Uludağ’da turizm 4 mevsime yayılıyor
“Uludağ artık yılın 12 ayı yaşayacak.” söylemi, bölgede yıllardır dile dolanan bir beklentiydi. O beklenti, nihayet somut bir projeye dönüştü.
Ardeniz Holding’in Marriott International iş birliğiyle hayata geçirdiği Ceylan Splend’or Uludağ, Autograph Collection’dan bahsediyorum. Otel, bu yeni ve somut misyonuyla misafirlerini ağırlamaya başladı.
BURSAYA 30 MİLYON DOLARLIK YATIRIM GELDİ
Yaklaşık 30 milyon dolarlık yatırımla kurulan tesis, sadece yeni bir otel olarak değil, Uludağ’ın turizm vizyonunu yeniden çizen bir yaşam alanı olarak konumlandı.
İkinci gelişim bölgesinde 13 bin metrekare alana yayılan otel, 85 odasıyla hizmet veriyor. Dört mevsime uygun güvenlik ve altyapı sistemiyle inşa edilen tesis, Uludağ’da yıllardır süregelen “sadece kışın çalışan oteller” dönemine de nokta koymayı hedefliyor.
Projenin bölge ekonomisine ciddi bir katkı sunması beklenirken, yaratılan 150’nin üzerindeki istihdam, yatırımın ölçeğinin ilk göstergesi. Ancak asıl dikkati çeken nokta, otelin konaklamanın ötesine geçerek Uludağ’ı gastronomiden doğa sporlarına, sanattan wellness’a kadar uzanan bir deneyim destinasyonuna dönüştürme iddiası.
“ULUDAĞ’IN POTANSİYELİNİN ÜÇ AYLIK BİR SEZONA HAPSEDİLMESİ SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİLDİ”
Düzenlenen basın toplantısında gazetecilere bilgi veren Ardeniz Holding Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Ceylan, yıllardır kurduğu hayalin arka planını şöyle anlattı:
“GÜVENLİ KONAKLAMA” TAAHHÜDÜ OTELDE KENDİNİ HİSSETTİRİYOR
Hepimizin hafızasında sıcaklığını koruyan, Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve çok sayıda insanın hayatını kaybettiği otel yangını faciası, Türkiye’de dağ otellerinde güvenlik önlemlerinin ne kadar hayati olduğunu yeniden gözler önüne sermişti.
Bu acı örnek, yeni kurulan tesislerde yalnızca konfor değil, teknik güvenlik altyapısının da vazgeçilmez olduğunu ortaya koymuştu. İşte Ceylan Splend’or Uludağ’da da bu bilinçle hareket edildiği anlaşılıyor.
Yapının inşa aşamasında yangına dayanıklı malzemeler, otomatik algılama ve sprinkler sistemleri, duman kontrol ve acil durum yönlendirme altyapısı planlanmış durumda.
Ayrıca personelin acil durum eğitimleri ve 7/24 izlenen güvenlik sistemi, sadece “güzel tatil / kayak deneyimi” değil, “güvenli konaklama” taahhüdünü de somutlaştırıyor.
Kartalkaya’da yaşananlar, bu tür önlemlerin ne kadar yaşam kurtarıcı olabileceğini acı bir biçimde göstermişti. Uludağ’daki bu yeni tesis, bu tecrübeden ders alınmış olduğunu net bir biçimde hissettiriyor.
YERELİN GÜCÜ OTELDEKİ HER DETAYDA KENDİNİ GÖSTERİYOR
Otelin hizmetleri arasında, ana restoranın yanı sıra Dağbaşı Grill, L’oven Cafe & Bistro, Base Camp, Sushi Corner ve Whiskey Bar & Cigar Lounge gibi alanlarla zengin bir gastronomi çeşitliliği sunuluyor.
Kayak pistleri, Basecamp kar plajı ve dört mevsime göre planlanan etkinlik alanları, sadece otel misafirlerini değil, tüm bölge turizmini hareketlendirecek şekilde kurgulanmış.
Otelin sürdürülebilirlik yaklaşımı da projeyi farklı bir yere taşıyor. Bursa’daki kadınların el emeği ürünlerinin kullanılması, yerel üreticilerle kurulan tedarik zinciri ve geri dönüştürülmüş malzemelerin tercih edilmesi, yatırımı bölgeyle güçlü ve organik bir bağa oturtuyor.
ULUDAĞ’IN DÖRT MEVSİM AKTİF KALACAĞI YENİ BİR DÖNEM BAŞLIYOR
Tesis bünyesinde kurulan Discover Uludağ platformu ise dağın geleceğine dair en net mesajı veriyor. Oluşturulan 5 yürüyüş ve 3 bisiklet rotası, düzenli atölyeler, wellness programları ve gastronomi etkinlikleriyle Uludağ’ın dört mevsim aktif kalacağı yeni bir dönem başlıyor.
Otelin, Marriott International’ın Autograph Collection markasıyla küresel ağa katılması, Uludağ’ın uluslararası turizmde daha görünür hale gelmesini sağlayacak önemli bir adım.
İstanbul’a 2,5 saat, Bursa merkeze 45 dakika mesafede olması ise hem yerli hem yabancı turist için güçlü bir erişilebilirlik avantajı yaratıyor.
Kısacası, Uludağ’ın yıllardır kış aylarına sıkıştırılan hikâyesi bu yatırımla birlikte yeni bir sayfa açıyor. Bölge, artık yalnızca kayak sezonuyla değil, dört mevsim yaşayan bir dağ destinasyonu kimliğiyle anılmaya hazırlanıyor.