm babalarımızın, babalar gününü kutluyor, saygılar sunuyorum.