Erdoğan'dan çok net mesaj! 'Altımızın oyulmasına fırsat vermeyiz'
Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgede Türkiye'yi bölgede oyun dışı bırakma çabalarına karşı net mesaj vererek "Altımızın oyulmasına fırsat tanımadan gereken her durumda inisiyatif kullanmakta tarafız. Tüm tehditlere aldırmadan çalışmalarımız sürüyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'da genel yayın yönetmenleri ile bir araya geldi. Türkiye'nin 4,5 milyona yakın mülteciye ev sahipliğini yaptığı belirten Erdoğan, "Türkiye'ye Nobel Barış Ödülü verilmesi gerekiyor. Türkiye, bölgesini istikrara kavuşturma çabaları sebebiyle takdir edilmek yerine cezalandırılmaya çalışılıyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Vahdettin Köşkü'nde gazete ve televizyon kanallarının genel yayın yönetmenleri, bazı yazar ve akademisyenlerle bir araya geldi.
3 saat süren toplantıda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Türkiye'nin bölgedeki çabalarının takdir edilmesi gerekirken, cezalandırılmaya çalışıldığının altını çizdi.
İsrail, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya son dönemde Akdeniz'in doğusunda gerçekleştirdikleri enerji merkezli faaliyetlerle tansiyonun yükselmesine neden olacak adımlar atarken Türkiye, uluslararası hukuktan doğan egemenlik haklarını korumak amacıyla önlemler alıyor. Gazete ve televizyon kanallarının genel yayın yönetmenleri ile bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Doğu Akdenizkonusunda net mesaj verdi.
DOĞU AKDENİZ'DE SOMUT ADIMLAR ATIYORUZ
Son dönemde, Türkiye'nin güvenlik hassasiyetini tetikleyen bir diğer gelişmenin de Doğu Akdeniz'de yaşandığını belirten Erdoğan, "Türkiye'nin ve Kıbrıs Türklerinin, Doğu Akdeniz'deki haklarını, hukuklarını, çıkarlarını yok sayan anlayışın bölgeye çöreklenme çabalarına karşın somut adımlar atıyoruz. Halen Fatih ve Yavuz sondaj gemilerimiz, bunun yanında da Barbaros Hayrettin Paşa Sismik Araştırma Gemimiz, bölgede faaliyetlerini tüm tehditlere aldırmadan sürdürüyor. Bu gemilerin güvenliğini sağlamak amacıyla tabii yanlarında Deniz ve Hava Kuvvetlerimizin unsurları da bulunuyor. İsrail, Mısır, Libya, Cezayir ve Tunus başta olmak üzere, bölge ülkelerindeki tüm gelişmeleri dikkatle takip etmek mecburiyetindeyiz." diye konuştu.
YAKINDAN TAKİP EDİYORUZ
Aynı şekilde Güney Asya'da Afganistan, Pakistan, Hindistan merkezli her gelişmenin Türkiye'nin takip alanı içinde olduğunu ifade eden Erdoğan,"Amerika'nın İran yaptırımları, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin Körfez Ülkeleri'ndeki her tasarrufunu da yakından izliyoruz." dedi.
Balkanlar'ı, Doğu Avrupa'yı, Kafkasya'yı, Orta Asya'yı da aynı çerçevenin içinde düşünmek gerektiğini aktaran Erdoğan, "Çünkü buralarda yaşanacak her meselenin ucu, eninde sonunda gelip mutlaka ülkemize dayanacaktır. Bu sebeple en küçük bir boşluğa meydan vermeden, rehavete kapılmadan, altımızın oyulmasına fırsat tanımadan gereken her durumda inisiyatif kullanmakta tarafız" diye konuştu.
S-400 tanıtım filminin gösterilmesinin ardından konuşan Erdoğan, basın mensuplarına, Türkiye'nin milli güvenliği ve egemenlik hakları bakımından önemli bir tartışma olan S-400 tedariki konusunda gösterdikleri onurlu duruş için şükranlarını sundu.

Türkiye'nin uzunca bir zamandır, milli bir meselesi üzerinde, her kesimden insanıyla, kurumuyla, kuruluşuyla böylesine güçlü bir birlikteliği ortaya koyamadığını dile getiren Erdoğan, "Ülkemizi, S-400 alımı ve bu çerçevede süren tartışmalar bize, milletimizin sağduyusu ve irfanı ile bunların sesi olduğuna inandığım medya duyarlılığının tüm gücüyle ayakta olduğunu göstermiştir. İnşallah 82 milyon olarak hepimizin ortak geleceğini ilgilendiren diğer tüm hususlarda da benzer bir kenetlenme ortaya koyacağımıza inanıyorum." dedi.
"TÜRKİYE'NİN MİLLİ GÜVENLİK
HASSASİYETLERİ TAMAMEN OLGULARA DAYALI"
Türkiye'nin milli güvenlik hassasiyetlerinin, herhangi bir vehme veya örtülü başka bir amaca değil, tamamen olgulara dayalı olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Coğrafyamız, binlerce yıldır hep bir cazibe merkezi olmuştur. Ecdadımızın bu topraklara girişi de öyle kolay gerçekleşmemiştir. Bir yerde var olmak ile orayı yönetmek farklı şeylerdir. Biz bu coğrafyayı yönetmek üzere geldiğimizden beri kesintisiz bir mücadele içindeyiz. Anadolu Selçuklu Devleti, Osmanlı Devleti ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti ile devam eden bu toprakları vatan kılma çabamıza yönelik tehditler daima olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Tabii bu tehditlerin niteliği, döneme, şartlara, ittifak ilişkilerine göre farklılık göstermektedir.
Osmanlı asırlarca kimi zaman batıdan, kimi zaman doğudan, kimi zaman güneyden, kimi zaman da kuzeyden gelen tehditlerle uğraşmak zorunda kalmıştır. Yıkılışı da her dört istikametten gelen saldırılar ve bunlara karşı vermek zorunda kaldığı çetin mücadele sonunda olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan gibi küçük bir devlete değil, onu üzerimize gönderen geri plandaki dönemin devasa güçlerine karşı kazandığımız zaferle kurulmuştur. Cumhuriyet döneminde de sınamalarımız hiç bitmemiştir. Batı ittifakı ile kurduğumuz siyasi ve askeri paktlara rağmen, en büyük tehditleri yine onlardan gördüğümüz bir gerçektir. Bu siyasidir, bu ekonomiktir, bu kültüreldir, her anlamda... Soğuk Savaş döneminde uzunca bir süre Sovyetler Birliği'ne karşı ileri garnizonluk yapmış olmamız dahi, bizi bu tehditlerden korumaya yetmemiştir. Yunanistan ve daha sonra Güney Kıbrıs Rum Kesimi, başımızda Demokles'in Kılıcı gibi hep sallandırılmıştır."
"TÜRKİYE İZLEDİĞİ TUTARLI VE
AHLAKİ POLİTİKADAN TAVİZ VERMEMİŞTİR"
Erdoğan, Türkiye'nin son dönemde Arap coğrafyasında yaşanan trajik gelişmelerin bir parçası yapılmaya çalışıldığının da inkar edilemez bir gerçek olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin, Cumhuriyet döneminde binlerce yıllık devlet tecrübesi, kadim medeniyet geleneği, güçlü tarih ve kültür birikimi sayesinde zaman zaman küçük yaralar almış olsa da bu tuzakların hiç birine düşmeden günümüze kadar geldiğini aktaran Erdoğan, "Son yıllarda dünyada ve bölgemizde yeni yapılanmaların sancıları yaşanıyor. Ülkemiz bu yeni ve gerçekten kritik sınamalar karşısında izlediği tutarlı ve ahlaki politikadan taviz vermemiştir. 8.yılına girdiğimiz Suriye meselesinde, Mısır'daki, Libya'daki, Katar'daki pek çok Afrika ülkesindeki gelişmelerde hatta en son Venezuela hadisesinde hep bu tutarlı ve ahlaki çizgide hareket etti." değerlendirmesini yaptı.
"FIRAT'IN DOĞUSUNDA TERÖR
KORİDORUNUN UCUNU DA KAPATMIŞ OLACAĞIZ"
Erdoğan, bölgedeki gözlem noktalarına rejim saldırılarının devam etmesi halinde karşılık vermek yerine, birtakım çözümler üretmenin gerektiğini taraflara açıkça ifade ettiklerini vurgulayarak, Kuzey Irak'taki duruma değindi.
Kuzey Irak'ta 1984 yılında Türkiye'ye yönelik terör saldırılarını kaynağından kesmek için başlatılan operasyonların devam ettiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlar da işte biliyorsunuz, Pençe ve Pençe-2 Harekatları şu anda başarıyla devam ediyor. Bu sürecin sonunda artık Kandil diye bir tehdit kaynağı kalmayacağına da inanıyorum. Kandil'e alternatif Sincar'ı inşa etmeye çalıştılar. Orası da şu anda temizlenmiş durumda. Ve bunu da başaramadılar. Temennimiz o dur ki başaramayacaklar. Böylece Fırat'ın doğusunda kökleştirmeye çalıştıkları terör koridorunun doğu ucunu da kapatmış olacağız."