Yalnızlık adlı korkunç duygunun nedenleri
Bazen öyle düşünüyoruz ki, bu dünyada sadece biz yaşıyoruz ve gezegen bir tek insanlara mahsustur.
Bazen öyle düşünüyoruz ki, bu dünyada sadece biz yaşıyoruz ve gezegen bir tek insanlara mahsustur. Onu hiç kimseyle hiç bir neyle paylaşmak istemiyoruz. Tabii ki, bu yalnış bir düşüncedir. Çünki, burada insanlardan başka göze görünen ve görünmeyen mahluklarda yerleşmişler. Odur ki, biz paylaşmaya mahkumuz. İnsan bunu beceremeyince kendilerini çabuk kaybeder. Ne yapacaklarını bilmezler. Dikkatli baktığımızda görürüz. Ulu yaradan evrende her varlıgı çift yaratmış. Buna rağmen insan evladı nedense hep yalnızlıga can atıyor. Neden acaba bu hiss bizi ancak terk edilince, kimlerse kalplerimizi kırdığında veya kendimizi toplamaya ihtiyacımız olduğunda sarıyor. Düşüncelerimizi bir yere toplamak ve akılcı kararlar almadığımızda yalnız kalmamızın çok büyük rolü var. Peki bizi yalnızlık adlı korkunç duygunun içine atan nedenler nelerdir?! İnsan dünyaya geldiğinde çevresi onu kapsayan "Adem evladı" ile dolu olur. Ama o yine de kendini yalnız hissediyor. Sonra yavaş yavaş büyüyor, bu büyümenin elbette ki, kayıpları da olur. İlk önce o çocuklugunu, ebeveynlerini, ona yakın olan insanları kaybediyor. Sonra bu işlemler onun özel hayatında devam etmeye başlar. Geçersiz verilmiş kararlar, tavsiyeler, onu dogru yola yönetmeyen arkadaşlar, çevresi, bazen ise alnına yazılan yazısı insanın yalnız kalmasına yol açıyor. Çogu zaman isteğimize ulaşmak için farkına bile varmadan birilerinin hakkına gireriz. Karşımızdakı veya yanımızdaki insanları neler ise kazanmak için kurban vermeye hazır oluruz. Bu yüzden kendimiz de kurbana dönüşüyoruz. İsterseniz kendimizi vicdanımızın yargısına çıkartalım. Geçtiğimiz hayat yolunu düşünelim, bıraktıgımız havaları hatırlayalım. Eminim ki, her birimiz bir şeylere ulaşmak için yukarıda belirttigimiz gibi, kimleri ise kurban olundu. En vahim olan ise "kurban" larımızın düştükleri durumlara uzaktan bakıp kahkaha çekerek gülüyor hatta bu durumda kendimizi haklı da görüyoruz. Dogru burada sadece biz suçlu degiliz. Onlar da bize inandıkları için bir o kadar suçlu. Ama şunu da unutmayalım ki, kimsenin ahı kimsede kalmadı. Allah hiç bir kulunu darda koymaz. O kurbana dönüşen kulunun intikamını çok vahim bir şekilde alıyor. O insan gibi bizde başlıyoruz kaybetmeye, ugursuzluğa düçar olmaya ve sonda da yalnızlık dedigimiz derin kuyuya yuvarlanmaya. Halbuki, İslam da buyurulur ki, "komşusu açken kendisi tok yatanı Allah sevmez" Ulu Tanrı bizle bu ihtiyar evreni nasıl paylaşıyorsa, biz de sahip olduklarımızı paylaşalım ki, sonda yalnızlığınızı paylaşacak birileri olsun.