Hedefleri Türkiye Akdeniz'in Yeni Piyonu! İşin Arkasından Yine Onlar Çıktı

Akdeniz'in yeni piyonu! İşin arkasından yine onlar çıktı BAE, İsrail ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki enerji savaşında yeni piyonu Libya’nın darbeci generali Hafter oldu. Türk hedeflerini vurmakla tehdit eden Hafter yönetimi, Ankara’nın “meşru hedef olursun” şeklindeki ültimatomunun ardından dün geri adım atıp alıkoyduğu 6 Türk denizciyi serbest bıraktı.

02 Tem 2019 - 08:35 YAYINLANMA
Hedefleri Türkiye Akdeniz'in Yeni Piyonu! İşin Arkasından Yine Onlar Çıktı

BAE, İsrail ve Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki enerji savaşında yeni piyonu Libya’nın darbeci generali Hafter oldu. Türk hedeflerini vurmakla tehdit eden Hafter yönetimi, Ankara’nın “meşru hedef olursun” şeklindeki ültimatomunun ardından dün geri adım atıp alıkoyduğu 6 Türk denizciyi serbest bıraktı.

ibya’da BAE, Suudi Arabistan, Fransa ve Amerika’nın desteğini alan General Halife Hafter güçleri, alıkoyduğu 6 Türk denizciyi serbest bıraktı.Dışişleri Bakanlığı yetkilileri serbest bırakılmayı doğrularken gemicilere ilişkin, “Kendi istekleriyle çalışmaya devam ediyorlar, Libyalı şirket sahibiyle gemiye gittiler” bilgisini verdi.

 

BAKANLIKTAN SERT UYARI YAPILMIŞTI

Dışişleri Bakanlığı önceki gün yaptığı açıklamada Hafter’e bağlı milis güçlerine sert bir uyarı yapılmıştı. Bakanlığın yaptığı açıklamada, “Libya’da Hafter’e bağlı illegal milis güçler tarafından altı vatandaşımızın alıkoyulması haydutluk ve korsanlık niteliğinde bir eylemdir. Vatandaşlarımızın derhal serbest bırakılmalarını bekliyoruz. Aksi takdirde Hafter unsurları meşru hedef haline gelecektir” ifadeleri kullanılmıştı.

 

HAFTER ORDUSU DAĞILMAYA BAŞLADI

Türkiye’nin desteklediği Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH), Hafter ordularını ciddi yenilgiye uğrattı. Çoğu paralı askerden oluşan ordusu dağılma noktasına geldi. Birleşmiş Milletler tarafından tanınmamakla birlikte başta batılı ülkeler olmak üzere Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır tarafından desteklenen Hafter, yenilmeye başlayınca Türkiye’yi hedef almıştı.

 

TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALMIŞLARDI

Hafter’in Sözcüsü Ahmet el Mismari “Türk gemilerinin meşru hedef olduğu”, Libya’dan Türkiye’ye kalkacak ticari amaçlı uçuşları engelleyeceklerini, Türkiye’den Trablus’a inmek isteyen uçakların “düşman”olarak görüleceğini ve aynı durumun Libya limanlarına yanaşmak isteyen Türkiye gemileri için de geçerli olduğu tehditlerini savurmuştu. Hafter’in Türkiye’ye yönelik tehdit açıklamaları sonrası ülkenin doğusunda Bingazi ve Tobruk arasında bulunan Beyda şehrindeki Türk lokantalarının LUO tarafından kapatıldığı ve Türk vatandaşlarının deport edileceği, benzer uygulamaların Bingazi, Derne ve diğer LUO kontrolünde bulunan yerlerde de yapılacağı öne sürülmüştü.

 

BAE’YE FÜZE SORUŞTURMASI

Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin General Hafter güçlerinin elinden geri aldığı Gıryan bölgesinde, iç karışıklığa BAE desteği tescillendi. Hafter’e bağlı Libya Ulusal Ordusu’ndan ele geçirilen Javelin isimli güdümlü antitank füzelerinin 2008 yılında BAE’ye satıldığı ve ABD Savunma Bakanlığının söz konusu mühimmatın son kullanıcı anlaşmasına aykırı olarak BAE tarafından Hafter’e gönderildiği ortaya çıktı. Olay üzerine soruşturma açıldığı duyuruldu.

Doğu Akdeniz’deki enerji oyunları Libya’ya sıçratıldı. Daha önce Türkiye ile deniz yetki alanları anlaşması imzalamak üzereyken karıştırılan Libya’da Ulusal Mutabakat Hükümeti tarafından ülkede sükunet sağlanıp bu anlaşma yeniden gündeme gelince devreye Ulusal Mutabakat Hükümeti karşısında dağılma noktasında olan ve Türk hedeflerini vurmakla tehdit eden General Hafter sokuldu. Hafter’in yenilgisi en çok Yunanistan’da rahatsızlık yarattı. Yunanistan, Libya’da istikrarın sağlanması ve Türkiye ile deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması yapılması halinde İsrail, Kıbrıs Rum Kesimi ve Mısır ile kurulan enerji ittifakından çıkarılacağını açıkça ifade etmeye başladı.

 

DONANMAMIZIN GÖZÜ LİBYA'DA

Libya’da tüm bu tehdit ve gelişmelere karşın Türkiye, Libya Ulusal Mutabakat Hükümetine desteğinden vazgeçmemekte kararlı. Bölgesinde istikrarı önceleyen Türkiye, Libya Ulusal Hükümetine, her türlü maddi ve manevi desteğe hazır olduğunu vurgulamıştı. Gerek diplomatik gerekse Hafter’in tehditlerine karşı askeri tedbirler alınmış durumda. Libya’daki olası gerilim Türk donanması tarafından da yakın takibe alınırken, yetkililer bu konuda Türkiye’nin kararlı olduğu ve her şeye hazır olduğunu vurguladılar. Bu arada Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı, Türkiye ile Libya arasında sınırlandırma anlaşması imzalanması halinde Yunanistan’ın Doğu Akdeniz enerjisinde güzergah ve partner olmaktan çıkacağını, bilimsel verilerle ortaya koymuştu.

 

YUNANLAR TUTUŞTU

Arkasına batı ve Körfez desteğini alan General Hafter’in Libya’yı yeniden iç karışıklığa sürüklemesi, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında deniz yetki alanları sınırlandırma anlaşması akdedilmeye yaklaşıldığı sırada gelmişti. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın 2018 yıl sonu yaptığı ziyarette haritaları ortaya koyması üzerine Libya’da görece sağlanan istikrar bir kez daha baltalanmış ve Hafter devreye sokularak Libya yeniden karışıklığa gömülmüştü. Türkiye, batılı ülkeler başta olmak üzere BAE ve Mısır’ın da desteklediği Hafter’in ülkeyi yeniden karışıklığa sürüklemesi karşısında Libya Ulusal Mutabakat Hükümetini destekleme kararı almıştı. Türkiye’nin desteğiyle zor durumda kalan Hafter’in kaybetme ihtimali üzerine Yunan basınında endişe dolu haberler yayınlanmaya başlandı.

 

Türkiye'yi doğrudan hedef aldılar

 

Libya'da söz sahibi olmak isteyen dış güçlerin sadece siyasi açıdan değil, ekonomik ve askeri açıdan da desteklediği Hafter’in arkasında bulunan ülkeler, Türkiye'nin doğrudan hedef alınması için baskısını her geçen gün artıyor. Hafter'in "Türkiye’ye ait uçar ve yüzer tüm unsurları hedef alacağız, ülkedeki Türkleri tutuklayacağız" şeklindeki 'savaş ilanı' sayılabilecek cümleleri ülkemizden sert tepki gördü.

Peki, Türkiye bu söylemlerin dışında hangi adımları eyleme dökebilir ve bu adımlar özellikle 'Mavi Vatan'ımızı nasıl etkiler? Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz yanıtladı.

"Türkiye'nin deniz jeopolitiğinde Libya çok önemli"

"Libya, Doğu Akdeniz deniz jeopolitiğimizin en önemli unsurlarından biri" ifadesini kullanan Gürdeniz, Doğu Libya’da Sid Barani-Mersa Matruh hattının Fethiye ile karşılıklı kıyıdaşlığının tüm denklemleri alt üst edici nitelikte olduğunun altını çizdi.

Bu gerçekliğin ilk kez Amiral Dr. Cihat Yaycı tarafından 2009 yılında gündeme getirildiğini anlatan Gürdeniz, şunları söyledi:

"Kaddafi liderliğindeki Libya Hükümeti ile konu müzakere edilmişti. Yunanistan’ın o yıllarda emrivakilerine karşı Libya Hükümeti uyanık tutulmuştu. Kaddafi rejimi yıkılınca ülke kontrol dışı kaosa sürüklendi.

Yunanistan, ülkedeki kaos ortamından yararlandı

2014 yılına geldiğimizde Yunanistan’ın emrivaki ile Girit Güneyinde sözde Girit kıta sahanlığında ortak hat kuralı kullanarak Libya'dan neredeyse 39 bin km karelik bir deniz alanı çaldığını gördük. Girit’in Libya'dan bu kadar alanı alması uluslararası deniz hukukuna göre mümkün değil. Ancak ülkede otorite kalmayınca bu durumdan yararlanan Yunanistan, sadece yetki alanı iddia etmekle kalmayıp, bu alanlarda lisans vermeye başladı."

Libya yaşananların hesabını sorabilecek güçte değil

Bugün Yunan devlet adamlarının Girit güneyinde, Libya tarafında verdikleri lisanslarla övünür hale geldiklerini anlatan Gürdeniz, "Tabi Libyalılar bunun hesabını soramıyorlar. Neden? Çünkü donanmaları yok. Ülke paramparça" ifadesini kullandı.

"ABD tarafından desteklenen ve Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ile Mısır tarafından silahlandırılan General Hafter, BM tarafından tanınan ulusal mutabakat hükümetine karşı saldırılarını sürdürüyor" diyen Gürdeniz, Türkiye neler yapabileceğine dair şu görüşleri paylaştı:

 

SADECE LİBYA'DAN DEĞİL, TÜRKİYE'DEN DE ALAN ÇALINDI

"Türkiye’nin Libya’daki varlığının itici gücü, Türkiye ile Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında acilen deniz sınırlandırması anlaşması yapılmasına yönelik olmalı. Zira Libya’dan çalınan 39 bin km karelik alanın aslında Türkiye’den de çalınan alanı kapsadığını söylemeliyiz.

Türkiye ile Libya arasında deniz sınırlandırma anlaşması yapılması Yunanistan’da deprem etkisi yaratacak kadar önemli gelişmedir. Yunanistan için kabustur. O nedenle Türkiye’nin ABD kuklası Hafter rejimine karşı Ulusal Mutabakat Hükümetini desteklemesi sadece BM’nin tanıdığı meşru hükümete destek değil, aynı zamanda Mavi Vatanın geleceğini korumakla eş değer bir hamle.

 

PROVOKASYONLARA DİKKAT

Gürdeniz, Osaka G 20 Zirvesi’nden sonra Türkiye üzerinde manipülasyonların artabileceğine işaret ederek, "Doğu Akdeniz'de Kıbrıslı Rumlar üst üste yaşanan sürpriz Türk hamleleri ile sarsıldı.

Emperyal cephe, Mavi Vatan seferberliğinde iktidar ve muhalefeti ile bütünleşen Türk devlet sistemini zayıflatmak için her yolu deneyecektir.

Gemi personelimizi kaçırmak, algı operasyonu için sahte tehdit videolarını servis etmek, ya da Yunanistan'ı kendilerine yeni vatan olarak seçen çoğunluk FETÖ hainlerinin sosyal medya hesaplarında Yunan istihbarat ajanslarının yönlendirmesi ile yalan haberler üretmesini sağlamak gibi adımlara karşı hazır olunmalı. Somali’de 2008-2015 arasında yaşanan yoğun deniz haydutluğu ile mücadele tecrübeleri Hafter rejimine karşı da kullanılmalı. Dışişleri Bakanlığı, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile sınırlandırma anlaşmasını gerçekleştirebilmek için her yolu denemeli" şeklinde konuştu.

 

TÜRK KALKANI İNECEK

Türkiye Libya’daki mevcut muhataplarıyla deniz yetki sınırlandırmasını öngören MEB anlaşması imzalarsa, GKRY’den Yunanistan’a uzanan işgal hattına Türk kalkanı indirilmiş olacak.

Çünkü halen Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve İsrail ile yaptığı görüşmelerde Doğu Akdeniz enerjisini Avrupa’ya ulaştıracak hat olarak Türkiye ve Libya kıta sahanlığı üzerinden planlamalar yapıyor.

YORUMLAR

Maksimum karakter sayısına ulaştınız.

Kalan karakter: