Tiyatro Dili

Gerçekten de tiyatrocuların dünyası hem büyüleyici hem de “anlaşılması güç” bir ekosistem gibi. Kendi aralarında öyle bir jargon kullanıyorlar ki ilk kez duyan biri kendini bir sahne arkası şifresini çözmeye çalışan dedektif gibi hissedebilir.

08 May 2025 - 13:34 YAYINLANMA
Tiyatro Dili

Gerçekten de tiyatrocuların dünyası hem büyüleyici hem de “anlaşılması güç” bir ekosistem gibi. 
Kendi aralarında öyle bir jargon kullanıyorlar ki ilk kez duyan biri kendini bir sahne arkası şifresini çözmeye çalışan dedektif gibi hissedebilir.
Mesela; “Çıkışımı alayım” derken gerçekten bir yere gitmeyi değil, sahneden planlı bir çıkışı kastediyor olabilir. “Bu tiradı biraz daha içselleştirelim” dediklerinde, içsel bir keşfe çıkılıyor ama kimse sahneden inmiyor.
Ya da “Bu mizansen çok düz kaldı” dediklerinde, sahnede bir geometri problemi yok; sadece oyunculukta biraz daha yaratıcılık bekleniyor.
Atatürk’ün “Sanatçı doğulur” sözü de bu özgün ruhun, sezginin ve içsel yeteneğin altını çizerken; tiyatrocuların kendi aralarında kurdukları bu teatral dili anlamak gerçekten de bir çeşit kültürlerarası iletişim gerektiriyor. Sahne ile günlük hayat arasında bir çevirmen gibi olmak şart.
Espriyi bir kenara bırakırsak, sanatın ve sanatçının dilinden anlamak için okumak, sanatsal faaliyetlere zaman ayırmak gerek.
 Atatürk’ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözüne bakınca, bizim toplumun damarlarında uzun bir süredir ciddi bir tıkanıklık var gibi duruyor. Kitap açmayı zahmet gören, düşünmeyi lüks sayan, sanatı ise yalnızca dekoratif bir uğraş olarak gören bir kesim büyüyor. Kitabın sayfasını çevirmeye üşenip rüzgârı bekleyen nesil tam anlamıyla bir kültürel donukluk karikatürü.
Sanat, sorgulayan bir zihin gerektirir. Ama biz şu an sorgulamak yerine kaydırıyoruz. Parmaklarımız kitap sayfası değil, ekran gezip duran boş içeriklerin üstünde dolaşıyor. Ne ironik ki, herkesin her şeye “ulaşabildiği” bu çağda, gerçek anlamda bilgiye, estetiğe ve derinliğe karşı müthiş bir ilgisizlik var.
O yüzden belki de bugün sanatın hatırlatılması gerekiyor.
Sanat artık bir estetik gösteri değil, bir direniş biçimi.
Bir nefes değil, bir çığlık.
Ve o çığlık, artık sadece sanatçılar için değil, uyanmak isteyen herkes için gerekli.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: