İklim değişikliği sofrada: Besin değeri düşüyor, kalori artıyor
Ürün verimi artsa da besin yoğunluğu azalıyor. Özellikle çinko oranları düşerken, kurşun seviyelerinde artış görülüyor.
Bir araştırmaya göre, çevredeki karbondioksit miktarının artması gıdaları daha kalorili hale getirirken besin değerlerini düşürüyor ve bazı durumlarda daha toksik bir yapıya yol açabiliyor.
Hollanda’daki Leiden Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Sterre ter Haar ve ekibi, bitkilerin artan karbondioksit seviyelerine verdiği tepkileri inceleyen çok sayıda çalışmayı karşılaştırmaya imkân tanıyan yeni bir yöntem geliştirdi. Ortaya çıkan sonuçlar araştırmacılar için şaşırtıcı oldu: Ürün verimi artsa da besin yoğunluğu azalıyor. Özellikle çinko oranları düşerken, kurşun seviyelerinde artış görülüyor.
Ter Haar, The Guardian’dan Şenay Boztaş'a yaptığı açıklamada, “Bazı besin değerlerindeki değişimin bu kadar dramatik olması ve bunun bitkiden bitkiye farklılık göstermesi büyük bir sürprizdi. Basit bir ‘seyrelme’ etkisi değil, gıdalarımızın bileşiminde köklü bir değişim görüyoruz. Bu durum, beslenme alışkanlıklarımızı ya da gıdayı nasıl ürettiğimizi yeniden düşünmemiz gerekip gerekmediği sorusunu da gündeme getiriyor,” dedi.
Bilim insanları yaklaşık on yıldır atmosferdeki karbondioksit artışının bitkiler üzerindeki etkilerini inceliyor. Ancak önceki çalışmaların karşılaştırılması, kullanılan yöntemlerin ve başlangıç koşullarının farklılığı nedeniyle zor oluyordu. Yeni araştırma, karbondioksitin bitki büyümesi üzerinde doğrusal bir etkiye sahip olduğu varsayımından yola çıkarak bir 'referans seviye' oluşturdu. Buna göre karbondioksit düzeyi iki katına çıktığında, besinler üzerindeki etki de benzer şekilde artıyor.
Bu yöntem sayesinde pirinç, patates, domates ve buğday dâhil olmak üzere 43 üründe, 32 farklı besin öğesine ilişkin yaklaşık 60 bin ölçüm karşılaştırıldı.
Araştırmada, 'son güvenli seviye' olarak da adlandırılan milyonda 350 parçacık (ppm) karbondioksit düzeyi referans alındı. Bu seviye, bazı bilim insanlarına göre 2065 yılı civarında ulaşılması beklenen 550 ppm ile karşılaştırıldı. Sonuçlara göre, besin öğelerinin büyük bölümü karbondioksit artışına olumsuz tepki veriyor ve ortalama besin değeri kaybı yüzde 3,2 olarak hesaplanıyor.
Ter Haar, “Önceki çalışmalarda çok sayıda veri vardı ama net yanıtlar azdı. Deneyler genellikle yalnızca karbondioksit seviyesinin farklı olduğu eşleştirilmiş düzeneklere dayanıyordu. Bu da sınırlı örneklem nedeniyle güçlü sonuçlar çıkarmayı zorlaştırıyordu,” dedi. Ayrıca atmosferdeki karbondioksit taban seviyesinin sürekli artmasının, bu tür deneyleri karşılaştırmayı daha da karmaşık hâle getirdiğini vurguladı.
Araştırmacılar, bitkilerdeki besin değişimlerinin yalnızca karbondioksit artışına bağlı olup olmadığının henüz net olmadığını, ancak beslenmenin gıda güvenliği ve halk sağlığı açısından kritik bir unsur olduğunu belirtiyor. Bu nedenle, farklı çevresel stres koşullarında belirli besin değerlerine sahip ürünler geliştirmek için daha fazla deney yapılması gerektiği ifade ediliyor.
Ter Haar, çalışmanın yeni sorular da doğurduğunu kabul ederek, “Amacımız insanları korkutmak değil. Bir sorunu çözmenin ilk adımı onu kabul etmektir. Bu çalışmanın da o büyük resimde faydalı bir parça olabileceğini düşünüyoruz,” dedi.
Araştırma, Global Change Biology dergisinde yayımlandı.