Ankara Her Zaman ki Ankara
Şu sıralar iktidar partisinin aslında iç işleri olan birçok uygulama basına açık kamuoyu ününde sergileniyor. Kimse bunda bir beis görmüyor. Neticede bidayetten beri bu işler Ankara’da hep olmuştur ama ya memurlardan biri basından ilgiliyi çağırır sadece yukarının rahatsızlığını iletir tedbir alınmasını isterdi yada durumdan vazife çıkaranlar bir rahatsızlık var mı diye sorarlardı.
Oysa Ak Partiye ait her şey pazara dökülmüş durumda, bu sizce de garip değil mi? Cumhurbaşkanı’na posta koyan belediye başkanları, vergilendirmede işin bokunu çıkaran maliye yönetimi ve sair absürt olaylar. Bunların neden böyle yapıldığını sorgulamak akla gelmediği gibi muhalifler oh nede güzel birbirlerine düştüler diye halaya durmuş.
Eğer bütün bunlar bilinçli bir taksir değilse o vakit vay halimize. Her daim işi yönetenler arar sıra cambaza baktırmaya ihtiyaç duyabilir lakin bu doz çok fazla.
Şimdi buralardan kendi köyümüze Güzel İzmir’e dönecek olursak, aslında burada olanlar da oralarda olanlardan pek farklı değil. İktidar partisinin değişim isteği beldemizdeki bir takım ikbal beklentisinde olanları çok şaşırtmış olacak ki hepsi sütre gerisine çekilip beklemeyi tercih ediyor. Ankara işleri bir halletsin biz bakarız vaziyeti hali hepsini kuşatmış durumda. Daha doğrusu sonradan kahramanı oldukları 15 Temmuz gecesi de bunlar böyle yapmamış mıydı?
Efendim bazı ahval kulağımıza çalınıyor ki bizi hiç şaşırtmadı. Aziz Kocaoğlu’nun beraati sevinelim mi üzülelim mi noktasında bizleri kararsız bırakınca, kurumlarda köşe kapanların birbirlerine olan hamlelerini görmezlikten gelmek bize yakışmaz. Eh artık riyakarlığında bir dozu olmalı. İsim yazmak benim şiarım değildir amma bu adam satma ve bu şekilde durumu kurtarma çabaları beni de bu noktaya getirecek sanırım.
Üniversiteler ile başlayan değişimin bir sonuca bağlanarak diğer kurumları da kapsaması ve artık kim yada kimler tercih edilecekse karar verilmesi zamanı çoktandır geçiyor. Üç beş kifayetsizin işgal ettikleri kurumlar yada önemli kurum amirlerine yanaşarak şehri etkilemesine müsaade edilmemeli. Kimse Ankara’ya bakıp vaziyet almasın, Ankara gelenekleri olan ve oyunu her daim farklı oynayan bir şehirdir. Oysa İzmir’de yaşayanlar çoğunlukla aynı köprüden geçtiği için fazla izaha gerek yoktur.
Bir dip not verecek olursak, 70 yıllık önemli bir siyasi hareketin temsilcisi olan partide genel başkan yardımcılığı yapan ve hem Ankara’yı hem de İzmir’i çok iyi bilen Yıldırım Ulupınar yeni kurulan partinin il başkanlığını kabul etti ve onlar ile yola çıktıysa, bırakın İzmir’i Türkiye’de çok şey değişecek demektir.